19

253 80 186
                                    

Geçen bölümü geç saatte attığım için olabilir ama pek etkileşim olmadı. Bu bölüm ise iliklerinize kadar boksör Jungkook'u hissedeceksiniz ve buna tepki vermezseniz, ben ve boksör Jungkook sevdam bir kenarda ağlarız, o yüzden lütfen bol bol yorum yapın ve oy vermeyi unutmayın. İyi okumalar <3

Bu arada bölümün bir kısmı Jungkook'un ağzından onun (olmayan) beyninden neler geçiyor diye merak eden varsa şu an öğrenecek HKSHDKDH

19| Rakibinle Sonuna Dek Mücadele Et Ya Da Öl

TAEHYUNG

"Taehyung en son konuşmamızda kendini öldüreceğine dair ciddi endişelerim olduğu için anneni arayıp yardım istedim ve aradan henüz bir gün geçmemişken şimdi sen Jungkook'la bir sorunun kalmadığını ve onun maçına gideceğini mi söylüyorsun?"

Jimin'in nefes almadan peş peşe kurduğu cümle yüzünden bir süre telefon ekranına şaşkın şaşkın baktım. "Durumu nasıl bu kadar güzel özetleyebiliyorsun... Vay canına, inanılmazdı."

İşi şakaya vurmaya çalıştım ama Jimin sinirli sinirli nefesini hoparlöre doğru üflediğinde hemen sustum. En yakın arkadaşım nasıl beni küçücük bir cihaz aracılığıyla bu kadar zorbalayabiliyordu?

"Aptal, enayi ve saf olduğundan mı bahsediyorsun? Evet, evet. Sahiden güzel anlattım durumu ama bunu annene ya da babana da sorsan, hatta ve hatta Jinwoo'ya da sorsan söylerdi sana. Yani oldukça gözümüze sokarak yapıyorsun bu enayiliği."

"Kırılıyorum ama..." dedim, göremese bile dudaklarımı büzerek. Gerçekten bozulmuştum biraz.

"Tamam, tamam anlıyorum gerçekten, barışmak istemene de bir şey söylemiyorum hatta saygı duyuyorum ama daha geçen yemekte yeraltı muhabbeti yapıp durduk, gideceğin yer güvenli değildir ki. Her ne kadar Jungkook değerini bilmese de sen çok ama çok güzel birisin! Ya bir mafya babası sana âşık olursa?! Ya seni kaçırırlarsa?! Hiç mi Jungkook'u düşünmüyorsun ya. Kahrından ölür çocuk!"

"Gerçekten inanılmaz senaryolar kuruyorsun."

"Bunlar doğrular! En yakın arkadaşımı asla yeraltı dünyasının göbeğine sokamam!"

"Sadece beni değil ki kendini de sokacaksın. Sen de geliyorsun çünkü."

Jimin bir an duraksadı sonra çığlığı kopardı. "Saçmalama! Çok korkarım ben!"

"Hoseok da orada olacak. Eminim bizi kollar."

"Hoseok mu?" Jimin'in aniden sesi kesildi. Çok kısa bir süre de olsa, yani en fazla birkaç hafta sürmüştü sanırım, Hoseok'tan hoşlanmıştı ve o günleri anımsamış gibi uzun uzun dalıp gitti birden. En sonunda, "Benim sevgilim var be!" diyerek beni fırçaladığında, telefon kulağımdan uzakta olmasına rağmen yerimden sıçradım.

"Bir şey demedim ki!"

"Beni ayartmaya çalışıyorsun resmen... Şeytan seni."

"Alakası yok. İstersen gelme ama ben her şekilde gideceğim. Seni aradım çünkü yanımda olmanı istiyorum, sonuçta hem kaos seven birisin hem de Hoseok bahis falan oynayabileceğimizden bahsetti. Tabii ki ben neredeyse kocam diyebileceğim adamın üzerine para yatırıp dörtte biri kar etme peşinde değilim ama sen o kadar da Jungkook'u sevmiyorsun ve istersen yatır-"

"Geliyorum!"

Kahkahayı kopardım. Jimin gerçekten paragöz birisiydi ve bunun onu ikna edeceğine adım kadar emin olduğumdan kozumu en sona saklamıştım. "Anlaştık."

Bana aniden, "Tam bir zillisin!" diye çemkirdi ve telefonu suratıma kapattı. Hâlâ kıkır kıkır gülüyordum.

Jungkook elindeki boks eldivenlerini çıkarırken, yanıma geldi ve "Ne oldu?" diye sordu, kaşları hafif çatık, "Neden gülüyorsun?"

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: a day ago ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Fake & True | TaekookWhere stories live. Discover now