感情; here we are, captain.

8.3K 312 75
                                    

"onu 1-2 saat içinde geri getireceğim. teşekkürler efendim." kenma, kuroo'nun annesinin önünde hafifçe eğilirken onu dışarı çıkabileceği için içi rahatlamıştı.

annesi gözlerini önünde eğilen kenma'dan çekmeden öylece sıcacık bir gülümseyle elini omzuna atarak sıvazladı. bu sırada gözleri dolmuştu yaşlı kadının.

"hâlâ yanında olduğun için teşekkür ederim, kozume." içten ve sıcacık bir sesle her zamanki gibi teşekkür ettikten sonra kenma kafasını sessizce sallamıştı.

hemen ardından, kuroo'nun odasına doğru adımlarken dün verdiği sözü unutmuş olma ihtimalinin büyük olduğunu biliyordu.

istese, kendini yormadan ona bunu hatırlatmaz ve onu söz verdiği gibi götürmezdi. ama bunu yapmazdı. hem de asla.

anıları silinse de, kuroo'nun her şeyi hissettiğinden emindi. ya da sadece... her şeyi ona tekrar ve tekrar anlattığında ilk seferki gibi hissetmesini bekliyordu. ama her zaman, karşısında duran boş bakışlarla karşılaşması canını acıtıyordu.

odasına girerken, düşüncelerini dağıttı ve kendini onun için toparladı.

"hey." odasına adım atarken kuroo'nun yatakta uzanan ve elinde bir bulmaca olan bedenine baktı. kaşları çatılmış bir şekilde, elindeki gazete parçasındaki bulmacaya odaklanmıştı.

doğru ya. en azından şimdiki unutma hastalığının daha da ileri gitmemesi için bir şeylerle uğraşması gerekiyordu. kenma bu düşüncelerle dudağının içini ısırdı.

kuroo bulmaca çözmekten nefret ederdi.

"bu bulmacalar çok saçma." kuroo homurdanırken elindeki gazete parçasını yatağın diğer tarafındaki komidinin üstüne sinirle bıraktı.

bu hareketinin üzerine kenma gülümseyerek odada birkaç adım atarak daha da içeri girdi.

hâlâ nefret ediyordu. nasıl olsa kuroo asla değişmeyen tek şeydi.

"eskiden de nefret ederdin." kenma gülerek kuroo'nun dolabına doğru yöneldi.

"öyle mi? işte kesinlikle kulağa ben gibi geliyor." kahkaha atarken gözlerini dolaba yönlenmiş bedene çevirdi. kenma iyice uzamış saçlarını küçük bir topuzla arkadan toplamıştı ve arkadan bile çok güzel görünüyordu. bu düşüncelerle gülümsedi kuroo.

"hava biraz esiyor. kalın giyinmek lazım." dolaptan çok da kalın olmayan bir sweatshirtü çıkardığında kuroo'nun yatağına doğru attı.

"bir yere mi gidiyoruz?" kuroo şaşırmış bir şekilde kenma'ya baktı.

"evet, seni bir yere götürmek istiyorum." kenma sanki bunu kendisi istemiş gibi konuştuğunda kuroo heyecanla yatakta doğruldu.

"ben de çok sıkılıyordum zaten."

"tahmin etmiştim." mırıldanırken kuroo'nun yatağına oturdu ve eline sweatshirtü alarak üstündeki siyah örtüsünü biraz çekti. "çıkar üstünü."

"üstümü çıkarmamı mı istiyorsun yani?" kuroo flörtöz bir şekilde göz kırptığında, kenma gülümseyerek pembeleşen yanaklarıyla onu onayladı.

ne olursa olsun, kenma'yı utandırmayı ve kalbinde çiçekler açtırmayı başarıyordu.

gülerek üzerindeki tişörtünü çıkarırken kenma gözlerini kaçırmaya çalıştı. fakat ensesinde, beyincik kısmına yapılmış ameliyatların sonucu olan izlere takıldığında öylece kaldı.

ichigo ichie  |  kurokenWhere stories live. Discover now