24. Bölüm "Salıncak"

856 100 16
                                    

xXx

Necip Beylerin bahçesine vardıklarında hızla aşağıya inip çantasını almak için bagajın önünde bekledi. Yasemin ve ailesi diğer arabaları karşılamak için ilerlerken Atalay ağır adımlarıyla yanına ulaşmıştı.

"Beğendin mi burayı? Çocukluğumun yazları hep burada geçti."

Nico sanki o dedikten sonra görmeye başlamış gibi merakla etrafına bakındı. Sık ağaçların dizildiği bu yer oldukça serin ve güzel kokulu çiçeklere sahipti. Kulağına gelen su sesi yakınlarda bir yerde nehrin var olduğunu söylüyordu.

"Güselmis." daha fazla konuşmamak adına önündeki çantasını aldı. Fakat önündeki poşetlerin fazlalığı vicdanını sızlatıyordu. Elini birkaçına atacaktı ki bileğine sarılan başka bir el onu durdurmuştu.

"Aklından geçirme bile, sizinkiler geldi yanlarına git." Sesi itiraz kabul etmeyecek cinstendi. Uzatmaya gerek duymadan ailesinin yanına ilerledi. Üç dört aile olmasına rağmen aralarına çocuklar da eklenince koca bir cümbüşü andırıyordu etraf.

Gençler oturmak için getirilen örtüleri sermeye başlamıştı. Gülay Hanım da annesini ve birkaç kadını da yanına alarak getirilen malzemeleri ayırıyordu.

Nico arkasını döndüğünde ellerinde onlarca poşetle gelen Atalay'ı gördü. Tabii onu fark eden sadece kendisi değildi. Yakın arkadaşlarından olan Cihan ve Selim koşar adımlarla yanına yetişip yardım etmişti.

Bu alakasız ortamda ne yapacağını şaşırmıştı.

"Nico, abinle beraber yardım edin gençlere mangalı yakarlar birazdan. Hadi." dedi babası, sonunu itiraz etmeye hazırlanan Dimitri'ye doğru.

Dimitri'yle birlikte aynı yüz ifadesine sahip bir şekilde Atalay ve arkadaşlarının yanına ilerledi.

"Sor yardıma ihtiyaçları var mıymış?" dedi Dimitri.

"Niye ben soruyorum? Sen sor."

"Muhatap etme beni şunlarla. Yine bir kavga çıkar."

Nico boğazını temizleyerek Atalay'a doğru yaklaştı. Elindeki işe ara verip kendine dönen kara gözlerle dilinin tutulduğunu hissetmişti.

"Bir yardima ihtiyaciniz varsa diye geldik." dedi utana sıkıla. Neyse ki Atalay gerek yok diyip yanlarından kovacaktı kesinlikle.

"Aslında iyi olur. Ateşi yaktım ama sonrası için küçük dal ve çıra aranması lazım. Abin de Selim ve Cihan'la gitsin." Dimitri kafasını başka bir noktaya çevirmiş olsa da denilenleri anlamıştı. Üçü uzaklaşırken yine yalnız kalmışlardı. Atalay'ın bıyık altından gülerek kendini izlemesi daha da gerse de ona doğru yaklaştı.

"Çok şanslısın," dedi Atalay, sessizliği bozup.

"O niyeymis?"

"Mahallenin en usta mangalcısının yanında duruyorsun da ondan." Nico daha fazla dayanamayıp gülerken bir kereliğe mahsus çekinmeden onun gözlerine baktı hayranlıkla.

"Kesin oyledir." bu sefer de kendisi uğraşan taraf olmak istiyordu.

"Lafıma itimat etmiyorsun demek. Kendin gör o zaman."

Dimitri ve Atalay'ın arkadaşları ellerindeki dallarla döndüklerinde Nico olduğu yerden refleksle uzaklaştı. Atalay önündeki dallarla uğraşıp ateşi yakmaya çalışırken Selim ve Cihan Dimitri'yi de alıp babalarının oturduğu kısma ilerledi.

Nihayet hem pişirilecekler hem de mangal hazır olunca geriye kalan tek şey beklemekti.

Nico bir yandan saatini izlerken buradan hangi ara gideceklerinin hesabını yapıyordu. Eğer biraz daha bu oyunbozan herifle yan yana kalmaya devam ederse çok daha kötü şeylerin yaşanacağını biliyordu. Her fırsatta sanki onu yiyecekmiş gibi bakan adamla nasıl baş edeceğini öğrenemeyecekti.

Yürekten Çağırma Beni B×BHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin