♧Bölüm 3♧

60 15 48
                                    

İyi okumalar kiraz çiçeklerim 🌸
Yıldızımız parlatmayı unutmayın 🌟

"Ölüm Güzeli'nin gözlerindeki karanlık, Karanlık Tanrıça'nın fısıltısında gizlenen sonsuz sırları fısıldar."

--------------------------------------------------------------------

Karanlıkta yankılanan adımlar uzaklaştıkça, ormanın derinliklerinde yalnız kalmıştım. Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes alarak, ormanın yaşam dolu seslerine odaklandım. Kuşların cıvıltısı, yaprakların hışırtısı ve uzaktan gelen dere akıntısının sesi... Bu doğal ahengin içinde, korkumu bir kenara bıraktım.

Gözlerimi açtığımda, etrafımdaki dünyayı daha farklı bir gözle görmeye başladım. Belki de gizemli yabancının dediği gibi, burada gerçek kimliğimi bulacaktım. Ancak aklımda dönen bir soru vardı: 'Ölüm güzeli' ne anlama geliyordu? Bu sorunun cevabını aramak için, ormanın daha önce keşfedilmemiş kısımlarına doğru yürümeye karar verdim.

Ormanın karanlık kolları arasında ilerlerken, yabancının sözleri zihnimi doldurdu: 'Ölüm güzeli...' Bu sözler, anılarımın derinliklerinden yankılanan bir çağrı gibi geldi. Çocukluğumdan beri hissettiğim bir eksiklik; sanki ruhumun bir parçası kayıptı. Şimdi, bu gizemli ormanda, belki de kayıp parçamı bulma şansım vardı.

Her adımımda, ormanın eski hikayeleri fısıldadığını hissettim. Ağaçların gövdelerindeki izler, yılların bilgeliğini taşıyor; rüzgarın melodisi, geçmişin şarkılarını söylüyordu. Ve ben, bu büyülü dünyanın bir parçası olmak için buradaydım. Belki de yabancının dediği gibi, burada kendimi bulacaktım. Ama önce, 'ölüm güzeli' ifadesinin ardındaki sırrı çözmem gerekiyordu.

Zihnimde dolaşan düşüncelerle, ormanın kalbine doğru yürümeye devam ettim. Her yaprak kımıldayışında, her kuş cıvıltısında, ormanla bir diyalog kuruyordum. Bu diyalog, beni kendi iç dünyamın labirentlerine götürdü; korkularım, umutlarım ve hayallerimle yüzleşmeye zorladı. Ve ormanın derinliklerine doğru ilerledikçe, belki de en önemli keşfi yapmaya başladım: Kendi özümü...

Ormanın sessizliği içinde ilerlerken, her bir adımım toprağın altındaki yaşamın fısıltısını uyandırıyordu. Yaprakların arasından süzülen ışık huzmeleri, gölgelerin dansını aydınlatıyordu. Bu ışık ve gölge oyunu, ormanın hem yüzünü hem de maskesini gösteriyordu. Bir an için durdum ve etrafıma baktım; burası, hem bir sığınak hem de bir sınav alanı gibiydi.

Kendimi ormanın ritmine bıraktım ve doğanın seslerine kulak verdim. Uzaktan gelen bir su sesi, beni büyülü bir çağrı gibi çekiyordu. Suyun sesini takip ederek, kendimi gizli bir şelalenin karşısında buldum. Suyun gücü ve zarafeti, ormanın kalbinin attığı yerdi. Şelalenin serin sularında yansıyan yüzüm, bana yabancı gibi görünse de, gözlerimdeki ışık, içimdeki cesareti ve kararlılığı yansıtıyordu.

Bu şelale, belki de 'ölüm güzeli' sırrının anahtarıydı. Suyun sesi, bana bir şeyler anlatmaya çalışıyor gibiydi. Suların arasında, belki de cevapları bulabileceğim bir yolculuğa çıkmaya hazırdım. Ormanın derinliklerinde, kendi iç dünyamın derinliklerine doğru bir yolculuk... Ve bu yolculukta, belki de en büyük sırrı - kendimi - keşfedecektim.

Şelalenin serin sularının altında, zaman sanki durmuştu. Suyun güçlü akışı, yüzeyin altında kalmış eski bir dünyanın kapılarını aralıyordu. Cesaretle suya daldığımda, şelalenin altında gizlenmiş, unutulmuş bir mağaraya ulaştım. Mağaranın duvarları, eski çağlardan kalma sembollerle ve resimlerle süslüydü. Bu semboller, ormanın ve bu toprakların kadim halkının hikayelerini anlatıyordu.

Mağaranın derinliklerine doğru ilerledikçe, bir zamanlar bu topraklarda yaşamış olan bir medeniyetin izlerini buldum. Burada, 'ölüm güzeli' ifadesinin anlamını açıklayacak bir ipucu vardı. Belki de bu, aradığım kayıp parçaydı; kendi kimliğimin ve geçmişimin anlamını bulabileceğim bir anahtar.

Mağaranın en derin noktasında, bir taş masanın üzerinde, ışığın bile ulaşamadığı bir nesne duruyordu. Bu nesne, ormanın derinliklerindeki bilgeliği ve kaderimi içinde barındırıyor gibiydi. Nesneye dokunduğumda, aniden tüm ormanın ve kendi hayatımın sırları bana açıldı. Ve o an, 'ölüm güzeli' ifadesinin gerçek anlamını anladım: Ben asla bu Dünya'ya geçmemeliydim.

Nesnenin soğuk yüzeyine dokunduğumda, içimi bir ürpeti sardı sanki ona dokunmamı istemiyor gibi vücudumu anında soğuttu hızla elimi çektim.

ÇEMBERDEKİ LEYLAK ZARLARIحيث تعيش القصص. اكتشف الآن