-2.2-

566 121 152
                                    

-Yetişkin İçerik-

-M-

...

"Götürün."

Adamı kelepçeleyip götüren takım arkadaşlarımla derin bir nefes verdim. Saatlerdir buradaydık ve oldukça zorlu bir operasyon olmuştu. Etrafımız gazeteci doluydu ve çıkıp bir konuşma yapmam gerektiğini biliyordum.

"Herkes seni bekliyor."

Yoongi'nin sesiyle kafamı sallayıp gazetecilerin yanına yürüdüğümde tüm bakışlar ve kameralar bana döndü, patlayan flaşlardan gözlerimi kırpıştırıp duruyordum. Kendime geldiğimde sorulan soruları yanıtlayıp emniyet güçlerinin her daim teyakkuzda olduğunu söyledim. Arada birkaç kişisel soru da gelmişti ama hiçbirini yanıtlamadan herkesi toplayıp oradan ayrıldım. Şafak operasyonuydu, Taehyung'umu evde uyurken bırakmıştım ve şimdi de yanına gitmek istiyordum. Emniyette geçirdiğim birkaç saatin ardından güneş doğmak üzereyken geldim eve, bugün Taehyung'um işe gitmeyecekti, ben de geri kalan zamanda izinliydim.

Her şey son birkaç ayda sarpa sarsa da şu an iyiydik. Abim ve Minjae kendi evlerine geçmişlerdi, birkaç aya orayı satıp yepyeni bir hayata başlayacaklarını söylemişti abim. Hyesun ile ilgili hiçbir şeyi, hiçbir anıyı hayatında barındırmayacak, yalnızca kendi hayatı ve oğluyla ilgilenecekti. Geçen bir ay içinde boşanma davaları da sonuçlamıştı ve ayrılmışlardı. Hyesun mahkemeye sevgilisiyle geldiğinde ufak bir kriz yaşanmamış değildi ama halledilmişti kısa sürede. Ona dediğim gibi, abimden çocuğu da dahil hiçbir şey almamıştı, iki haftada bir gün iki saatliğine oğlunu görmek için yasal izni vardı. Ama abim oğluna kıyamayacağından ve onu annesinden ayırmak istemediğinden müsait olduğu zamanlarda da görmesine izin vermişti. Hyesun hayatlarının yalnızca bir süresini işgal edecekti, onda da yalnızca oğluyla meşgul olacaktı. Onun dışında her şey bitmişti.

Kapının şifresini girip içeri girdiğimde gördüğüm mumlarla kaşlarımı şaşkınlıkla kaldırdım. Evde ışık yanmaması normaldi, saat beşe geliyordu ama mumlar pek normal gelmemişti gözüme. İki yanımdan bir yol gibi dizilmiş mumların arasından yatak odasına ilerlerken çantamı ve paltomu yolda çıkarıp kenara attım.

Bebeğim oyun istiyordu.

Odaya girdiğimde nefes nasıl alınıyor, ben kimdim, her şeyi unutmuştum.

Üzerinde siyah, saten bir gömlekten başka bir şey yoktu. Elindeki kadehlerle bana yürüdüğünde gözlerinin etrafını kapatan siyah işlemeli maskeyle yutkunamadım bile.

"Hoş geldin aşkım."

Elindeki kadehi bana uzattığında hipnoz olmuşcasına aldım elinden. Kendi kadehini de kafasına diktiğinde parıldayan boynuna bakakaldım. Boş kadehi arkamda kalan komidinin üzerine bırakıp arkamdan sarıldı bana. Nefesi enseme çarparken önce şapkamı çıkardı ve bir kenara fırlattı, ardından parmakları belimden önüme doğru uzandı ve gömlek düğmelerimi çözmeye başladı.

"Seni özledim. Yorgun musun?"

Kafamı iki yana sallayıp bebeğime döndüm ve maskenin altından parlayan gözlerinde gezindim.

"Değilim, hiç değilim hem de bebeğim."

Kadehi kafama dikip herhangi bir yere fırlattım, ardından ensesindeki saçlardan tuttuğum gibi kafasını geriye yatırdım. Cilveli bir kıkırdamayla ellerini yeniden göğsümde gezdirmeye başladı.

"Ne bu halin senin?"

"Beğendin mi? Senin için hazırlandım. Gazetecilerin önüne çıkıp konuşma yaparken uykumu dağıttın. Jeongguk, dakikalarca izledim seni sevgilim. O kıyafetlerin altındaki vücudunu düşündüm istemsizce ve parmaklarım tatlı noktamı kaç kez ezdi, sayamadım bile. Her yeri kirlettim ardından, ama yetmedi. İnternete düşen videoyu tekrar tekrar izledim. Sosyal medyada herkes senin ne kadar yakışıklı ve seksi bir herif olduğunu yazarken ben düşüncenle kendimi tatmin ettim."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 22 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Pride×TaekookWhere stories live. Discover now