39-Kafesin Kapıları Kilitli

994 60 141
                                    

Hellooo! Biz geldiiik🥳

Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın, bölümü birlikte okuyalım yorumlarda buluşalım🤝

Sezen Aksu - Bu Gece

İyi okumalar çiçeklerim💜

🕊

"Şimdilik duracağım, o da titrediğin için beyaz kuşum" dedi beni daha çok sardı "Ben yaraladım ama ben iyileştireceğim. Kanatlarını çırpsan da bırakmayacağım, ben istemedikçe çıkamazsın kollarım kafesinden"

"Yaralı kuş kafese girdi"

"Seni kendime saklıyorum cehennem ateşi" kolları beni daha sıkı sardığında kendimi ondan kurtarmak adına menemene bir ekmek banıp ona uzattım, o ağzını açarken ekmeği verip hemen kalkmaya çalıştım "Kafesin kapıları kilitli"

"Ama bak menemenim soğuyor! Çok güzel olmuş yemiyim mi?" diye sordum, gözlerimi kocaman açıp, kirpiklerimi kırpıştırdım. Yüzünde çok güzel bir gülümseme belirdi. Gamzelerini gördüm.

"Haksızlık" diye söylendi ağzının içinde "Kıyamıyorum"

"Bırakır mısız beyfendi yemek yemek istiyorum!" kahkaha atmama ramak kala ciddiyetimi korumaya çalışıyordum.

"Bir kere yaptım o aptallığı bir kere daha yapmam Nare, seni bir saniye bile bırakmam" duyduğum cümleyle yediklerim boğazıma dizildi.

Benden vazgeçtiğini her seferinde üzeri örtülü cümlelerle itiraf ediyordu.

Bana güven vermek istediği için kurduğu cümlelerin beni ne denli etkilediğinin farkında değildi. Dediği gibi benimle iki ay geçirdiyse yokluğumla dört yıl geçirdi, beni yokluğumda kendine kurduğu dünyadaki kadınla karıştırıyor olabilir çünkü ben kelimelere bakan bir kadın hiç olmadım, hareketlere bakarım. Benden vazgeçtiğini kesilen bir bilek gördükten sonra itiraf etmesi de buna eşdeğer.

Ben ilk o anda anlamıştım vazgeçtiğini, Çakıroğlu'nun bunu itiraf etmesi dört yılını aldı.

"Daldın" dedi, beni saran kollarını gevşetirken. Yüzünde bir endişe vardı, kurduğu cümlede yanlışı arıyordu. Gözlerim yüzünde dolandığında ona verecek bir cevabım olmadığını fark ettim "Yanlış bir şey mi söyledim, yüzün düştü"

"Ben bu gün Işık'ın odasında uyuya bilir miyim?" diye sordum, gözlerim hala yüzünde dolaşırken belirli bir sabit noktası yoktu. Odağım sürekli değişiyordu, gözlerine bakmak istemiyordum çünkü yaralandığımı anlamasından korkuyordum. İyileştirmek istiyordu ve ben artık yaralarını başkalarına sardıran o küçük kız çocuğu değildim.

Yaralarının keşfedilmesinden korkan, keşfedildikçe daha çok kanayacağını bilen o kadındım.

"Bunun olmayacağını söyledim" derken bir elini dizlerimin altından geçirdi diğer eli sırtımdaydı "Odamızda uyuyacağız"

"Dört yıl önce beni istemediğim hiçbir şeye zorlamazdın" dedim, kelimeler ağzımdan bir sinirle düştü. İstemediğim bir şeyi yapmaktan hala hoşlanmıyordum. Duyduğu kelimelerle mutfak kapısının önünde kucağındaki benimle durdu.

"Zorlamıyorum, eninde sonunda yaşayacağın o travmayı bir an önce yaşayıp kurtulmanı istiyorum. Beni sevdiğini, benim de seni sevdiğimi biliyoruz. O oda, o yatak her şeyiyle bize ait. Sana ve bana.. bize ait. Şimdi yatmayacaksın, yarın? Ertesi gün?" diye sordu bir çırpıda, konuşurken sinirlendi. Beni düşündüğünü söylüyordu ama canımın yanacağını bile bile götürmek istiyordu.

TUTSAKWhere stories live. Discover now