Bölüm 26

1 0 0
                                    

"Gel lan buraya."

"Gel ulan, gel." Eren Anıl'ı tuttu.

"Anıl kendine gel." dedi Eren.

Papatya ve Justin el ele tutuşmuşlardı. Anıl öfkeden deliye döndüğü için dışarı çıkmıştı herkes.

"Oğlum niye herkes sakin ya! Niye herkes sakin. Papatya'nın elini tutuyor şerefsiz!" diye bağırdı Anıl.

"O benim bağ kurduğum kadın ve hayalimi süsleyen kişi. Niye onu sevmeyi deneyemiyorum acaba?" diye bağırdı aynı tonda Justin.

Yağmur araya girdi "Anıl biliyorum Papatya'yı seviyorsun ama bu onun kararı. Buna kızamayız." dedi.

Eren Yağmur'un elini tutup "Biz gidelim. Ortalık çok dolaşmayalım. Anıl'da biraz sakinleşsin." dedi. Eren ve Yağmur giderken Hande bir koltuğa oturmuş olanları izliyordu. Tüm bunlar onu yormuştu. Ablası hala tam iyileşmemişti. Anıl hala Papatya için kavga ediyordu. Sürekli onu durdurmaktan bıkmıştı Hande. Anıl arkasını döndü saçlarını ellerinin arasına alarak ve Hande'yi gördü. Bir banka omuzları çökük, kırgın bir şekilde oturduğunu gördü. Onu görünce sakinleştiğini hissetti Anıl. Evde yaptıklarının ne kadar saçma olduğunu o an gördü. Justin ile göz göze geldi. Yanında Mete vardı.

Mete "Kardeşim ben de gidiyorum. Gelmek istediğinde kapım açık sana. Unutma bunu. Hadi bana eyvallah. " dedi ve gitti.

Anıl Hande'nin yanına gitti. "Hande iyi misin?" diye sordu.

Hande ona salak mısın der gibi baktı. "Anıl iyi misin sen? Yoksa beni salak yerine mi koyuyorsun? Ablam burada hasta ve sen Papatya için bir erkekle saçma sapan bir kavga yapıyorsun."

Hande onu tutan eli iterek oradan kalktı. Papatya onu gördü ve üzüntü içinde kıvrandı. Anıl'ın yanına gitti.

"Biraz konuşabilir miyiz?" diye sordu.

Anıl bu istek üzerine hemen başını sallayınca balkona geçtiler. Eftelya odasında yatıyordu. Arslan onun yanındaydı. Justin ve Anıl zor ayrılmıştı kavgada. Hande ise onları izliyordu. Papatya derin bir üzüntü içinde Anıl'ı kolundan çekiştirerek balkona götürdü. Bunu yapması gerekiyordu. Anıl'ın bağ kurduğu kişi Papatya değil, Hande'ydi ve bunu fark etmesi uzun bir zaman alacaktı demek ki. Papatya onun bu sevgisini azaltmalıydı. Bu ne onun için ne de Hande için iyiydi. Bu ancak Hande'yi yaralıyordu çünkü.

"Anıl bak gerçekten ben bu olaydan bıktım. Anlatmak istiyorum ama anlamıyorsun."

"Ya neyi anlamamı istiyorsun Papatya!? Ben seni seviyorum ve bu değişmeyecek."

"Ben Justin'i seviyorum ama! Bu yüzden hayatımı sadece mutlu olabileceğim bir ilişki içinde geçirmek istiyorum. Seninle mutlu olamıyorum. Görmüyor musun?"

"Denemedin ki Papatya! Denesen belki mutlu olabiliriz." dedi Anıl.

"Hayır, denedim. Denedim ama olmuyor Anıl. Biz diye bir şey yok. Anlasana! Ben hastane boyunca çok düşündüm ve hayatımı karar verebilecek yaştayım." diye bağırdı Papatya.

"O adam seni mutlu edemez, koruyamaz. Onun kendine hayrı yok!" dedi Anıl üstten üstten konuşarak.

"Bunu nereden biliyorsun ya? Sen onun hiç hikayesini dinledin mi de geçmiş karşıma bana onu kötülüyorsun. Eftelya bile onu affetmişken nedir bu kin, nefret! Yeter artık. Daha fazla buna katlanamayacağım. Ben Justin'den hoşlanıyorum."

"İki günde mi karar verdim buna?" diye sordu kaşlarını çatan Anıl.

"Evet, iki günde verdim. Aşk öyle uzun bakışmalara, söylenmeyen sözlere, platonik mektuplarla fazla raf süresi olan bir şey değil ki. İlk bakışta, belki birkaç görüşme de olur. Belki bir koku, saç rengi aşık eder insanı. Bir cümlesi gülümsetir seni. Bir kelimesiyle kelimeye aşık olursun. Aşk çabuk alev alan zaman gibidir sevgi ise ömürlüktür. Sen aşkı çok yalnış yorumlamışsın." dedi Papatya.

KRALİÇE EFTELYA' NIN GİZEMLİ YOLCULUĞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin