ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

232 102 43
                                    

BİRTANE

" Mantarlarım var, en cıvığından!"

Güne alarmımın bu sesiyle başlamayı çok seviyordum. Aslında annem bunu bir dengesizlik olarak görüyordu. Ama daha çok benim hoşuma gidiyordu.

Birden odaya babam daldı.

" Birtane kalk yavrum, marslılar odanı bastı, cıvık mantarlardan bahsediyorlar, sanırım bu kelimeler onların parolaları! Uyan!"

Odaya öyle bir dalmıştı ki korkudan yataktan düşüp önüne kadar yuvarlanmıştım.

" Baba sakin ol! Çalan şey alarm, sadece biyoloji dersinin (cıvık mantarlar) dezavantajları! " dedim ve babamın o telaş içindeki suratına bakıp gülmeye başladım.

" Kızım Allah senin dependen baksın, bir an için ikinci dünya savaşını tekrardan başlatacaklar sandım!"

" Kimler, marslılar mı?" dedim ve derinden gelen bir kahkaha patlattım.

" Biricik babadan biricik kız Birtane' ye sesleniyorum! Kahvaltı hazır..." dedi ve odadan çıkmak için bir adım attı. Sinirlendiğini hissetmiştim. Ama bu beni daha da fazla güldürüyordu.

" Aman ne komik hah! Neyse ki bugün mutluyum sevgili biricik baba, üstümü giyinip geliyorum!" dedim ve odamdaki otantik aynanın karşısındaki giysi dolabına koştum.

Bugün ne giyinsem acaba?

Elime birkaç giysi aldım ve hemen aynanın karşısına geçtim.

Dolabımın yarısını denedikten sonra sonunda doğru dürüst bir kıyafet seçebilmiştim. Hem bence Ayaz da beğenecekti.

Aynen ya!

Acaba Ayaz ne yapıyordu?

Dün gerçekten de güzel bir gece geçirmiştik. Ve o da ben de çok mutluyduk.

Sanırım onu özledim.

Hemen çantama programa göre birkaç kitap attım ve çantayı kaptığım gibi aşağı indim.

Oo... Anlaşılan bizim çekirdek aile erkenden kahvaltıya başlamış.

" Günaydın anne!" dedim.

Annemin surat ifadesi çok soğuktu. Sessizce krepini yiyordu.

" Günaydın Birtane!"

Suratında bir gülümseme belirdi. Şöyle hızlı bir bakış attığınızda bu gülümsemenin yalandan olduğunu kesinlikle anlayabilirdiniz.

" Anne bir sorun mu var, baba?"

Babama döndüm ve ona tuhaf bir bakış attım. Babam bilmiyorum dercesine omuzlarını silkti. Annemse hele şükür kafasını tabağından kaldırmış ve benimle göz kontağı kurabilmişti.

" Hayır, kızım... Sadece... Biraz başım ağrıyor!"

Anneme emin misin, tek sorun bu mu? Bakışı attım. Ama annem hiç oralı değildi.

" Kahvaltını yap, birazdan arkadaşların gelir. Onları bekletme!" dedi ve masadan ayrılıp oturma odasına geçti.

" tamam, anne!"

Babama, anneme ne oldu? Bakışı attım. Babam da o bakışın aynısını bana geri iade etti. Anlaşılan annemi bu hale getiren babam değildi. O zaman annem neden böyleydi?

Sabahları genelde sinirli olurdu. Ama şu an da sinirli değildi. İlk defa sabah fırçamı yememiştim. Yoksa kıyamet mi kopacak?

Ay tövbe!

KURU SOĞUĞUM AYAZ #Wattys 2016Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz