bir

6.2K 317 54
                                    

Bir gün hikayemizi insanlara anlatacağımızı düşünürdüm, Calum. Nasıl tanıştık, kıvılcımlar hemen nasıl yükseldi.

Şehire yeni taşınmıştım. Ve eskiden yaşadığım yeri gerçekten çok seviyordum. Bu yüzden tahmin edersin ki asla mutlu olamadım. Buraya alışana kadar odamdan bile çıkmıyordum. Uyum sağlayamamıştım. Sonunda babam oyalanmam için bana bir iş bulmuştu. Kütüphanede çalışacaktım.

İlk iş günüm geldiğinde Bayan Nelson bana kitapların tozunu almamı söylemişti. Bende hiç dokunulmayan kitaplarla başlamıştım. İster inan, ister inanma Calum, Houston'da senden başka kişisel gelişim kitapları okuyan birisi daha yok.

Önüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım ve elimdeki ıslak bezle elime gelen ilk kitabın kapağını temizlemeye başladım. O sırada kendini kaptırmış, kitapları inceliyordun. Bana çarptın. Ve sen yaklaşık iki metreydin. Çarpmanla sarsıldım ve yere düştüm. Yavaş düşmeme rağmen gözlüklerim fırlamıştı. Onu bulmuş ve tekrar takmıştın. Böylece seni ilk kez görmüş oldum. Çekik gözlerini, esmer tenini, dolgun dudaklarını, büyük olmasına rağmen yüzünle harika uyum sağlayan burnunu, kemik çerçeve gözlüklerini.

Sadece gülümsüyordun. İlk andan itibaren aramızdaki kıvılcımları her bir hücrem hissediyordu. Sanki sen benim için yaratılmıştın. Sanki Tanrı bizi çift olmamız için yaratmıştı. En azından seni ilk gördüğümde böyle düşünüyordum. Çift olmamız gerektiğini, beraber olmamız gerektiğini.

Yavaşça üstündekileri inceledim. Kareli bir gömlek giymiştin, üstünde örgü bir hırka vardı, altında ise koyu bir kot. Calum fazlasıyla inek öğrenci tipin vardı. Ve bu benim fazlasıyla hoşuma gitmişti.

Bana gülümsedin ve, "Selam sakar," dedin. Sakar mı? Hadi ama bana çarpan sendin! Normalde böyle bir saygısızlığa katlanamazdım, ama sen, sen farklıydın. Sen Texaslı çocuk, hakaret duymak için fazla kırılgan gözüküyordun. Sen başkası için alay konusu olabilirdin, Calum. İnsanlar sana bakıp gülebilirdi. Ama benim için, benim için fazla iyiydin. Ve ben seni gördüğümde aptal gibi davranabiliyordum sadece.

Gülümsedim. "Selam."

Elini uzattın ve adını bahşettin. "Calum, Calum Hood."

"Robin, Robin O'Neil."

"Burada yeni misin? Seni daha önce bu kütüphanede hiç görmedim, Robin."

"Aslında bugün başladım."

"Ve bana çarptın. Bu bir tesadüf olamaz." Derinden gelen kahkahanı duydum.

Ne kadar sinir bozucu olsan da, sana kızamıyordum. "Bana çarpan sendin."

"Herneyse," dedin. "Tatil uzun. Kitabımı bitirince geri döneceğim, O'Neil. Memnun oldum."

"O zaman görüşürüz, Hood."

Son kez gözlerini üstümde gezdirdin. Ve kitap dolu rafların arasında kayboldun. Bende temizliğime geri döndüm. Ve tabii seni beklemeye.

Sizcede NERD CALUM ÇOK FAZLA DEĞİL Mİ?

BEYZA Bİzim şarkımız :-) iwondercalum

the story of usKde žijí příběhy. Začni objevovat