Giriş

2 1 1
                                    

Umarım severek okursunuz ;)
                                        

                                              ************

Her şeyin fazla farkındaydım. Farkında olduğum şeyler arttıkça acının baskısı arttı içimde. Ben bilinmezliği severdim bu yüzden. Her şeyi bilmek, hep farkında olmak zarar verirdi ruhuna insanın. Benim ruhumsa artık yozlaşmıştı...

Bu yüzden soğuk duşları sevmezdim, beni kendime getirirdi. Ben o kadar kendimdeydim ki benliğim yabancılaşmıştı bana. Benim sıcak su altında gevşemeye, rahatlamaya ve kafamı birkaç saniye de olsa boşaltmam gerekiyordu. Bana o kadar sıcak lazımdı ki yanıp kül olmalıydım.

Yaralarım yoktu benim. Herkesin yaraları vardı benimse ruhuma özenle oyulmuş yarıklar vardı. Yarıklarım hayatımdaki boşluklar kadardı. Çok.

Gene de ümit etmekten, hayal kurmaktan, zihnimin içini hayali yağlı boylarımla boyamaktan vazgeçmemiştim. İnsan vazgeçtikten sonra neden yaşardı ki zaten? İntihar etmekle aynı şey değil miydi?

Ümit etmekten vazgeçmiyordum ama ümit ettiklerimi de zamanla kaybediyordum. Hayal kuruyordum ama bazen hayallerimin çöplüğünde boğuluyordum. İçimdeki kıpırtıları kaybetmemek için çabalıyordum ama bazen dalgalara karşı savaştıktan sonra boğulup kıyıya vurmuş gibi oluyordum. Kendimi terk etmek istemiyordum ama bazen bütün yaşama bile elveda diyordum. Cevapları hep arıyordum ama bazı zamanlar başkası söylesin istiyordum.

Geceleri üzerime kilitlenen kapılar ardından, çıkacağımı umutla beklediğim uzun yolların, gezeceğim yerlerin hatta oralarda yiyeceğim yemekleri bile hayal ederdim. Herkesin yaşamak için tutunduğu şeyleri vardı. Benimki hayallerimdi. Onları kaybedince kendimi de kaybedeceğimi biliyordum. Bilmekten ziyade hissediyordum.
 
Ve beklediğim tek gün vardı. O da şu an içinde bulunduğum, bana ev olan ama asla bir yuva olamamış, sadece insanların aynı odada uyuduğu ve beraber yemek yediği hapishaneden çıkacağım gündü. Burası ruhumun hapishanesiydi. Buradan çıktığımda doğum günümü kutlayacaktım. Buradan çıktığımda yeniden doğacaktım ve o gün benim doğum günüm olacaktı. Doğum günlerimizin doğduğumuz gün olması bana hep saçma gelmişti. Doğum günüm benim öldüğüm gündü. Ben doğduğumda ölmüş ve yeniden doğmayı beklerken kendimi ilmek ilmek işlemiştim. Yeniden doğmak sandığım kadar kolay değildi belki ama hayat benim önüme asla kolay yolları çıkarmamıştı zaten.

Namütenahi GECEWhere stories live. Discover now