2 | 2

8.9K 627 263
                                    

Severek okuyor musunuz?
Oy vermeyi unutmayın. 🖤

Saatlerdir gözlerini alamadığı ekrandan yaklaşan adım sesleriyle ayrıldı Asil Yamaç Kozcuoğlu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Saatlerdir gözlerini alamadığı ekrandan yaklaşan adım sesleriyle ayrıldı Asil Yamaç Kozcuoğlu. İçeriye giren arkadaşı Sina ise elindeki eldivenlerini çıkartarak deri çantayı masanın üstüne bıraktı. "Düşündüğüm gibi, tehlikesiz, kusursuz ve basit bir iş oldu."

Yamaç sırıttı. Deri çantanın içini açtığında bir milyon liranın öylece duruyor oluşuna sırıtmadan edemedi. Saatler öncesinde Buğra'ya atılan paranın çekildiğini öğrenmişti. Onca parayı evinde saklayan bir ahmaktan geriye almak pek de zor olmamıştı. Sina bu işte profesyoneldi ancak o bile gram zorlanmamıştı. "Bu çocuk kafasız," dedi keyifle çantayı kapatırken.

Sina başıyla onayladığında ekranı açık olan laptopa kaydı bakışları. Otel odasında uyuyan genç kadını gördüğünde kaşları havalandı. "Kim bu fıstık?"

Yamaç ekrana baktığını fark ettiğinde hızlıca kapatarak ona döndü. "Bir daha benim alanıma izinsiz sızma Sina, o gözlerini oyarım senin." Sert uyarısının hemen ardından çantayı ona uzattı. "Siktir git şimdi. Parayı geriye hesabıma yatır."

Sina çantayı tutarken bir yandan da oldukça şaşırmıştı sinirine. "Tamam," dedi geri geri adımlarken. "Sormadım say kanka, relax." Hızla odadan çıktığında Yamaç arkasından sövmeden edemedi. Kişisel gizliliğine önem verirdi. Özellikle de konu oyuncaklarıyken.

Yutkunduğunda ekranı yeniden açtı. Onu odasına taşıdıktan sonra yerleştirdiği yeni kameradan hala uyuyan kadını gördüğünde kaşları havalandı. Bayılmış olmasına şaşırıyordu ancak bir yandan da hak veriyordu. Yaşadıklarını yaşayanlar çoktan hayata veda ederdi. Akşin direniyordu.

Onu hastaneden çıkarmıştı. Çıkarırken de doktoruyla özel bir görüşme yapmak mecburiyetinde kalmıştı. Sonunda otel odasındaki yatağına bıraktığında, iyi olup olmadığından emin olmak için koymuştu kamerayı. Şimdiyse neden saatlerdir onu izlediğini anlamıyordu.

Hayatında ilk kez böyle bir şey yaşıyordu. İlk kez bir kurbanının canını bağışlamış, onunla oynamayı bırakmış ve şimdi de karşılıklı bir cesaret yarışı içerisindeydi. Garipti; bundan memnun olması da, zevkli bulması da.

Telefonuna düşen bildirimle kaşları çatıldığında ekranı kapattı. Kutay tarafından müşteriyle görüşeceği mekanın adresi gönderilmişti. Bir restoranın en üst katıydı. Lüks bir mekandı, lüks olduğu kadar ıssızdı da. Tuzak olduğunu da düşünüyordu, basit bir görüşme olduğunu da. Korkusu yoktu çünkü kolay kolay kimsenin onu tuzağa çekemeyeceğini biliyordu.

Eldivenlerini taktı. Laptopunu tamamen kapattı ardından odadan çıktığında onu bekleyen Sina ve Kutay ile karşılaştı. Bir yandan eldivenlerini takarken bir yandan da "Akif nerede?" diye sorarak teçhizatların bulunduğu masaya ilerledi.

"İşi olduğunu söyledi," diye açıkladı Kutay. Bilgisayar başındaydı. Bir aksaklık olması durumunda mekanın krokisinden ek bir çıkış kapısı arıyordu.

Onu başıyla onaylayan Yamaç masadan seçtiği sivri uçlu küçük boy çakının ucunda parmaklarını gezdirdi, işine yarar olduğuna kanaat getirdiğinde ise siyah kargo pantolonunun cebine gizledi. "Bundan daha önemli olan işi neymiş? Söyle ona aksatmasın, zaten son günlerde gözüme çok batıyor sikerim belasını."

Kutay sözlerine hak veriyordu. Akif'te son zamanlarda tuhaf bir karşı gelirlik vardı. Her işe burnunu sokuyor, olur olmadık yerlerde pürüz çıkarıyordu. "Konuşacağım," dedi başını ekrandan kaldırırken. "Bundan sonra hareketlerine daha çok dikkat edeceğinden emin olabilirsin, Asil."

Olmazsa başına gelecek vardı. Sessiz sessiz küfürler mırıldanırken bir de silah seçerek ucuna susturucu taktı. "Onu aramıza sen soktun, Kutay. Sana güvencim tam. Neredeyse çocukluğumuz beraber geçti. Her boku birlikte yedik. Sina da senden farksız sayılmaz. Piç ama güvenilir biri. Akif iti öyle değil, iki senedir bizimle ama hiçbir türlü ısınamadım lavuğa!"

Cam kenarına yaslanmış, buzlu kokteylini içen Sina sırıttı. "Eyvallah dostum."

Kutay ise düşünceliydi. Yamaç'ın ona olan güvenini sarsmak istemiyordu. Akif'i aralarına sokmuştu çünkü işe ihtiyacı vardı. Şimdiyse kararının onları etkilemesinden korkuyordu. "Bir yanlışı olursa senden önce ben keserim nefesini," derken bulduğu çıkış kapısını işaretleyerek önündeki kağıda geçirdi. "Restoranın mutfağında bir kapı var. Ön ve arka kapı haricinde. Bir terslik olursa oradan kaçacaksın. En kötü vurulursun, yaralanırsın ama kapıdan çıkarsan Sina seni bir arabayla bekliyor olacak. Kurtulursunuz."

Yamaç ikinci kez düşünmedi bile. "Pekala," dedi ve ardından silahın tetiğini çekip ilerlerken Kutay'a döndü. "Oyun başlasın o zaman. Şimdi sahne, bana ait."

📞

Arkadaşlar sakin olunuz bölümümüz geldi.
Sözde sıra Kronik'teydi ancak o kadar istek geldi ki duramadım.

Üç gündür şiddetli baş ağrısı çekiyorum. Yataktan kalkamıyorum. Yazmak istiyorum odaklanamıyorum. Duş bile alacak halim yok. Bana dua eder misiniz? 🥺

Sizi seviyorum, oy vermeyi unutmayın.
🧡

İNTİHAR HATTI  ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin