altı

2.1K 244 23
                                    

Bir süre boyunca senden uzak kalmaya gayret ettim. Ama sen beni en yakın arkadaşın kategorisine koyduğundan beri bu mümkün değildi.

Kütüphanedeki rutin işlerimden bıkmış, henüz yeni ara vermiştim. Bir fincan kahve almış ve cam kenarındaki masalardan birine oturmuştum.

Masaya elindeki kitap yığınını bıraktığında çıkan sesle irkildim. Korku içinde sana baktım.

"Ne yapıyorsun sen?"

İşte Calum, tam o anda, tam korkum geçtiğinde, tam olarak seni gördüğümde, gördüğümün benim Calum'ım olmadığını anladım.

Üstündeki siyah bol tişört, altındaki siyah jean ve siyah botların. Karşımdaki sen değildin, Calum. Karşımdakinin sen olmasına imkan yoktu.

"Yeni görünüşümü beğendin mi, O'Neil?" Komik bir şeymiş gibi kıkırdayarak sordun.

Gözlerimi kaçırarak ben de gülümsemeye çalıştım. "Harika gözüküyorsun."

Sandalyeyi çekip yanıma oturdun. "Sorun ne, Robin?"

Dediğini duymamış gibi devam etmiştim. "Gözlüğün nerde senin?"

"Artık gözlüğe ihtiyacım yok. Stella gözlüğüm olmadan daha iyi gözüktüğümü söyledi."

"Yani bütün bunlar bir kız için? Bir kaç gün önce seni ağlatan kız için?"

Hızla ayağa kalktın. O kadar hızlı kalkmıştın ki oturduğun sandalye devrilmişti.

"Neden sadece benim için mutlu olmuyorsun? İlkokulda benden kalem istediği zamandan beri Stella'ya aşığım, Robin!"

Histerik bir kahkaha kaçtı ağzımdan. "Seni olduğun gibi kabul etmeyen birinin seni ne kadar sevmesini bekliyorsun, Hood?"

Bir kaç saniye boyunca kahverenginin en sıcak tonundaki gözlerin benim gözlerime takılı kaldı.

Sonra çıkıp gittin, Calum. Arkana bile bakmadın. Ben ise gülmeye devam ettim. Gülüyordum çünkü eğer sen istesen değişmek için bir saniye bile düşünmezdim. Ama sana ahkam kesiyordum.

the story of usWhere stories live. Discover now