16, tarçın

212 22 5
                                    

TIK TIK TIK

ORADA MISINIZZ BEN GELDİM

[ilahi bakış açısı]

nihayet kızgınlığı ve uzaklaştırması biten taehyung, heyecan ve gerginlik kırıntısı barındıran zihniyle okula giriş yapmıştı. yumruk atıp okuldan atılmasına sebep olduğu alfanın çevrede belli bir tanınmışlığı olduğu için şu an bahçenin neredeyse tamamı ona kilitlenmiş bakıyordu. umursamamaya çalışarak yürürken aslında düşündüğü tek şey vardı.

jeon jeongguk.

ondan deli gibi etkilenen kurdu ona hiç yardımcı olmazken kafasında tarttığı acaba teklifimi kabul edecek mi? sorusuyla iyice kaşları çatılmıştı. tüm olasılıkları gözden geçiriyor ve irisleri onu arıyorken omzuna atılan kolla duraksadı. "arkandan beş kere seslendim, kafan nerede?" diyen yoongi'ye boş gözlerle karşılık verdi. "yok bir şey. hadi girelim içeriye."

yoongi buna inanmamış olacak ki sorularıyla onu darlamaya devam etti. derslerinin başlamasına hâlâ on beş dakika olduğundan her zamanki buluşma yerleri olan kantine doğru ilerliyorlardı. bu sırada da taehyung her sorusunu yanıtsız bırakıyordu yanındakinin. içeriye giriş yaptıklarında diğerlerini zaten bir masa bulmuş otururken gördüklerinde adımlarını oraya çevirmişlerdi ki hemen üç masa yanlarına gözü değdiğinde kalp ritminin bozulduğunu hissetti esmer olan.

"sen git. ben hemen geliyorum."

cevap dahi beklemeden, koşmasa onu kaybedecekmiş gibi adımlarını hızlandırırken sanki anlaşmışlar gibi omeganın yoğun gözleri kendisine çevrilmişti. taehyung önce hafif bir sekme yaşadı. hemen kendini toparlayarak boğazını temizledi ve yürümeye devam etti. jeongguk'un yüz ifadeleri, muhtemelen arkadaşlarının tarafına değil de kendi tarafına doğru gelmesindendi, anbean değişiyordu. bu değişim dudaklarının kıvrılmasına sebep oldu.

"oturabilir miyim?"

dibinde biten alfaya karşı her ne kadar yüz vermemek istese de hem kurdu hem verdiği söz onun bir şeyler yapmasını engelliyordu. normal şartlarda jeongguk kurdunu baskılayabilen biri dahi olsa bile eski duyguları açığa çıkıyordu belki de. evet anlamında yanındaki boş sandalyeyi gözüyle işaret ettiğinde taehyung hızla oturdu.

"özledin mi beni?"

şakayla karışık, asla kendinden ödün vermeyen cümlesine sinir bozucu bir gülümseme bıraktı jeongguk. "ne demezsin." dedi. "özlemimden öldüm falan."

"beni kabul etmene bakılırsa sözünün eri birisin."

"bilmem. öyleyim galiba."

sonra bir sessizlik oldu aralarında. konuşacak neleri vardı ki zaten? jeongguk'un bildiği şeylerin çeyreğini bile bilmiyordu taehyung. derin bir iç çekti bunun farkındalığıyla. gözü omeganın önündeki kahveye değdiğinde ise ortamı yumuşatmak adına konuştu.

"ben ısmarlayacaktım sanki kahveyi?"
kare gülümsemesi neşe ile kendini gösteriyordu şimdi. omega ise önce tarçınlı lattesine bir bakış attı sonrasında oturuduğu yerde daha da yayıldı. "bir dahakine ısmarla. bilmiyorsundur diye söyleyeyim tarçın çok severim."

jeongguk'un aslında ona kendini açma gibi bir planı yoktu, kaldı ki şu an konuşuyor olmaları bile bir mucizeydi. ama oluvermişti işte. kendi hakkında ona bir bilgi vermişti.

alfasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin