8.Bölüm

368 29 10
                                    

Melis:

Yatacam uyuyacam ama olmuyor. Kimdi o telefondaki düşünmekten delirmek seviyeye kadar geldim.

"Allah'ım sen yardım et bana doğru yolu göster ."diye dua ettim. Bavulumu hazırladım. Banyoya gittim. Dişlerimi fırçaladım. Ne kadar aynaya bakmak istemesemde baktım. Kafamda kocaman bir morluk vardı. Hala nasıl çarptığımı anlamadım. Önce yüzümdeki fondöteni çıkardım. Sonra dolaptan bir krem alıp sürdüm.

Bonyodan çıkıp İnci'nin odasına yöneldim. Kapıdan baktığımda. Çoktan uyumuş bir İnci gördüm.
"Buda tavuk gibi erkenden yatıyor be ."
Söyledikten sonra bende odama geçtim. Pijamaları mı giydim yatağa uyumayacağımı bile bile yattım.
Dakikalarca yatakta bir sağa bir sola döndüm.

Bir ara dönüp dururken çok şükür ki uykuya dalmışım.
Sabah alarm yedide çalınca kalktım. Kahvaltı yapmayacaktım . Karargâhta bir tost yiyio uçağa binecektim. İnci'nin sesi gelmeyince bende odasına doğru gittim. Odada yoktu. Odasındaki balkona bakmaya gittiğimde elinde bir sigara ile balkonda oturuyordu.
Bu kız bu kadar erken kalkmayı erken yattığı için becerebiliyor büyük ihtimalle.

Yanına gidip. "Ya İnci sen bu kadar erken nasıl kalkıyorsun Allah aşkına?"
"Eee ne demişler erken yatan erken kalkar. Sen bana böyle dediğine göre sen geç yattın sanırsam."
"Evet biraz. Pek uyuyamadım."
"Anladım neyse hazırsan sende gidelim."
"Tamam dur üstümü giyinip geleyim."
"Tamam."
Odama hızlı adımlarla gittim. Yatağımı toplayıp. Üstümü giyinmeye başladım. Asla asker olduğumuz anlaşılmasın diye sivil bir şekilde gezinip sivil gibi davranıcaktık. Normalde bu bizim görevimiz değil. Ancak Turan Albay bu görevi biz yapmamız için çok uğraşıp izin almış. Bizimle birlikte bu işlerle uğraşan iki ya da üç kişi gelecekmiş.

Üstüme siyah bir tişört altıma siyah bir panton giydim. Yüzümü yıkamayı unuttuğum için banyoya gittim. Yüzümü yıkadım. Moraran yere fondöten sürdüm. Makyaj malzemelerini topladıktan sonra onarıda bavulla attım ve İnci'ye seslendim.
"İnci ben hazırım çıkalım mı?"
"Geldim."
Bavulunu alıp hızlıca yanıma geldi. Son kez eşyaları ocağı kontrol ettik belgeleri telefonları şarj aletini herşeyi alıp çıktık. Orda ne kadar kalacağımız belli değildi m eğer acil bir görev çıkarsa geri Hakkariye'ye dönecektik .

Evde çıkıp karargâha geldik. Ben odamdan bir kaç belge almak için odama ilerledim.
Tam kapıyı açıp içeri giriyordum ki arkandan gelen sesle durdum.
"Melis üsteğmenim siz iyi misiniz?"
"Anlamadım?"
"Bu ara yüzünüz çok düştü siz hep gülen bir insandınız. Bir şey sorsak ters cevap veriyorsunuz o yüzden bir sorun mu var diye merak ettim."
Dediği şeylerden sonra dondum resmen
Kendime gelip "bakın üsteğmenim benimde kendimce sorunlarım ve sıkıntılarım olabilir değil mi. Özel hayatım da sorunlar yaşamış olabilirim. Ama sorduğunuz için teşekkür ederim. İşe yansıttığımı düşünmüyordum uyarmış oldunuz beni. Neyse şimdi benim işim var üsteğmenim."
"Tamam Melis üsteğmenim . Kolay gelsin."
"Sağolun." Dedikten sonra kendimden emin adımlarla odama girdim. Girer girmez elimi kafama vurarak "yapma Melis Uzak dur ondan. Mahvediyor öldürüyor seni." Masa gidip hızlıca dosyaları aldım. Çantama güzelce yerleştirdim.

Odadan geri çıkıp toplanma alanına geçtim. Yaklaşık 2 dakika sonra Turan Albay geldi.
"Çocuklar bu görevi size verilmesi için çok uğraştım. Aldığınız eğitimler sayesinde göreve Uygun çıktınız. Beni sakın rencide etmeyin anlaşıldı mı?"
Hep bir ağızdan"emredersiniz Albayım."

Hepimiz tek sıra hâlinde servise bindik benim yanıma İnci geldi.
"Melis sen iyi misin. ? Yüzün bembeyaz olmuş."
"Yok iyiyim İncim. Oluyor arada böyle. Sorun yok yani."
"Tamam canım bişey olmasın da gerisi önemli değil."
"Aynen öyle"dedim ve sustum. Saat 8.39 da limanda olduk. Neredeyse çok kimse yoktu. Sıraya girdik biletlerimizi gösterip geçtik.

"Ya Melis ben çok heyecanlıyım."
"Bende. Yalan söyliyemiyeceğim. Böyle bir görev ilk defa yapacam Ve ilk defa doğu haricinde bir yere gidicem.
Yani sadece Ankara'ya gittim bide Trabzonu biliyordum. Çünkü zaten orada eğitim görüp yaşadım." Dedikten sonra uçağa doğru yürümeye başladık.
Uçağa kadar kimsenin sesi çıkmadı.
Hepimiz koltuklarımıza yöneldik. Ben cam tarafında oturdum yanıma tekrar döndüğümde yanımda İnci olmasını beklerken Meriç vardı. İnci ise onun hemen yanında oturuyordu.
"İnci sen burda oturmuyon mu ?"
"Yok benim biletim burası olarak gözüküyor Melis."
"Melis hanım rahatsız olduysanız değiştire biliriz İnci ile."
"Yok ondan değil ben yan yana gideceğiz zannettim sadece. "
Dediğim şeyden sonra önüne döndü.
İnci'yi yanımda istemem sebebi ben korkuyordum. Helikoptere sürekli biniyorum ama uçaktan korkuyordum. Ondan destek alırım diye düşünüyordum ama yapacak bişey yok.
Herkes bindikten sonra uçak kapısı kapatıldı ve 9.00 da uçak harekete başladı. Biz daha karadayken benim kalbim durmak üzereydi nerdeyse .
Uçak kalmaya başladığı anda nasıl olduğunu anlamadan Meriç'in eline yapıştım. Gözlerim kapalı bir sekilde uçağın düzelmesini bekledim. Gözlerimi yavaş yavaş açtım . Çok şükür ki uçak düzelmişti. Sonra elimi çok sıktığımı fark ettim. Soluma döndüğümde Meriç'in elinin üstünde benim elim. Elimi hemen geri çekip "özür dilerim. Ben nasıl oldu anlamadım. Ben uçaktan korkuyorum. Çok özür dilerim." Tekrardan eline baktığımda bütün tırnaklarım eline batmış haldeydi. "Önemli değil Melis üsteğmenim. Olur öyle şeyler."
"Teşekkür ederim "dedim ve önüme döndüm o yine sessizliğini korudu.

Meriç:
Uçağın kalması ile elinin elime kilitlenmesi beni nerden geldiğimi şaşırttı. Tırnaklarını derimin sonuna kadar sokuyordu ancak rahatsız oluyor muydum "Asla". Onun bana en küçük yaklaşımı beni benden alıp götürüyordu.
Benimle neden bu kadar samimi iken birden kesildiğini asla anlamadım . Sordum cevaplamadı.
Bu hareketi beni yaralıyordu açıkçası. Yaklaşık yola çıktığımız 1.30 saat olmuştu.

Yanımımda bir kıpırdanma hissedince sağıma doğru göz ucu ile baktım. Melis kemerini çıkartmış ayağa kalktı.
Yanımdan geçip İnci'nin yanına geçti kulağına eğilip bir şeyler fısıldadı.ve sonra kolidordan ilerlemeye başladı. İnci'nin yanına doğru eğilip "hayırdır bir sorun mu var?"
"Yok üsteğmenim Melis üsteğmenim biraz karnı ağrıyormuş tuvalete gidiyorum dedi. "
"Karnı mı ağrıyor ?"
"Evet üsteğmenim."
"Tamam İnci sen keyfine bak." Dedim ve kemerimi çıkarıp tuvaletin oraya gitmek için ayağa kalktım. Tuvaletin oraya gittiğimde açıkçası korkuyordum geçen günkü gibi hasta mı oldu diye.

Tuvaletin kapısına iki kere tıklattım. İçlerinden Melis'in sesi geldi"dolu "
Melis olduğunu anlayınca sorumu yönelttim.
"Şey Melis üsteğmenim iyi misiniz? İnci karnı ağrıyormuş dedi."
İçeriden başta ses gelmedi sonra"yok öyle bir şey değil iyim siz gidin."
"Tamam o zaman. "Dedim ve yerime geri geçtim.
5 dakika sonra yanımıza geldi.

Önümden geçerken birdenbire bir sallantı oldu. Melisi belinden yakalayıp koltuğuna oturttum.
Melis ise şaşkınlıkla bana bakıyordu.
"İyi misiniz?"
"İyiyim teşekkür ederim Meriç üsteğmenim."
"Önemi değil"
Melis hemen kemirini takıp dışarıya bakmaya devam etti. Bana olan soğukluğunu gözlerinden bile anlıyordum. Ama nedenini anlamıyordum bir türlü.

Melis:
Benim belimden yakalaması ile oluşan bel ağrım sanki yok oldu. Korkularım yok oldu. Beni koltuğa otutturduktan sonra bana kısa ama can yakıcı bir bakış attı. Daha önce görmek isteyip görmediğim bakıştı o bakış.

Kemerimi taktıktan sonra camdan dışarıya bakmaya devam ettim.
Kalbim son hızla atarken ben hiç birşey olmamış gibi dışarıya bakmaya devam ettim.
Tuvalete gelip iyi misin diye sordu. Ama bunu neden yaptı bilmiyordum.
Saat 11.25 gibi iniş yaptık.

Hepimiz bavulları aldık verilen adresteki otele girmek için bize ayrılan servise bindik.
Bu sefer inci benim yanıma oturdu.
"İnci neden karnı ağrıyormuş dedin ?."
"Kızım üsteğmen adama ben yalan söyliyemem valla ."
"Of tamam sus "
İnci'yi susturduktan sonra tekrar önüme dönüp telefonuma oynamaya başladım.

Sizi seviyorum yorumlarınızı bekliyorum ♥️ ♥️ ♥️

hayatın gerçeği Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin