Bir anlığına Feritin gözleriyle buluştu Seyranın gözleri. Korkuyordu, hani asardı? Hani keserdi? Bu korku da ne diye düşündü Seyran. Ya bana dokunmak isterse dedi içinden, Allah şahidiydi ki atardı kendini şu camdan. Tüm bu düşünceleri Ferit'le son buldu. Cebinden bir kutu çıkardı. Seyrana yaklaştı. Seyran hala oturuyordu. Karşısına geçti, ellerinden tutup ayağa kaldırdı.
"Bunu senin için yaptırdım, hengamede vermeye fırsat olmamıştı."
Kutuyu açtığında gözleri büyüdü seyranın, nutku tutuldu. Çok güzel bir yüzük ona bakıyordu. Yavaşça yüzüğü kutudan çıkardı Ferit. Aynı yavaşlıkla aldı seyranın elini usulca taktı parmağına.
Gözlerinin içine baktı.
"Korkma, ne bugün ne de başka bir gün dokunabileceğim bir kadın değilsin sen. Mecburiyetler bizi bu odaya soktu, ama hiçbir mecburiyet seni koynuma sokamaz."
Demin parmağına yüzüğü takan kocasıyla karşısında acımasızca konuşan adam bir miydi?
"Şizofren misin sen?"
Ciddi bir soru soruyordu Ferit'e.
"Oradan bakınca beni koynuna al diye yalvaran bir kadın mı görüyorsun?"
Yalandan elleriyle başını dövdü.
"Allahım nasıl almaz Ferit ağa beni koynuna, ben şimdi bu başı nerelere vuram."
Küçük resitali bittikten sonra Ferit'e baktı.
"Bana bak ağa bozuntusu, evlendiysem sebebi belli. Deli divanenmişim gibi davranma bana. Kapıma köpek diye bağlamam seni havlama şimdi karşımda."
Yumruklarını sıktı Ferit, Seyransa ona baktı.
"Noldu dövecek misin beni?"
Aralarındaki boşluğu adımlarıyla kapattı Seyran. Meydan okurcasına bakıyordu Ferit'e. Ya da hayır, tam olarak Ferit'e meydan okuyordu.
"Gözyaşım daha kurumadan bu konağı başına yıkarlar senin. Hele bir dene."
Geri çekildi Ferit.
"Ben bir kadına el kaldıracak kadar şerefsiz değilim, birini dövseydim beni sana mecbur bırakan kardeşimi eşek sudan gelinceye kadar döverdim."
Deyip çıktı odadan. Sinirle yatağa geri oturdu Seyran. Bu gece diğer tüm gecelerden daha uzun olacaktı belliydi.
***
Sabah uyandığında oda da yalnızdı Seyran. Zaten biri gelse de anlardı uykusu fazla hafifti. Yatakta değil koltukta uyumayı tercih etmişti. Zira kocası gece gelirse onun yanına yatma ihtimalinden korkmuştu. Duvardaki saate baktığında sabahın 7' si olduğunu gördü. Gerindi, boynu tutulmuştu ancak önemsememişti. Odayı biraz incelemek için ayağa kalktı. Dün incelememişti, genel olarak koyu renklerin hakim olduğu bir odaydı.
İçinin sıkıldığını hissetti. Bu odayı değiştirmeyi kafasına yazdı. Banyo olduğunu düşündüğü kapıyı açtı, tahminleri doğruydu. Elini yüzünü yıkadı. Aynaya baktı bir süre, solmuş yüzüne, çökmüş gözaltına.
"Noldu kızım sana? Ne bu haller? Sen yıkılacak kız mısın?
Kendi kendiyle konuşuyordu.
"Değilsin tabi. Kendine gel ve silkelen. Aşağı in ve kendini göster."
Allah var kayınvalidesi çok iyi kadındı ancak o hala ve kızı yok mu? Aklına gelince bile yüzünü ekşitti Seyran. Onlara gardını asla indirmemeliydi. Banyodan çıkıp dolabın önüne geçti, kendisinden önce kıyafetleri gelmişti. Uzun beyaz bir elbise seçti kendine banyoya girdi tekrar.
YOU ARE READING
Yürek Sancısı
Teen Fiction"Tüm Antep şahit olsun ki aşığım sana, canım yoluna kurban olsun." Acı çeken kahvelerini yosunlara dikti genç adam. Karısına ne çok çektirmişti. Ama şimdi deli divane olmuştu gönlü. Bir kaç adım attı kocasına doğru. "Tüm Antep şahit olsun ki inanmı...