°•°•Eliza•°•°

363 34 56
                                    

|ellie goulding - figure 8 |

Gri gökyüzünün sisli havası yeryüzünü sarmışken soğuk zemine attığı teredütlü adımlarla ilerliyordu bilmediği bu şehrin esrarengiz sokaklarında. Yağan yağmurun kalıntısı olan yerdeki küçük gölcüklere basmamaya çalışıyordu. Herzaman olduğu gibi şimdi de bir uğraş bulmuştu kendisine. Bu şehrin sokaklarında atan kalbinde ufak bir telaş vardı. Düzensiz kestiği saçları bembeyaz tenine gölge oluyordu. aldığı nefes aralıklı dudaklarından çıkarken kendini belli ediyordu.  Gri ve donuk gözleri dans eden nefesini takip etmeye başlamıştı. Ceketinin cebindeki elleri soğuk nedeniyle adeta uyuşmuştu.

Kurtulduğunu düşündüğü yaşantısını bu sokaklarda son bulmasını umuyordu. Umut etmenin ve hayal etmenin özgürlüğün basamakları olduğunu biliyordu.

Dışlanan bir insan olmuştu hayatının büyük bir kısmında hep fiziksel özelliklerinden dolayı. Genç kızımız hep farklıydı bulunduğu çevresinden. yaşıtlarına göre daha büyük bir duruşu vardı hep. bedeni de yaşıtlarına göre hep daha gelişmişti.

Gökyüzü yarılırmışçasına gürleyince kafasını gökyüzüne çevirdi. Gitmesini ister gibiydi ya da yaşayacaklarına  bir hoş geldin deme şekliydi bu.

Tanımadığı şehrin gizemli sokaklarında yalpalayarak ilerleme çalışıyordu Eliza. Soğuk bir sessizlik tüm şehre hakimiyet kurmuş gibiydi.Dar ve karanlık sokağın bedenine batırdığı soğuk rüzgarı ile kollarını kendine daha sıkı sardı. Bilmediği birinden hediye olarak gelen postallarının topuğunda ezilen taşların gıcırtısı ile uzun sokakta devam etti yürümeye.

Kulağında uğuldayan rüzgarın yanı sıra birisinin daha yanında olduğunu fark ettirecek takırtılar duyduğunda hafifçe duraksadı. Çatık kaşlarıyla etrafa göz gezdirdi. Aynı ses tekrarlayınca sokağın karanlık tarafına endişe ile koşar adım geçti.  Ufak bir tıkırtı sesi tekrar duyduğunda sırtına değen bedenle yüreği ağzına gelmişti. Atacağı çığlığı başka bir el engellerken irileşen gözleriyle elin sahibine baktı. Karanlıktan hiçbir şey şey belli olmuyordu. ağzını kapayan elin bir kadın eli olmasını hiç beklemiyordu.

"Ölmek istemiyorsan ses çıkarma. "
Kadın kadifemsi fakat sözlerindeki tehdit edici cümlenin yanı sıra tehditkar ses tonuyla Eliza'nın kulağına fısıldadığında Eliza başka çaresi yok gibi kafasını onaylarcasına salladı. Gözleri yuvalarından çıkacak gibi açılmıştı. Bedenini adrenalin ve korku sarıp sarmalamıştı adeta. Kadın Elini Eliza'nın kapattığı ağzından yavaşça çektiğinde Eliza dudaklarını bir birine bastırmıştı.

Duvara doğru gerilediğinde kalın erkek sesleri kükreyerek buraya yaklaşıyordu. Kadın Elini Eliza'nın karnına koyup onunla beraber karanlık duvara sinmesini sağladı.

Sesler gittikçe yaklaşınca korkusundan çıkabilecek olası sesler için eliyle ağzını kapattı Eliza. Duvara sıkıca yaslanmıştı. Onun aksine tanımadığı kız sakince gitmelerini bekliyordu. Kimdi  bunlar ? belkide polisten kaçıyordur diye düşünsede adamladan çıkan sesler bu düşüncesini çürütür yöndeydi. 

" Eliza! hangi deliğe kaçarsan kaç seni bulunca o kafanı yerinden koparıp ibretlik diye asacağım! " korkuyla gözleri tekrardan açıldı Eliza'nın. Kendisine mi söylemişti ? Onu tanımıyordu ki ?

"Edis.." kadın söylediği ismi tükürürcesine söylediğinde, Eliza kendisine söylenmediğini anladı. yanında ki yabancının da adı Eliza mıydı sahiden? Tesadüflere inanmazdı Eliza. Bu bir tesadüf müydü ki?

Ayak sesleri yavaştan uzaklaştığında tuttuğu nefesi fark etti ve düzenli bir şekilde nefes almaya çalıştı. Kimdi bunlar ? Neredeydi ? Adının Eliza olduğunu anladığı kadın kendisinin bileğini sıkıca tutuyordu. Kadın Elini duvara koyup gözlerini kapadığında ne yaptığını anlamaya çalıştı Eliza ama anlam veremiyordu. Elini yan tarafa götürüp duvara iyice odaklanmıştı yabancı kadın. Gözlerini açtığında , parlak ve gri gözleri ile karşılaştı Eliza. Ama bu.. kendi gözleri ile aynı renkteydi. Doğuştan sahip olduğu, insanlarda görülme olasılığının çok düşük olduğu  bu göz renklerinin  sadece kendisine ait olduğunu düşünüyordu.

Bulundukları yer karanlık olduğu için hala yüzünü görememişti. Siyah bir kapşonlu yabancının üstünde. Unutlmaz gözleri dışında yer yeri gölgeliyordu.

Eliza yabancının gözlerine baktığında bedenini sarsan bir şey olmuştu. Yer ayaklarının altından kayıyordu sanki. Başında hissettiği müthiş ağrı ile bedeni  daha fazla dayanamamış arkaya doğru savrulmuştu ve kendisi güçlü iki  kolun arasında buldu.

Gözleri açık lakin ne konuşuyor ne de tepki verebiliyordu. Eliza diye tanıdığı kişinin gözlerindeki o müthiş sarsıcı ve soğukluk içine işlemişti. Kadın Kafasını Eliza'nın  kendisini tuttuğu kişiye çevirdi. ve kafasını salladı ardından  gözleri elizayla buluştu. Bakışları naifleşmişti kadının.

"Seni bekliyorduk." Kadifemsi sesi tamamen zararsızdı. kaskatı kesilen bedeni yüzünden tepkisiz kalıyordu. Gözleriyle yabancı kadına bir şeyler sorarcasına baktığında yabancı kadın kendisi anladığını düşündüğünü bir şekilde kafasını salladı ve düşük bir ses tonuyla konuştu.

" Her şey aydınlığa ulaşacak Eliza. Yavaş yavaş.." tepkisiz kalmak çok kötüydü. Konuşmak isteyip konuşamamak. Resmen felçli insanlar gibiydi Eliza. Ne konuşa biliyor ne ufak bir tepki gösterebiliyordu.

Güçlü kolların sahibinin sert göğsüne yaslanmıştı. Ayakları tutmuyordu. Adam ellerini Eliza'nın bacaklarının altından geçirdi ve tamamen kucağına almış oldu.

"Dediğin kadar vamış,  neredeyse kopyan. " sesi kalbine demir gibi saplanmış gibiydi. Erkeksi kokusu bedenini ele geçirirken yabancı kadın konuştu.

"Kanımdan ve canımdan, tabii ki bana benzeyecek" karşısında ki adama bakıp güldü. Eliza tepki veremediğinden çıldırmak üzereydi. bu da ne demek oluyordu? 

Kollarında durduğu kişi güldüğünde sesindeki tını beynine kazılmıştı. "Bu ufaklık çok şey düşünüyor,  yetişemiyorum. "aklımı mı okuyordu? şaka mı bu? Elizca düşüncelerinde boğulmak üzereydi.

"Normal bir şey kaderinin dönüm noktasında. Bırak düşünsün. " diye söyleyince yabancı kadın , ağzı açılmış bir tepki verebilmişti. Beyni durmuş tüm nöronları işlevini yitirmiş gibiydi. Bir ailesi yoktu, ardında bıraktığı insanlar yoktu.. 18 inden sonra yetimhanesinden kendi başının çaresine bakması için sokağa bırakılmış bir kızdı sadece Eliza.. Neyin kaderi değişecekti?

kollarında olduğu yabancı  adam konuştu "Ufaklığı senden önce tanısaydım" eli bacaklarında gezinince gözleri irileşti vücudunun uyuşukluğu  geçmiş tepki vermeye başlamıştı Eliza. "Bu kadar masum kalmazdı. "  

Yabancı kadın dişlerini sıkarak "Ona dokunursan.." diyerek devam etti. sesi ciddileşmişti. "Sonuçlarını ağır ödersin Ashton."

"Tipim değil. Baksana şuna " mavi gözleri Elizanın yüzüne alayla bakarken kucağında debelendi Eliza "tipin olup olmadığını ne ara takar oldun sen " dedi yabancı kadın alayla. Mavi gözleri yüzünü incelerken gerilen yüz hatları ile önüne döndü. Hiddetle soğuk havayı soluyordu.

Buna sevinmişti. Sanki uzun süredir tanıyormuş gibi nereye götürüldüğünü bir an umursamadı.
Eliza. Neden içini ferahlatıyordu ? Tanıdık hissine kapılıyor ve  kendisini güvende hissediyordu?

Neredeydi? Kiminleydi? Kimlerle uğraşıyordu ? En ufak bir fikri yoktu. Anladığı tek şey bu karanlık şehir tamamen farklıydı. Attığınız her adımda bunu hissediyordunuz. Her adımda soğuk ve gizem  iliklerinize işliyordu.

"Karanlık şehrin, karanlık kaderine hoş geldin Eliza."

°○●°•°○•°○•°●○°

ELİZAWhere stories live. Discover now