32.Bölüm: "Benimsin"

5.5K 285 51
                                    

"O zaman aşkın dansı başlasın..."

Zeynep, adamın ağzından çıkan sözcükle adeta donup kalmıştı. Parmaklarının karıştırdığı saçlar genç adamı daha çekici ve dayanılmaz yaparken zorla da olsa yutkunmayı başarabilmişti. Kerem, kızın şaşkın ve bir o kadar da heyecanlı suratına bakmış ve bir yeni yetme ergen gibi davranmamak için hayli çaba sarf etmişti. Öpüşmekten kıpkırmızı olan ve hafif şiş dudakları, şaşkın ve fal taşı misali açılmış irisleriyle genç kız çok tatlıydı, çok güzeldi ve... çok seksiydi. Kerem'i sarhoş ediyor, kokusu adamın içine doldukça Kerem mayhoş bir hal alıyordu. Başını kızın boynuna gömdü ve gül kokusunu içine doyasıya çekti. Belki -daha duygularına yeni yeni alışmasına rağmen- bu hastalıklı bir düşünceydi ama kokusunu alınca içinden 'Bu koku sadece benim olmalı' diye geçirmiş, ardından da kızın hayatında olmadığı süre boyunca ne idüğü belirsiz heriflerin bu kokuyu benliklerine çekmiş olabilme ihtimali aklına gelmiş ve delirecek gibi olmuştu. Elinde olsa, o herifleri bulur ve gebertirdi.

Kızın boynuna öpücük kondurmaya başlarken boyununun bir noktasına bıraktığı öpücüğün ardından Zeynep'in kıkırdamasıyla dudaklarını geri çekti.

Huylanıyordu genç kız.

Gülümseyip aynı noktaya bir öpücük daha bıraktı. Zeynep yine gülerken, Kerem hızını alamayıp aynı noktaya birden fazla -onlarca!- öpücük kondurmaya başlamıştı. Zeynep her bir öpücükten sonra daha çok huylanıyor ve gülüş sesleri daha çok yükseliyordu. Kerem de kızın bu çocuksu haline sırıtıyor ve öpmeye devam ediyordu. Nihayet başını kızın boynundan kaldırabildiğinde Zeynep'in gülmekten kıpkırmızı kesilmiş suratına sırıtarak baktı. Gülmekten baygınlaşmış kahveleri, yeşillerine çarparken bir şeylerin boğazını yaktığını hissetti. Zeynep'in üzerinden kalkıp yan tarafa yattı ve derin bir nefes aldı. Kapının önünde adeta terk ettiği para dolu çantayı hatırlayınca derin bir iç çekti. Onu bugün teslim etmeliydi. Aklama işi de bittikten sonra hesabına parayı yatıracaktı. Eliyle dağılmış saçlarını düzeltmeye çalıştı. Zeynep'in kendisine olan bakışlarını hissedince, o da bakışlarını genç kıza çevirdi.

"Ben hala bu yaşadıklarıma inanamıyorum." diyebilmişti Zeynep kısık sesiyle. Kerem, kızı anlayabiliyordu. Bir anda gerçekleşmişti her şey... aslında böylesi daha iyi olmuştu. Hiç beklenmedik bir anda, beklenmeyen sözcüklerle... kapının oradayken, kız hıçkırıklara boğulduğunda bir yanı beynine hükmetmek adına 'Çık git odadan!' diye bağırsa da, kızın ağlayışına dayanamamıştı. Aklına bu düşünce derin bir iç çekti. Zeynep onun zaafıydı. Ve bu zaaf gün yüzüne çıkarsa, diğerleri bunu muhakkak ki kullanırdı.

"Açıkçası bende." dedi genç adam yan dönerek. Dirseğini yatağın yüzüne dayamış, elini de yanağına yaslamıştı. "Her şey bir an da gelişti."

Kerem bileğindeki saate bakıp mecburen yataktan doğrulurken, Zeynep'in de kendisiyle birlikte doğrulduğunu görünce sırıttı. İkisi de ayağa kalktığında Zeynep, Kerem'e fark ettirmemeye çalışsa da, baş parmağı arada sırada dudağını yokluyordu... az önce kerem'in dudaklarının üzerinde olduğu dudaklarını...

"Şey..." dedi Zeynep utangaç bir tavırla. Az evvel yaşadığı dakikalardan sonra Kerem'in nereye gittiğini soracak gücü kendinde bulamıyordu ancak Kerem onun ne demek istediğini anlamıştı. Boğazını temizledi ve Zeynep'e yaklaştı. Dudaklarını kızın iki kaşının arasına yapıştırdı önce. Uzun bir müddet de öyle kaldı. İki elini de kızın yanaklarına koyup oradan destek alarak dudaklarını daha aşağı kaydırdı ve burnunun üzerine ıslak bir öpücük bırakıverdi. Zeynep'in kalbi, yarıştaki bir at gibi dört nala koşarken nefes alış veriş döngüsü sıklamıştı. Adamın dudakları burnunun üzerinden kayıp dudaklarına yönelirken daha çok heyecanlandı. İkilinin dudakları arasında bir nefesin bile zor geçebileceği bir mesafe kalırken Kerem dudaklarını araladı.

Başlangıç: Tehlikeli KızılWhere stories live. Discover now