5.BÖLÜM

109 9 0
                                    



Sabah erkenden kalkmıştım. Mary ne dersem diyeyim erken kalkıp yardıma geliyordu. Ben de kabullenmeye başladığım bu duruma artık sesimi çıkartmamayı seçmiştim.

"Hava çok güzel değil mi Mary?"

"Öyle efendim."

"Tam piknik havası."

"Katılıyorum efendim."

"Bugün Arthur ile ormandaki göle gideyim diyorum. Hem orası saklı bir cennet. Kaledeki eski hayatım hakkında özlediğim birkaç yerden biri. Oğlumla gizli mekanımı paylaşmam sence de güzel olmaz mı?"

"Yerinde ve ince bir düşünce efendim."

"Mary sadece beni onayla istemiyorum. Bana fikir de ver. Senin üç kardeşin vardı değil mi?"

"Evet efendim."derken sesinde ufak bir özlem duyumsamıştım.

"Yaşları kaçtı?"

"Bir küçüğüm yirmi yaşında. Onun küçüğü on iki. En küçüğümüz ise sekiz yaşında efendim."

"Bana kardeşlerini anlatmamıştın Mary. Gerçi hakkında hiçbir şey anlatmamıştın."

"Anlatılacak kadar kıymetli bir yaşantımız yoktu efendim."

"Olsun ben yine de dinlemek istiyorum sakıncası yoksa."

"Başınızı ağrıtmadan kısaca bahsedeyim o halde. Doğma büyüme Normandiyalıyız. Annem zengin bir lordun tek kızıydı. Babamla evlenmeyi seçtikten sonra ailesi onu reddettiği için fakir hayatı kabullenmiş oldu. Ancak bir gün bile bu seçiminden pişman olmadığını söylerdi. Babamın babası da balıkçılık yaparmış. Babamın da devam ettirerek bize öğrettiği tek iş buydu. Babamla işe gider kazancımızı pazarda satardık. Saraydan da aldığımız destekle kıt kanaat geçinirdik. Kardeşlerim birbirinden kıymetli hazineler olsalar da kaderin çirkin yüzüyle erken yaşlarda tanışmak zorunda kaldılar. Hepsi geçimimize yardım ederek evlilik yaşlarının gelmesini bekliyor."

"Üçü de kız mı?"

"Sadece en küçüğümüz erkek."

"Oğlumla yakın yaşardalarmış."diye mırıldandım.
Başıyla onaylayarak ördüğü saçlarıma odaklandı.

"Ben hiç çocuk tanımadım Mary. Tanısam da anlayacak kadar incelemedim ya da ilgilenmedim. Sen belli ki çocuk ruhundan anlıyorsun. Bana Arthur konusunda yardım edebilir misin?"

"Seve seve hanımım."

"Arthur benim onu terk ettiğimi bilmiyormuş. Ona bir gün geleceğimi mecburiyetten gittiğimi söylemişler."diye söylendim sıkıntıyla.

"Dük hazretleri yüce gönüllü bir adam efendim."

"Sence buna inanmasının imkanı var mı Mary?"diye sordum düşünceli bir şekilde.

"Neredeyse altı yaşında ama birkaç senedir annesizliğini ciddi olarak sorguluyor olmalı. Sence onu hiç görmeye gelmemiş olmamın sebebinin bu olduğuna inanmış mıdır yoksa inanmak zorunda mı kalmıştır?"

"Küçük efendi yaşına göre olgun bir çocuk hanımım. Annesiz büyümek birçok açıdan eksik hissettirse de anlayışlı bir çocuk olduğuna eminim."

"Konuşarak anlaşabilir miyim yani?"

"Çoğu çocukla konuşarak anlaşabilirsiniz hanımım."

"Peki ya birilerinden bir şeyler duyduysa. Dedikodu kazanını bilirsin. Her an her yerde kaynar. Ya hizmetçiler konuşurken duyduysa?"dedim korkuyla.
İçimdeki endişeleri dışa vurmam bu kadar kolaydı işte. Dayanamıyordum. Aksi bir durumda ne yapacağımı kestiremiyordum.

LANETLİ KADERWhere stories live. Discover now