❀ ~8~ ✿

71 11 0
                                    


İkili sesi duyduklarında Jisung'un gözleri hayret içeren bir ifadeyle bakarken doluyordu sürekli, üst üste gelen her şeye karşı içini dökmek ve ağlamak istiyordu. Sıradan bir asker ortada hiç bir olay yokken onu nasıl ağlatabilirdi inanamıyordu, gözlerinde gördüğü bakışlar bakmaktan daha ilerisiydi. Kendi yüzüne çarpan nefesler kaşlarının yassılaşmasına neden olurken dudakları titremeye yüz tutunca göğsü hızla bir aşağı bir yukarı inmeye başlamıştı.

Daha sonraysa tehditkar bir ifadeyle bakmaya başladı hala ip gibi ince bileklerini kızartacak derecede tutan askere karşı. Kaşlarını çattı, dudağını birbirine kapattı, dolu gözleriyle askerin gözlerini sinsice izlerken bunu kaldıramadığı için kapalı dişlerinin arasından tıslamalar çıkardı.

Derince nefes alıyordu, hayır, askerlerle her zaman oynayan kişi olurdu, kendisi asla av değildi.

Karşısındaki adam ise tamamen kendi düşüncelerini yitirmiş gibi, ona dolu gözlerle bakmakta olan Prens'in duygularını anlamakta zorlanıyor, onu bırakmayı reddediyordu. Daha sonraysa Prens'im korkak bakışları tehdit halini alınca bir yanlışlık olduğunu düşünerek ellerini gevşetti, yoksa sabaha kadar böyle duracaklardı.

Askerin şok olması, Prens'in sarf ettiği son sessiz sözlerden sonraydı.

"Madem öyle, Şövalye'm olmaya layık olacaksın beceriksiz.."
Prens'in olan her şey için ona hem biraz olsun kin beslediğini hem de ders vermek istediğini anlamıştı.

Prens bunları dedikten sonra eski haline dönüp göz çukurunda biriken yaşları umursamadı ve başını yanına çevirerek göz ucuyla bileğine baktı. Kaşları hala çatıktı, sesi bıkkın ve sıkılmış çıkıyordu.

"Bırak bileklerimi şimdi.." Lee Minho ise onun gururundan vazgeçtiğini ve bu savaştan sıkıldığını düşünerek onun gösterdiği bileği sakince bıraktı, diğer eli hala sabitti. Prens ona baktığında resmen yüzüne iğrenmiş gibi bakıyordu, bu Minho'nun duygularını biraz olsun incitmişti. Tek garip şey Prens'in diğer kızarık bileği ile hiç ilgilenmeyişiydi.

Sadece askerin yüzündeki ifadeyi süzüyordu. Aklında güzel bir plan vardı, histerik bir şekilde kıkırdamadan edemediği için askerin kaşlarını ne olduğunu anlamamış gibi daha çok çatmasıyla daha fazla beklemedi.

İçinden bunu yapacağı için kendi dudaklarına da şimdiden özür dilemişti.

Askerin tutmaya devam ettiği bileğini aniden kapıdan ayırıp diğer eliyle askerin sırtını kapıya vurmuş, ve o boşta kalan elini de sertçe askerin başının yanına çarpmıştı. Minho güçsüz sandığı Prens'in birden ona uyguladığı darbeyi kendi aleyhine çevirmesiyle afallamıştı ama daha şaşıracak çok vakti vardı.

Çünkü Prens Bang bunu yaptıktan hemen sonra kaşlarını ciddi anlamda çatıp hiç beklemeden Lee Minho'nun dudaklarına eğilmişti. Kendi dudakları Minho'nun dudakları ile buluştuğunda gözlerini sanki bunu görmek istemez gibi kapatmıştı, Minho ise bu ani harekete karşı artık utanç ve sinir katsayısını oldukça aşmış, gözleri far görmüş tavşan gibi açık şekilde kalmıştı öylece.

Prens bu küçük öpücüğü bir süre bekletmişti, buna ciddi bir öpücük bile denemezdi çünkü sadece dudakları sert bir şekilde Minho'nun dudakları üzerinde asılı kalıyordu, Minho da karşılık verecek reflekslerini çoktan kaybetmişti bile.

Sonunda askerden ayrıldığında küfür çekerek çatık kaşlarla başını yanına yatırmış, gözlerini yuvarlamıştı. Daha sonraysa ellerini dudaklarına götürerek hızlıca silmiş, iğrenir gibi bir ifade takınmıştı.

Prens Bang Jisung'un bir özelliği daha vardı, her askerle canı sıkıldığı için günlük olarak flört etmeye çalışırdı. Bu halkın dilinde 'yılışık' veya 'edep yoksunu' diye anılırdı, arsız diyen de çok oluyordu. Fakat hayatında ilk defa bir askere laf geçireceğim diye bu kadar ileri gitmişti, genelde kafalarını karıştıracak şeyler yapmaya bayılırdı.

Kingdom Of Irises ~ Minsung(Mpreg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin