Herşeyin Bir Başlangıcı Var

54 8 62
                                    

Başlıyorum

,

Alarmın çalmasıyla uyanmıştı yine berbat bir güne.Dün yaşadıklarından sonra tekrar ölmek istemişti.Uyanmamak istemişti.Ama kalkmalıydı yatağından değil mi?

Felix, saatin kaç olduğuna baktı ve nefret ettiği o okula gitmek için hazırlanmaya başladı."Şu vücudumun haline bak, resmen boynum morarmış" Boynundaki morluklar gece neler olduğunu açıklıyordu. Aglamaktan şişmiş gözleri, acıdan ağrıyan kalçasi Felixi çok zorluyordu. İşte bu yüzden üvey babasından nefret ediyordu. Annesiyle beraber o gün ölüp gitmek istemişti. "Anne neden ölmeden beni düşündüğünü sanıp tüm mirasını bana bıraktın ki" Felix bunları düşünerek hazırlandı ve okula gitti.

Yolda yürürken okula girince başına gelecekleri düşünmeden edemiyordu. Okulda ona yapılan zorbalığın haddi hesabı yoktu. Hele ki onu aşağılamaları onu çok üzüyordu. Hepsinin üvey babasının suçuydu. Zaten ne zaman babalarının hayrı dokunmuştu ki Felixe.

Yaklaşık iki sene önce

"Anne seni tekrar gelinlikle görmek için sabırsızlanıyorum" Annesinin evlilik kararı Felixi çok mutlu etmişti. Yıllar önce onları bırakıp giden babasından nefret ediyordu. Annesinin o adam yüzünden hayatının mahvolmasını istemiyordu. Bu yüzden çok mutluydu annesi evleneceği için...

Düğün günü gelmişti ve Felix heyecanla düğünün hemen bitmesini eve gitmeyi bekliyordu. Zaten üvey babasını tanıyordu. Annesinin iş arkadaşıydı ve bazen evlerine gelip sohbet ederlerdi. Geldiğinde de Felixi öve öve bitiremezdi.

Felix, annesi ve babasıyla çok iyi geçiniyordu. Ta ki bir yıl sonrasına kadar,

Bir sene önce

"Hayatım kardeşimle beraber tatil planı yaptık, şuralara bak" Annesi elindeki telefondan Jeju adasındaki oteli ve tatil yerlerini gösteriyordu. Felix heyecanla telefona bakmaya başladı ama gidemeyecegini biliyordu çünkü okul zamanına denk gelmişti bu tatil fikri "Ama anne tamda benim sınav zamanı mı seçmişsiniz" Annesi üzülerek "oğlum teyzen almış biletleri nereden bilelim. Ama üzülme yazın sen nereye istersen oraya gideriz.Yoksa tek kalacaksın diye mi üzüldün" Felixin başını sallamasiyla birlikte babası onunla kalabileceğini söyledi. Bunu biraz düşündükten sonra son karar olarak babasının Felixle beraber kalması gerektiğini düşündüler.

Annesi tatile gidince Felix ve babası evde tek kaldı. Herşey normal ilerlerken tatilin ikinci gününde annesinden kötü bir haber geldi. Annesinin tatilde çatıda dans ederken alkolü fazla kaçırıp 7. kattan düşüp öldüğü haberiydi bu. Felix bunu duyunca kulaklarına inanamadi. Bu nasıl olabilirdi ki "bu nasıl bir şey, suikast gibi,teyzemler orada değil miydi" Felix ne yapacağını bilmeden donup kaldı.

Annesinin cenazesi kaldırıldıkdan sonra Felix ve babası artık tek kalmışlardı. Bu olaydan sonra 5 ay geçmişti ve birgün babası Felixi yanına çağırdı. "Felix gel otur yanıma" Felix yanına oturunca babası kolunun birini Felixin omzuna atıp okşamaya başladı. Felix buna takmadı ve konuşmaya başladılar. "Oğlum biliyorsun ki annen vefat etti sonra da ondan sana bir sürü miras kaldı ama bana tek bir ev bile miras bırakmamış" bunlari söylerken yavaş yavaş Felixin beline doğru elini götürmeye başlamıştı. Felix kötü hissetmeye başladı ama bişey demedi "diyorum ki sen o kadar mirası ne yapacaksın zaten daha on yedine bile girmedin sen en iyisi onları benim üstüme yap yoksa..." Bunu soylerken eli Felixin kalçasındaydi ve bunu hisseden Felix hızla ayağa kalktı. "Sen ne ima etmeye çalışıyorsun.Ne kadar igrencsin. Annem neden senin gibi biriyle evlendi ki. Senin gözün onun malvarlığındaymış!" Felix üvey babasının yüzüne bağırırken, babası tekrar iğrenç bir şekilde konuşmaya başladı. "Gözüm tek annenin malvarlığında değil, sende de gözüm var. Sadece senin anneni sevdiğim için evlendigimi mi zannetin. İşin içinde para ve sen varsın. Ahh.. tabi annenin bundan haberi yoktu. Zaten annen anlayamayacak kadar kördü."

Felix annesine ve kendisine söylenen şeylerden sonra babasına saldırdı. Fakat gücü yetmedi ve babası onu tutup banyoya götürdü. Ona türlü türlü iskenceler yaptı ve vücuduna dokundu. Bunlar yaklaşık 6 ay devam etti sonunda Felix tüm malvarlığıni babasına devretti. Fakat işkenceler ve tecavüzler devam etti. Felix dayanamadı ve karakola gitti, gittiğinde de babası onu bulup polislere "çocuk işte dışarıda kavga etmiş bana sinirlenince de suç bana kalıyor ahah" diyerek Felixi karakoldan çıkardı. Zaten karakoldakiler de onun arkadaslariydi. Felixle hemen eve gitmek için yola çıktılar. Eve gelince de cezasını vermişti. Felix her yolu denesede kacamiyordu. Çünkü hala çocuktu.

Felixin o zamanlarda sırrını paylaştığı tek arkadaşı Jennie vardı. İkisi birbirlerine her zaman sırlarını paylaşırlardi. Çok yakın arkadaşlardı. Zaten Felixin yonelimini anlamasi için yardım eden de oydu. Jennie de zaten kızlardan hoşlanıyordu.

Felixin gay olduğunu bir tek o biliyordu. Çünkü okuldakiler öğrense Felixi asla rahat bırakmazlardı. Okulda gay olanlar vardı fakat çoğu popüler olduğu için kimse bişey diyemiyordu.

O zamanlar Felix ve Jennie birbirlerine hep yakın davranmislardi. Bu yüzden onları sevgili zanneden bile vardı. Ve buna inananlardan biri de Roséydi.

Rosé, Jenniden hoşlanıyordu fakat bunu soyleyemiyordu. Felixe sinir oluyordu. Bu yüzden ikisni sinirlendirmeyi çok seviyordu. Hatta bir keresinde okulda Jennie ve Felixin gerçekten sevgili olduğu yalanini söylemisti ve bu Felixsin babasını kulağına kadar gitmişti. Bu yüzden de odaya kapatılıp yemek verilmemişti Felixe. O zamanlardan beridir birbirlerinden nefret ediyorlardi. Ama Rosénin içinde hala bir sevgi vardı Jennieye karşı.

Bir gün Rosé kantinde oturan Felix ve Jennie nin yanından geçerken "oww şu aşk kuşlarına bak ne yapıyorlar acaba" Jennie tekrar Roséyle karşı karşıya gelmişti. Jennie dışarı çıkıp Roséyle kavga etmeye başladı.

"Senin bize karşı duyduğun bu öfke ne biz sana ne yaptık Rosé" bunu duyunca gülerek "tum okulun onunde sarılmalar, birbirini sırtlamalar.. Siz kendinizi bişey mi saniyorsunuz aşkınızı gözümüze mi sokmaya çalışıyorsunuz" Jennie bu sozlere karşı çok sinirlenmişti, sadece bağırıyordu. "Sen ne diyorsun o benim arkadaşım ne anlarsın! Zaten Felix kızlardan hoşlanmıyor erkeklerden hoşlanı- " Ağzından ne çıktığını farkeden Jennie birden paniklemeye başladı. Bunu duyan Rosé koşarak kantine girdi. "Herkes duysun bir yanlış anlaşılma var Felix Jennieyle sevgili değil çünkü Felix erkeklerden hoşlanıyormuş"

Bunu duyan herkes Felixe bakmaya başladı. Felix o an utançtan ölmek üzereydi. Felixin yüzü kıpkırmızıydı. Onun duygularını anlayan Taehyung ve Jungkook çifti onu ordan çıkardılar. Ama Felix artık zorbalığa uğruyordu. Kim çıkaracaktı onu bu çukurdan?

Felix bu olaylardan sonra bir daha Jennieyle konuşmadı Jennie ne kadar konuşmaya çalışsada. Jennienin ihanet ettiğini düşünüyordu. Artık tek başındaydı. Kendi ayaklarının üstünde duracaktı. Soran olursa tek sözü 'acımadı ki' olucaktı.

Günümüz

Felix okulun bahçesine adımını atmıştı. Bu 11.sınıfın 2.donemiydi. Boynundaki morlukları babası yine sacma sapan olaylar yaşamaması için uyarı olarak yapmıştı.

Felix morlulari ne kadar kapatmaya çalışsa da pekte başarılı olmamıştı. Bunu farkeden zorbası Woojin onu gördü. "Şu oruspuya bak yine kimin altına yattı kim bilir? Sürtük" yine Felixin yanına zorbalamaya başlamıştı ki birkaç kız şaşkınlıkla bağırmaya başladı.

"Okula yeni gelen çocuğu gördünüz mü?!"

Merhaba arkadaşlar bu benim ilk yazım sayılır lütfen yanlışlarımı görmezden gelin

Bide ben ficte hiçbir karakteri kotulemiyorum aklima gelen isimler bunlar

Okuduysaniz oy vermeyi ve unutmayın



Acımadı Ki / HyunlixWhere stories live. Discover now