Dönüm Noktası

4.1K 206 36
                                    

Bu arada hepinizin bayramı kutlu olsun.Nice nice bayramlar görün..Medyaya da bir bakın derim.Bora,Cihat ve Pusat var.


"Oooo hayırdır,fırsat ayağımıza geldi ve üçüncü dünya savaşını biz mi çıkaracağız?Nedir?"dedim üç numaralı sinir sırıtışımı yüzüme yerleştirip.

Sabır ister gibi yukarı bakarken "Okula gelmeyi düşünmüyor musun?"dedi en az şu savaş bilmem neyi kadar iri adam.

"Ben okula gitmeyi bırakalı çok oldu.."

"O zaman kaldığın yerden başla" dedi bizim iri kıyım savaş şeysi hocamız.

Yanındaki adam biraz daha öne ilerleyip"Bak gelmeni çok isteriz.Yarın akşam saat sekizde burada ol." Cebinden kağıtla kalem çıkardı ve üzerine birşeyler karaladı.
Kağıdı bana uzatırken"Bunu görevliye ver ve patika yoldan sakın sapma.." dedi.

Yanındakine kafasıyla bir hareket çaktı ve hepsi arabaya doluşup gittiler.

Olayları anlamakta biraz yavaş kaldığımdan dolayı tek bir söz söyliyememiştim.Gidecek miyim?Peki gidersem ne olacak?Ailem benden daha çok nefret edecek orası kesin.Gitmezsem de nefret edecekler.Ediyorlar da..

Peki ama bu okul neden kurulmuştu.Kaç kişiyi daha çağırmışlardı.Açıkçası mektup bana hiç gerçekçi gelmemişti ama şimdi..

Dur biraz!Asıl soru beynimin içinde yankılandı.Savaş dersi mi alacağım?Neden?

Karnımın gurlama sesi beni düşüncelerimden ayırdı.Hala nasıl aç olabiliyorum bilmiyorum gerçekten.

İçeriye girdim ve kapıyı ayağımla kapattım.Deminden beri elimde duran kağıdın üstündeki yazıyı okumaya çalıştım.Üst tarafında kısaca bir adres yazılıydı.Altında ise ne olduğunu bir türlü çözemediğim iki üç kelime vardı.

Resmen doktor yazısı yanında halt etmiş.İbranice falan mı acaba?

Okumak için kağıdı biraz daha yüzüme yaklaştırdım.

En sonunda okumayı başardığımda dudaklarımda manidar bir gülümseme oluştu.

UCUBE OKULU-CB.


Cihat Bilginer

Pusat arabaya bindiğimizden beri söylene söylene çocuğun dosyasındaki resmini inceliyordu.Birkaç tane daha küfür mırıldanınca durması gerektiğini anladım.Yoksa arbadan inip çocuğun ağzını burnunu kıracaktı.

"Yeter artık Pusat sayfayı yıprattın."dediğimde dikkatini çekebilmiştim.

"Dersime girecek elbet.Ben o zaman göreceğim bu dayılanmayı." dedi sıktığı dişlerinin arasından.

"Seninde kapına elli tane adamla dayansalar sende aynı şeyi yaparsın.Hem belki gelmeyecek bence emin olmadan planlar yapma." dedim sesimi sakin tutmaya çalışarak.Çocuğu yaşındaki adamla kavga edecekti utanmasa.

"Anlamıyorum ki!Bana gelen zafta lise düzeyi olacak denmişti.Bunların hepsi sakallı bıyıklı adam.."

"Bir kere düzgün okumamışsın,orada zorunlu dersler lise düzeyi olacak denmişti.Öğrencilerin durumuyla ilgili hiçbir ibare yoktu."dedim kendimden emin bir şekilde.O mektupların hepsini ben yazmıştım.Hepsi de ezberimdeydi.

"Neyse ne .."diyerek geçiştirdi.Bu adam bir kere haksız olduğunu söylemez.

Kafasını meşgul etmek için zaten bildiğim soruların sormaya başladım"Hepsine gittik mi?"

"Erkekler bitti,kızları da bayan hoca halledecekti."dedi herzaman ki umursamaz donuk sesiyle.

Kadın hoca vardı birde değil mi?"Kimmiş?Ben görmedim."gerçekten de hayalet gibi bir türlü denk gelmedi.

"Bilmem.Bende arkasından görmüştüm."dedi atnı tonda.Şu sesinin tonunu dostunla konuşurken değiştir bari be kardeşim.

"İyi.."dedim bende herkese karşı kullandığım tonda.Belki beni anlar dedim ama tabi umursamaz birisi olduğunu unutmuşum.

"Sarı çocuk..Canına okuyacağım senin!"sinirle soluduğunda aklının hep orada olduğunu anladım.Siniri hala sıcaktı.

Belkide başka bir şeyle uğraşması değilde çocukla uğraşması daha iyi olur diyerek "Baksana neciymiş?"dedim.

"Babasının durumu iyiymiş..Yani bir takı şirketinde baş dizaynırmış.Böyle parası bol yani..Annesinin adına da kayıtlı bir serası var.Türkiyenin en büyük seralarındanmış.."dedi kaşları çatık kağıtta yazanları okurken.

"Ölmüşler mi?" sesimi kontrol edememiştim çünkü gerçekten tuhaf bir durumdu.

"Yoo.."kağıtları biraz daha karıştırıp"hatta diğer çocuklarıyla boğazda bir yalıda oturuyorlarmış.." onunda sesi hafif hayret içeriyordu.

"E bu çocuk niye burada?"sesimdeki hayreti gizlemeye gerke duymuyordum.Yani o kadar zengin bir ailenin çocuğunun İstanbul'un unutulmuş,emeklilerin yaşadığı bu yerde ,eski bir evde oturması...

Parayı pulu reddetti desem garajında bir araba ,bir de motoru vardı,gördüm.Evde eskiydi ama ucuza benzemiyordu.

"Sanırım terkedilmiş ve parayla susturulmuş bir çocuk daha" dedi sesinde eski anların kırıntısını sızdırarak.Ben o çocuğu yalnızca anlamaya çalışıyordum.Ancak Pusat onu tam olarak anlıyordu.Böyle insanları duydukça üzülüp kum torbasıyla mesaiye kalıyordu.

"Sanırım.."dedim,canımın sıkıldığını her halinden belli eden sesimle.

Kağıtları toparlarken "Neyse,gelir bence bu.."dedi yavaşça arkasına yaslanıp.

"Bakıcaz" dedim kuşkuyla.Hiç belli olmaz.Onları anlayabiliyorum.Zor da olsa toplumda bir yer kazamışlar.Bir düzen kurmuşlar.Şimdi tek bir mektupla herşeyi geride bırakıp bizimle gelmelerini istiyoruz.Üstelik herşeyin düzeleceğine dair hiçbir garanti yok.

UCUBE OKULUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin