1.3

162 35 23
                                    




başlayalım bakalımm

uzun zamandir yoktum malum o yuzden normalden uzun bi bolum olacak ama siz de fikirlerinizi yazarsaniz iyi olur ona gore bazi duzenlemelere dikkat ederimm

iyi okumalar⛓️⛓️

~~~~


Hyunjin.

"Dedim ya Seungmin, mesaj attı. Numaramı nereden bulduğunu sorma fırsatım olmadı. Yarın bir şeyler yapalım, dedi." Seungmin, söylediklerimle yetinmeyip detay istediğinden bunalmıştım. Aslında mesaj atmamış, aramıştı. O anki heyecanım yüzünden kaçamak cevap da veremeyip davetini kabul etmiştim.

Bunu Seungmin'e söylersem salaklığım yüzünden söylenip duracaktı. Ama elimde olmadan evet derken bulmuştum kendimi.

"Şimdi sen bu Chan'la randevuya mı çıkıyorsun, bana mı öyle geliyor?" Jeongin, Seungmin'in meraklı sorularından bunalmış olacak ki araya girdi. "Hayır, birbirimizi tanıyacağız sadece." gördüğüm imalı bakışlar yüzünden ekledim. "Arkadaşça!" Seungmin göz devirirken Jeongin gülümsedi. "Aynen, biz de Jisung'la arkadaşça buluşmuştuk. Sonra bir bakmışım öpüşüyoruz." bakışları kısa süre daldı. "Belki de bu yüzden çabucak tükendik." kendi kendine düşüncelere dalmaması için hızla koluna girdim.

"Saçmalama Jeongin, o anın büyüsüyle ilerleyip güzel bir ilişki yaşamıştınız! O zamanları çok net hatırlıyorum. Gözlerinizde sadece aşk vardı," yüzüm düşerken kusar gibi yaptım. "İğrençtiniz." Jeongin kafama vururken Seungmin güldü. "Öyle deme, Jeongin iyi tutuyordu kendini."

Minho ve kendisini düşünerek konuştuğunu tahmin etmek zor olmazken bakışlarım Seungmin'de kaldı. Onun da gözleri uzaklara dalmaya fazla müsaitti. İkisi de eski sevgililerine hala deli gibi aşıklardı. Bunu kabul etmekte Jeongin daha iyiydi. Ayrılık sonrası 'ben iyiyim' tavırlarına girmeyip köşesine çekilmişti. Jisung'un kendisini unutamamasıyla övünme ihtimalini düşünmemişti bile. Dahası Jisung ve Minho hakkında bir şeyler bildiğini düşünüyordum. Buna rağmen çizgisini nasıl bozmuyordu, aklım almıyordu.

"Her neyse, ben eve geçiyorum. Yarın birkaç saatimi dışarıda harcayacağımı düşünürsek, çizimim için fazladan mesai yapmam gerekecek." Seungmin, elini omzuma atınca ona döndüm.

"Eğer canını sıkan bir şey olursa hemen bizi arayabilir, onun yanından da ayrılabilirsin Hyunjin. Ona ne kadar değer verdiğini biliyorum ama hiç kimse senden daha önemli değil, bunu sakın unutma!" Jeongin de onu onaylarken sırıttı. "Gerçi ben buluşmanın birkaç saat süreceğinden şüpheliyim. Artık gece yarısı falan bir zahmet dönersin evine!"

"Çok gevşek olduğunu söylemiş miydim?" elimdeki su şişesinde kalan damlaları yüzüne fırlattığımda gülerek kaçmaya çalıştı. "Bana bayıldığını biliyorum bebeğim!" göz kırparak elini ıslanan saçlarına attı. Kabul etmek gerekirse oldukça iyi bir görüntüydü. "Kaçtım ben." kelimeleri uzatarak sırıttım. Elimle asker selamı vererek arkamı döndüğümde ilk fark ettiğim şey Jisung oldu. Bakışları Jeongin'e kitlenmiş vaziyette elindeki kahveden içiyordu.

İlgi çekmeyi seven biri olduğunu biliyordum. Jeongin'in onun için üzüldüğü ruh halinden çıkması hem egosunu zedelemiş hem de sevgisini açığa çıkarmış gibi görünüyordu. Bunu düşünme sebebimse tamamen kıskanç bakışlarıydı. Jeongin'i paylaşamıyordu. Onun başkasını sevmesinden deli gibi korkuyordu. Keşke bunları Minho'yla öpüşürken de farkında olsaydı.

Kafamı iki yana sallayarak yanından geçtim. Daha öğreneceği çok şey vardı.


~~~~

looking at me | hyunchanWhere stories live. Discover now