7.Bölüm: "Namlu"

5K 231 17
                                    

Multimedya : ^.^ (Alıntıdır ;) Ben sadece iki fotoğrafı yan yana -birleştirdim- getirdim.)

------------------------------------

(Keremden)

"Ömer, Can ve Selim'i de al yanına. Ben gelene kadar araştırın Adnan'ı. Paristen geldikten sonra icabına bakacağım" dedim ve ayaklandım. Normalde duş aldıktan sonra buradan çıkmam gerekti ama Ömer'in anlattığı olaylar karşısında birkaç saat daha burada kalıp plan yapmam-ız gerekmişti. Ömer'e son birkaç talimat daha verdikten sonra merkezden çıktım ve arabama bindim. Ama çalıştırmadım. Bakışlarımı direksiyona odaklamış öylece bekliyordum. Sağ avcunun içinde arabanın anahtarı vardı ve istemsiz bir biçimde sıkmaya başlamıştım ki ancak farkına varabilmiştim. Derin bir nefes verdim ve kafamı direksiyona yaslayıp 2 kez sert bir biçimde kafamı direksiyona vurdum. Araba feryat edercesine ardı ardına 2 kez korna sesiyle irkildi.

'Abi, Zeynep aradı...'

'Ha şey, abi bir de.. Zeynep sana bir şey söylememi istedi. Seni son defa kurtarmış. Öyle dedi.'

Ömer'in dedikleri beynimde dönüyordu. Bunları söyledikten sonra beni bir de sorguya çekmişti. Bense geçiştirerek onu plan yapmaya odaklamıştım. Ne kadar etkili oldum bilmiyorum ama Ömer benimle daha uğraşacağa benziyordu.

'Abi, sence Zeynep neden yaptı bunu?'

'Ne bileyim ben? Sağ tarafından kalkmıştır herhalde, yardım etmiştir. Zaten daha önce yapmadığı şey değil.'

'Tek nedeni bu mu yani?'

'Ne lan bu?! Ne imalı imalı konuşuyorsun.. demek istediğin bir şey varsa, adam gibi söyle!'

'Tamam abi, sakin. Bir şey demedim ama bence tek nedeni bu değil.'

'Ömer, siktirtme benceni. Sus ve şu plana odaklan.'

Kafamı iki yana salladım ve elimde olan anahtarı kontağa yerleştirdim. Arabayı çalıştırdım ve en azından bir nebze düşüncelerimi bastırabilmem için radyoyu açtım ve son ses verdim. Arabanın içi Sıla'nın sesiyle inliyordu adeta. Derin bir nefes verip birkaç saniyeliğine gözümü kapatıp açtım ve sol ayağımı debriyaja sonuna kadar dayadım. Sağ ayağımı da hafifçe gaza dayadıktan sonra direksiyonu sola doğru çevirdim ve eve doğru yol aldım. Kesinlikle kulaklıklarımı kulağıma takıp yorganın altına girip öylece durmam gerekti. Tek odak noktamın yarın ve Paris olması gerekiyordu.

'Ayrılıklar değişmez,

Bütün aşklar aynıdır.

Hayat herkese hem iyi

Hem de kötü davranır..'

'Oluruna bırak,

Her neyse geçer..

Gün doğsun hele bi'

Üzülmeye mi değer?'

~*~

(Zeynepten)

Hala balkondaydım. Sıcak havaya tezat soğuk esen rüzgar tenimi yalayıp geçerken amaçsızca gülümsüyordum. Ellerim balkon demirine yaslıydı ve ileriye bakıyordum ama çoğu zaman inatçı, kıvırcık saçlarım görüş alanıma giriyor ve görüş alanımı kapatıyordu. Şuan ki görüntümü tam olarak bilmiyordum ama eminim ki sert ve ayrıca ağustosun ortasında üşümeme neden olan soğuk rüzgar sayesinde kabarmışlardır. Zaten zor zapt ettiğim buklelerim iyice bağımsızlıklarını ilan etmiştir. Of ya, şimdi kim uğraşacak bu saçlarla?

Başlangıç: Tehlikeli KızılWhere stories live. Discover now