4.Bölüm

2.3K 143 48
                                    

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin💙

FERİHA

Güne gözlerimi güneş ışıklarıyla açtım.

Elimi yüzümü yıkadım. Eski dolabımın kapağını açtığımda elbiselerimden mavi olanını seçtim. Yevmiye paramı hep anama verirdim oda evin ihtiyaçları için parayı bölerdi ve arta kalan parayla da kumaş alıp anamın arkadaşı Esma teyzeye dikmesi için verirdik. Esma teyzenin oğlu büyük şehirde çalışıyordu ve bundan iki sene evvel Esma teyzeye ayaklı dikiş makinesi alıp getirmişti. Elbiselerimin hepsini de oradan  diktirmiştim. Ayak bileğime gelen mavi elbiseyi üstüme geçirdim. Belime gelen kara saçlarımı tarayıp beyaz yazmamı başıma taktım. 

Mutfağa girip kahvaltıyı hazırladım. Ağabeyim ve anam da gelince sofraya oturduk. Daha sonra konağa geçtik. Dün çıkarken Safiye konağa girmem için anahtar vermişti, onlarda da varmış. Konağa geldiğimizde hemen kapıyı açarak içeri geçtim.

Mutfağa girdiğimde kahvaltı hazırlanıyordu. Bende börek açmak istediğimi söylediğimde ses çıkarmadılar. Hemen kolları sıvayıp malzemelerin yerlerini sorduktan sonra hamur yapmaya koyuldum.

İncecik yufkalarda açtığımda hamurla işim bitmişti baharatlı iç harcımda hazırladıktan sonra tepsiye dizdim güzelce sadece fırınlanması kalmıştı onu da hallettikten sonra ortalığı topladım. Daha sonra Safiye ye kahvaltılıkları tabaklama da yardımcı olduktan sonra işim bitmişti.

 "Feriha sen yukarı çıkıp Mustafa'yı uyandır oradan da çamaşır odası var iki yan odada onları toplamaya git odaları öğrendin zaten bende kalan işleri halledip sofrayı kurayım." Safiye'ye başımı sallayıp yukarı çıktım.

Önce Mustafa'nın odasına giderek uyandırdım oradan da çamaşır odasına gittim çamaşır sepetini alıp kapıdan çıkmıştım ki "Hay sikeyim!" diye bir ses duydum dün girdiğim Hamza ağanın odasından sesin geldiğini fark edince oraya yöneldim.

 Aralık kapıdan baktığımda  Hamza ağa gömleği yarıya kadar iliklenmiş halde gömleğiyle uğraşıyordu.. utanıp hemen arkamı dönüp ilerlemiştim ki.

"Sen gel buraya!" sesiyle adımlarım kesildi.

Arkamı döndüğümde Hamza ağayla göz göze geldik.

"Gel!"

İçeriye adımladım. Karşısına geçtiğimde "İğne iplik bulup gel çabuk" dedi sertçe. Şaşkınca başımı sallayıp aceleci adımlarla aşağı indim. Neden böyle bir şeyi durduk yere istemişti anlamıyorum. Elimdeki çamaşır sepetini mutfağa bırakıp, Safiye'ye iğne ipliğin yerini sorup bulduktan sonra odaya geri döndüm.

"Getirdim." dedim mırıldanarak.

"Tamam şimdi dik." ben suratına bön bön bakınca gömleğini işaret etti. Şimdi anlamıştım gömleğinin yukarı kısmındaki bir düğmesi kopmuştu aman Allah'ım gömlek üstündeyken dikmemi istiyordu.

Kalpten gitmesem iyi, inşallah bir sakarlık yapıp adama iğneyi batırmazdım. Aslında çok asabi biriydi acaba yanlışlıkla oldu ayağına şu iğneyi batırsam mı bir yerlerine... 

Aman Feriha bu adam seni deşer kızım sakin sakin yap işini. Ellerim titreyerek ipliği iğneye soktum her hareketimi inceleyen bakışları altında hareket etmek çok zordu.

Yanına iki adımda yaklaştım elindeki düğmeyi uzatıp avcumun içine bıraktı. Titreyen ellerimle gömleğinin yaka kısmını tutup düğmeyi olacağı yere sabitledim daha sonra iğneyle düğmeyi dikmeye başladım. Çok yakın bir pozisyondaydık, yutkundum işime odaklanmaya çalıştım gözlerimi hafif kaldırıp bakınca ela harelerin etkisi altına girdim o kadar güzellerdi ki.

ZAMANSIZ DUYGULAR+18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin