Bölüm şarkısı: Neyleyim - Emre Altuğ
Yakamoz'dan
Yemek boyunca kaşıkla tabaktaki pilav tanelerini saydım durdum.
Masayı toplarken dalgınlıkla yere çatal düşürdüm.
En son ayağımı masaya çarptığımda ev halkı beni odada dinlenmem için yolladı. Dakikalar sonra yanıma gelen Ayaz'la bakışlarım ellerime düştü. Yatakta uzanmış ellerimle oynarken tekerlekli sandalye sesinin yakınıma geldiğinin farkındaydım."Benim güzel nişanlım," dedi. Anlamıştı gün boyu dalgınlık sebebimi. Biliyordu o da. Korkularımız vardı ikimizin de. Sevmesine seviyorduk belki ama işler ciddi olduğunda neler değişecek bilmiyorduk.
"Ayaz, konuştuk bunları yine de korkuyorum işte."
Ürkek bakışlarım gözlerine çıktığında orada anlayış gördüm. Sevgi gördüm. Yabancısı olduğum derin duygularında gömüldüm."Konuştuk demeyecektim. Anlat dinlerim diyecektim. Sen anlar istersen hep aynı konular olsun ben seni dinlerim Yakamoz." Cümlelerinin rengi vardı. Tupturuncu sıcacıklardı. "Babaannem hasta olmasaydı. Sen beni yine sever miydin?" Ona galiba ilk defa beni zorunlu olarak mı sevdiğini direkt sormuştum. Benim için hiç zorunluluk hissi vermiyordu Ayaz. Görmediğimde endişeleniyordum onun için. Merak ediyordum her milimini. Uyurken aldığı düzenli nefesleri. O, beni merak ediyor muydu? Mesela benlerimin yerini bilecek kadar incelemiş miydi?
Ben onun en çok beninin omuzlarında olduğunu biliyordum. Küçük ama bir sürülerdi. Güneş lekesi ya da çil değillerdi. Denizdeki taşlar kadar eşsizlerdi. "Müzik çalarımın sende olduğunun farkındasın değil mi?" Evet manasında başımı salladım.
İyi de soruyla alakası neydi ki?"Babamdan bana kalan son hatırayı sana emanet edecek kadar tanımadan sevdim seni. Yeterli mi senin için?" Düşünüyormuş gibi yaparak devam etti.
"Üniversite var? İsmine henüz karar veremesem de." Yalandan somurtarak isimler saymaya başladı.
"Kumsal, Rüzgar, Poyraz, Meltem veya Lodos? Bak aklımda çok isim var. Bunlardan birini okuyacağımız yere diğerlerini de okuyacağımız kişilere verelim."
Okutacağımız kişiler kimlerdi? Aklımdaki soru işaretleriyle Ayaz'a ağzımı açmıştım ki neyden bahsettiğini anladım. Çocuklar."İlk 11 kurma hayalin mi var?" Kahkaha atmaya başladı. Kesinlekle doğru tespit yapmıştım. "İlk 11 olmasa da basketbol takımı kurabiliriz. Kızlı erkekli karışık." İflah olmazsın bakışı atarak yerimden kalktım.
"Nereye?" Sorusuna alayla gülerek "Tuvalete,"dedim. "Gelecek misin?"
Başını geriye atarak 'cık'ladı. Adem elması görüş açımdan muhteşem duruyordu. Aklımdaki düşüncelerden sıyrılarak lavaboya ilerledim.
Yatmadan önce pijamalarımı giyerek ben gelmeden hazırlanmış olan Ayaz'ın yanına uzandım. Telefonundan dikkatle izlediği videoyu görmek adına yanına yanaştım.Kediyle oynayan bebek videosuydu. Daha yaşı olduğunu düşünmediğim bebeğin yanına kedi uzanmıştı. "Bundanımız olsun mu?" Elindeki telefonu dibime yaklaştırdı. "Bebeğimiz mi?" Sinsice gülümseyerek kediyi işaret etti. "Kediden bahsediyorum. Aklın fikrin çocuklarda senin de." Ciddi miydi?
"Ayaz'ım," dediğim an bakışları bana döndü. Üstündeki etkimi görmek içimde garip hisler doğurdu. "İkisine de varım seninle." Yarın nikah masasına oturacağım adamdan utanmayacaktım. Çekinmeyecektim."Kopardığı fırtınalardan haberin yok değil mi?" Var. Bende de kopuyor onlar. Eliyle elimi tutarak kalbine götürdü.
Atışları avucuma çarpdıkça nefesim düzensizleşti. "Şey uyuyalım artık," dedim atmosferi dağıtmak için. "Sabah olacak tüm olaylarda yanında ben duracağım. Bundan sonraki olaylarda da o yüzden uyuyarak kurtulamazsın Yakamozcuğum." Alaylı sesi kahkaha atmama sebep olmuştu. Mahalle teyzelerine benzemişti taklidi.Tüm konuşmaların ardından yavaş yavaş uyku bastırdı. Sabahına telli duvaklı olacağımın fikriyle kapadım gözlerimi.
06.53
Uyku sürem tamı tamına 6 saat ediyordu. Rüyamda gördüğüm kişileri anımsayınca nefesim kesildi.
"Poyraz! Annecim baban meraktan öldü evde niye hala denizdesin sen? Kardeşlerin çoktan eve geldi, yemeğe oturdular." 8 yaşında olduğunu rüya da olsa bildiğim çocuğa kızıyordum. "Oğluna sor! Kızına sor anne! Beni dışladılar." Üzgün sesini duyunca kumların üzerine oturarak onu da yanıma çektim. "Kardeşlerinin sebebi vardır belki. Mesela her derste yüksek alıp onlarla dalga geçmen gibi annecim."
"Çünkü zekiyim." Kendi ile övünmeye başladı. Anlattıkça anlattı. "Poyraz'ım hadi annem evde devam et kendini övme işine. Eminim Kutay amcan ona benzediğini söyleyerek başımızı seninle beraber şişirir bebeğim."
Beni dinleyerek eve koşmaya başladı. Arkasında paletlerini bırakmıştı. Onları elime alarak kumdan kalktım. Gündoğdu evine döndüm. Giriş kapısına yaşlanmış yanındaki oğluyla konuşan Ayaz'ı gördüm.Kalbimde diğer çocukların ismine karşı merak duygusu oluştu. Poyraz, güzel isimdi. Düğünden önce Ayaz'a sormam gerekenler listesine çocuk isimlerini ekledim. Odanın kapısı ısrarla çalmaya başladığında kafamdaki düşünceler uçtu gitti. "Yakamoz abla! Orda mısın?" Nare'nin sesini duyunca yataktan kalktım. "Evet Nare, gelebilirsin Ayaz burada değil." Çok erken saatlerde Kenan abiyle çıkmıştı. Nereye gideceklerini sorduğumda sadece 'Akşam haberin olur.' demişti. Odaya ellerinde tepsilerle önce Nare ardından Öykü en sonunda da Şule hala girdi. "Düğünden önce kına yakalım dedik. Kına yapamadık bari yakmış olalım." Öykü'nün elindeki kına tepsisi olay hakkında gerekli bilgiyi zaten veriyordu.
"Olur tabii ki. Düşünmeniz yeterliydi." Şule halaya sarılarak ağladığımı gizledim. Aklıma annem gelmişti. "Maykino gel kına yakalım," derdi. "Saçına da yakalım mı? Benim saçım gibi olur." Kızıla çalan saçlarını işaret ederdi. Yıllarca kına yakmış yağlar kullanmıştı. Saçları dalga dalga beline dökülüyordu.
"Niye ağlıyorsun Yakamoz?" Öykü'nün sorusunu duyunca Şule halaya sarılmayı bırakıp gözlerimi sildim. "Annemi hatırladım. Burada olsa Ayaz'ı çok severdi. Sizlere bayılırdı." Öylesine söylemiyordum bunu onlara. Annemin sevecen yanı hızla arkadaş edinmesini sağlardı. Yaş fark etmeksizin her insanı kucaklardı.
"Oy kıyamam sana." Şule hala tekrar sarıldığında ağlamam şiddetlendi.Dakikalarca ağlamamı ses etmeden dinlediler. Sonrasında ellerime kına yaktık. Şule hala diğerlerine de teklif etti kına yakmayı ama Öykü kısmetinin kapanmasını istemediğini söyledi. "Annecim koş temiz örtü getir ellerinize bağlayalım." Kına başka yerlere bulaşmasın diye avuçlarım havaya bakar şekilde ellerimi öne uzatmıştım. Rengi güzel vermesini istediğimden 1 saat oturacaktım. Sonuçta benim yerime herkes hevesle iş yapıyordu. Gelinlik giymek dışında heyecanlandığım pek olay yoktu.
Önce konvoy sonrasında sandık alma en son düğün salonuna geçiş yapacağımızdan 2 saat içinde hazırlanmaya başlamalıydım. Nare elinde eşarpla döndüğünde Şule hala dua okuyarak elimi bağladı. Sonrasında kızının eline kına yaktı ve odadan çıktı.
"Abinin nerede olduğunu biliyor musun?" Sorum Öykü'ye yönelikti. Cevap ise Nare'den geldi. "Ayaz abi Kenan abiyle çıktı ya Yakamoz abla." Nare ben bunu biliyordum zaten! "Aynen, gittiler işte çok sormasana." Panikle yerinden kalkan Öykü peşinden Nare'yi sürükledi. İkisi odadan gidince ellerimi yıkamaya banyoya geçtim. Duş alarak üstüme daha hızlı çıkan parçalar seçtim. Zaten dakikalar sonra gelinlik giyecektim.
"Abla galiba gelmen lazım!" Kapıda beliren Nare ödümü kopardı. "Neden?" Saçlarımı havluyla kuruturken yanına geçtim. Kapı ağzında ayakta durmaya devam ediyordu. "Kutay abi, yaptı yapacağını nakliyat firmasından sandık parası istiyor. Ayaz abinin burada sandığı vardı onu para vermezlerse vermem diyor. Üstüne oturmuş."
Ne? Adetleri mi böyleydi yoksa Kutay mı delirmişti?(Evet bundan sonraki 4 bölüm sanırım finalin yolu🤍)

YOU ARE READING
Dalgalar Ve Aldıkları
Teen FictionYazlığa yeni gelen ailenin oğullarından birisi ilk geldiği günün gecesinde deniz kenarında ağlayan kıza müzik çalar bırakır. ~ Gece yarısı deniz kıyısında ağlarken bir anda yanına bırakılan müzik çalarla şok olan sonrasında etrafına göz atarak gözya...