7-Araf

3.8K 326 54
                                    



Birinci yalandan sonra tüm gerçekler şüpheli,

İkinci yalandan sonra tüm şüpheler gerçektir


Acı bir tütün gibi yakıyordu genç kızın genzini, ağlamak istiyor ama geceden beri ağladığından ötürü ağlayamıyordu. Hastanenin duvarları üstüne üstüne geliyordu Rozerinin.... Dedesi Şeref Kandar bu dünyaya kapatmıştı gözlerini,  daha haberi geleli bir beş dakika oluyordu. Babaannesinin çığlıkları halasının ağıtları ruhu daralıyordu genç kızın. Kaçmak istercesine attı kendini hastaneden dışarı, ayakları onu hastanenin hemen yanında ki çocuk parkına sürükledi. Oturdu parktaki boş banklardan birine. Saat sabahın erken sularında olduğundan parkta bir çocuk bile yoktu. Sessizliği dinledi bir süre , sessizce ağladı...

Acı acı lastik sesleri duyuldu, asfalttan acı bir yakarış yükseldi. Beş araba art arda durdu hastanenin önünde. Daha sonra hastanenin kapısında Şirvanı gördü kız, arabadan inen adamı göremiyordu çünkü etrafına etten duvar örülmüştü. Şirvanın karşısında 15 kişi vardı ama o elleri cebinde karşısında ki adamla gülerek konuşuyordu. Park ve hastane çok yakın olduğundan kız net görüyordu ama karşıdan bakılınca kızı ağaçlar kapattığından görünmesi imkansızdı. Ama sanki Şirvan görüyormuş gibi eliyle onun olduğu tarafı işaret ettiğinde, görmediği adamın ona doğru dönmesiyle korumalar önünden bir bir çekildi ve Rozerin onu gördü. Nefes almayı dahi unuttu kız gördüğü kişi gerçek olamazdı değil mi ?. Elini yakasına götürüp çekiştirdi nefes almak istedi alamadı. Vücudu ona ihanet ediyordu gördüğü kişi Bahri Kandar yani babasıydı, yıllardır görmediği onu bir çocuk parkında terk eden babası... Belki de bu yüzdendir ne zaman üzgün olsa ayakları onu çocuk parkına getiriyordu çünkü Rozerin için kaybetmek demek çocuk parkıydı...

Rozerin nefes almayı başardığında ciğerlerine dolan hava canını yaktı, ayakları yine ona ihanet edercesine hastane kapısına doğru yürüdü. Yüzleşmek istiyordu neden demek istiyordu ama hiçbirini yapmayacaktı. Konuşmak isterken, binlerce kelime söylemek isterken sadece bakacaktı. Çünkü o parkta terk edilen altı yaşında ki çocuk öyle yapmıştı, ağlaması gerekirken ortalığı ayağa kaldırması gerekirken sadece sessizce susmuştu o küçük kız çocuğu...

Hastanenin kapısına geldiğinde gözleri önce Şirvanla daha sonra Bahri kandarla keşişti. Yıllar sonra çıkıp gelen adamda daha uzun süre oyalandı gözleri, yıllar ondan sadece saçının siyahlığını almış duruyordu çünkü mükemmel görünüyordu. Babalar mükemmel olurdu değil mi ?. Yeri gelir Kahraman yeri gelir koşup sarılacağın bir kanat olurdu acı değil. Bir  çocuğun acısı babası olmamalıydı. Bütün kötü anıları o olmuştu kızın, babası olamadığı gibi...

Onun yanından geçip Şirvana doğru adımlarken sesini duydu ''Bahar'' demişti şaşıran ses tonuyla. Rozerinin ayakları olduğu yere çakıldı duyduğu sesle. Anıları canlandı, ''Çok konuşuyorsun bahar, seni sevmiyorum bahar, istemiyorum seni anla artık,  şu küçük kız yüzünden buradasın hayatımdasın....'' kulağında yankılanan seslerle ellerini kulağına götürüp bastırmak istese de, vücudunda kalan son güçle Şirvanın yanına geçip  sırtını ona yasladı yoksa düşüp gidecekti hissediyordu. Şirvan bunu bekliyormuş gibi ellerini karnına dolayıp kendine daha da çok yaslanmasına yardımcı oldu....

''Büyümüşsün Rozerin annenin kopyası olmuşsun'' dedi Bahri bey.

''Kirletme annemin adını o yalan dolu ağzınla'' diyerek karşılık verdi Rozerin.

Perdenin ArdındakilerWhere stories live. Discover now