Gökhan elinde sürahi ve bardak ile ablası Seranın yanına oturdu kanape'ye. Bardağa su doldurup ablasının ağzına doğru uzattı.
Gökhan: Kaç saattir doğru düzgün sıvı tüketmediğini biliyorum. Ellerini bağlamak zorunda kalmasaydım kendin içerdin ama mecburen böyle ben içireceğim artık.
Esra dudağına dayanıp içmesi için adeta ağzına doğru devrilen bardaktaki suyu endişe içinde ama direnmeden içti. Kardeşinin dediği gibi gerçekten de çok susamıştı. Ama bardak bittikten sonra Gökhan "ooohhh yarasın! ama bir bardak yeter mi bu susuzluğu dindirmeye?" diyerek hemen diğer elindeki sürahiden bardağı tekrar doldurdu. Genç kızın bir bardak daha içmesi mümkündü evet gerçekten de çok susamıştı ancak "bu veledin niyeti ne ola ki" diye düşünmeden edemese de ikinci bardağı da bir dikişte içti; zaten ikinci dikişte içme şansı verecek gibi görünmüyordu Gökhan.
Gökhan: Aferin sana! hadi bakalım hiç hız kesmeden devam!
Esra: Hayır! tamam susuzluğumu giderdin!
Gökhan: Boşuna mızırdanma bu sürahi bitecek!
Esra: İçemem!
Gökhan: İddiasına var mısın?
Esra: Saçmalama Gökhan! Patlarım!
Gökhan: Bir şey olmaz!
Esra: Hayır
Gökhan: Soru sormadım ki ben sana ablacığım! Bu sürahi bitecek! Nokta! Hadi bakalım aç ağzını
Esra üçüncü bardağı da içtikten sonra "niyetini anlıyorum ama boşuna uğraşıyorsun" dediğinde Gökhan "hmm... iddiasına var mısın? İstersen niyetimi yerine gelecek mi gelmeyecek mi Pelin de seyretsin! Ne dersin? Bak bu sorudur cevap verebilirsin.
Esra: Hayır Allahın cezası hayır izlemesin
Gökhan: Hadi o zaman nazlanmadan lık lık lık iç şunu
Esra dördüncü bardağı içerken Semra şaşkınlıkla söze girdi
Semra: neymiş niyetin ben anlamadım