𝐛𝐞𝐠𝐢𝐧𝐧𝐢𝐧𝐠

16 2 8
                                    

Themyscira.

İki küçük çocuk, çimenlerle kaplı büyük arazide peşlerinden koşturan dadılarından son hızla kaçıyordu.

Kraliçe Hippolyta'nın iki çocuğuydu, Jimin ve Diana.

Onlara anlatılana göre, Kraliçe Hippolyta, kilden iki çocuk yaratmış ve Tanrı Zeus'a onlara can vermesi için yalvarmıştı.

Birkaç kişi hariç -ki buna teyzeleri Penthesilea da dahildi-, gerçeği bilen çok az kişi vardı.

'Jimin! Diana! Koşmayın düşeceksiniz!'

Arkalarından bağırarak koşan genç dadıyı umursamadan koşmaya devam etmişti, iki kardeş.

İkisi de bir yandan koşarak kaçıyor, bir yandan da gülüyorlardı.

En sonunda uçurumun kenarına gelip, ikisi de düşmekten son anda kurtulmalarının sebebi de annelerinin onları kollarından tutmasıydı.

Jimin ve Diana, annelerini gördüklerinde kıkırdadı.

Kraliçe Hippolyta, onları kahverengi atında önüne ve arkasına bindirerek sarayına doğru ilerledi.

Amazonlar, erkeklerin girmesinin yasak olduğu Themyscira adlı bir adada yaşıyordu.

Burası dış dünyada yaşayan insanların asla bulamayacağı bir yerdeydi.

Tanrı Zeus, bu adayı onların güvenle yaşaması için yaratmıştı.

Normal şartlarda, adada erkek olması yasaktı, doğan erkek çocukları ya babasına verilir, ya öldürülür, ya da köle olarak kullanılırdı.

Jimin ise, dünya üzerindeki tek istisnaydı.

Kraliçe Hippolyta'nın, Tanrı Zeus'tan olan tek oğlu.

Onu öldürmeye kıyamamış, onu tıpkı kızı Diana gibi bağrına basmıştı.

Canından bir parçaydı, Jimin.

Nasıl kıyabilirdi ki?

Jimin ve Diana, birbirlerine son derece bağlıydı, ayrı kalmaları bile çok zordu, bu yüzden Kraliçe onları hiçbir zaman ayırmayı düşünmemişti.

'Dadınızı peşinizden koşturmaya bayılıyorsunuz değil mi?'

dedi, Kraliçe kucağındaki iki çocuğunu da sıkı sıkı tutarak sarayının merdivenlerini tırmanırken sakin bir ses tonuyla konuşuyordu.

İkisi de kıkırdadı, daha sonra yorgunlukla esnediler ve başlarını annelerinin omzuna yerleştirdiler.

Hippolyta, sarayın merdivenlerini tırmandı, geniş kolidorlarda ilerledi, doğruca Jimin ve Diana'nın odasına yürüdü.

Esneyen çocuklarının bu halleri, güzel kadını gülümsetti.

Jimin ve Diana, enerjik çocuklardı.

Bitmek bilmeyen bir enerjileri vardı, oldukça sağlıklı ve güçlülerdi.

Tam da Kraliçenin çocuklarından beklenildiği gibi.

Diana büyüyüp genç kadın olduğunda Kraliçe olacaktı, Jimin ise ayrı bir konuydu ve Hippolyta bu sevimli erkek çocuğunun da en az kız kardeşi Diana kadar güçlü bir savaşçı olmasını istiyordu.

Hippolyta, yorgunlukla kucağında uyuyakalan çocuklarını yavaşça yataklarına yatırdı.

Üstlerini özenle örttü, çıkmadan önce yanaklarına kelebek öpücükleri bıraktı.

'Bir gün ikiniz de mükemmel savaşçılar olacaksınız, çocuklarım. İkinizi de çok seviyorum.'

Fısıldayışının ardından Kraliçenin o güzel yüzünde buruk bir gülümseme belirdi.

Zeus'un iki çocuğu, hiçbir şeyin farkında olmadan huzurla birbirlerine sarılmış uyuyordu.

Kimse, gerçeği bilmemeliydi.

Ve Kraliçe Hippolyta, gerçeğin bilinmesini engellemek için elinden geleni yapmaya hazırdı..

öncelikle kestane balının diyarı zonguldaktan saygılar, sevgiler ve hürmetler asdfghjklşi

şu anda okumakta olduğunuz bu bölüm bir bakıma giriş bölümü gibi bir şeydi, daha çok iki kardeşi tanıtmak amacıyla yazılmış gibi düşünebilirsiniz..

bir sonraki bölümde de yavaş yavaş aksiyonlu bölümlere giriş yapacağız..

umarım severek ve beğenerek okursunuz, herkese şimdiden iyi okumalar dilerim :)

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 22 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ᴡᴏɴᴅᴇʀ ʙᴏʏ     「   𝐣𝐢𝐤𝐨𝐨𝐤   」   ✔Where stories live. Discover now