İntihar Hattı adıyla bilinen çete, insanları intihara sürükleyerek öldürmesi ve dolandırmasıyla bilinir. Herkes onlardan kaçmaya çalışırken, genç kız nereden geldiğini bilmediği bir cesaretle çete liderine yazmaya başlar.
Akşin; Ölmek istiyorum ama...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yaşadığım şey neydi? Yaşadığımız şey, aramızda olan bu şey neydi?
Ben onun oyuncağı ya da kurbanı mıydım yoksa karşı gelemediği, kendini tutamadığı o kadın mıydım?
O kadar cevapsız soru vardı ki, zihnim her birine cevap arıyordu ancak kalbim, bütün ihtirasıyla ona karşılık veriyordu. Dakikalar öncesinde beni öldüreceğine bile ihtimal tanıdığım o adam, şimdi dudaklarımdan öpüyordu. Öyle ki, kolunu belime dolayıp beni kendine yaslamış, hiçbir şeyi, hiç kimseyi umursamadan yalnızca dudaklarımı talan ediyordu. Ona karşılık veriyordum, şüphesiz ki o bu oyunda canavarsa, ben de canavardan farksızdım. O birse ben ikiydim fakat ben birsem, o bindi.
Avuçlarım boynuna uzandı, içinde telefonumu taşıdığım çanta avucumdan kayıp yeri boyladığında bile umurumda olmadı. Alt dudağımı dudaklarının arasında baskıyla ezerkenbelimdeki elleri aşağıya kaydı, kalçamdan tutarak bedenimi tek hamlede kolayca kaldırdığında kollarımı boynuna dolayarak onu kendime çektim, üst dudağını ihtirasla kavrayıp tatmaya başladığımda dış dünyadan koptuğumu hissediyordum.
Bana cehennemi yaşatan adamın dudaklarında cennet vardı.
Alt dudağımı sertçe çekerek serbest bıraktığında üst dudağıma açlıkla sokuldu, aynı hızda karşılık alırken mini elbise bulunduğumuz pozisyon yüzünden bacaklarımı tamamen açıkta bırakıyordu. Yamaç, avucunu kalçamdanbaldırıma doğru kaydırarak okşamaya başladığında dudaklarımdan kaçan inilti, onun dudaklarına hapsoldu. Derin, aceleci hareketlerimiz tutkulu bir öpüşmeye evrilmiş, bedenim onun her dokunuşunda neredeyse titremeye başlamıştı. Bir an için nefessiz kaldığımı hissettiğimde dudaklarından ayrıldım, aldığım soluk dudaklarıma kapanmasıyla kesildiğinde hızla karşılık verdim, tutkulu, uzun bir öpücüğün ardından dudaklarımızı ayırıp alnını nefes nefese alnıma yasladı.
Bir an için delirmiş gibiydik.
"Sikeyim," diye mırıldandı, nefes nefese. Alnını alnıma sürterek hırıltılı bir nefes bıraktı. "Senden nefret ediyorum. Üzerimdeki bu etkinden öylesine nefret ediyorum ki, seni öldürmek istiyorum!"
Gözlerim usulca kapandığında "Öldür," dedim fısıltıyla, sıcak nefesi dudaklarımı, bacağımı okşamaya devam eden eli ise bedenimi mahvediyordu. "Senden korkmuyorum."
Dudaklarıma asılıp sertçe öptüğünde "Şöyle konuşma," dedi tahrik oluyormuş gibi, dişlerinin arasından. "Seni burada öyle sert..." Kapının tıklatılmasıyla sözleri yarıda kaldığında gözlerim kocaman açıldı, o ise gözlerini kapatarak fısıltıyla edepsiz bir küfür savurdu. Bacağımı sıkarak bedenimi kucağından indirdiğindeyutkunamadım. Öylesine tuhaf hissediyordum ki kendimi, eğilip yere düşen çantamı aldım. Ayağa kalktığımda ise hiç ummadığım bir manzarayla karşılaştım.
