ÜÇÜNCÜ BÖLÜM :

36 3 1
                                    

Uçaktan indiğinde sevindirici haber tez ulaştı.Hayati tehlikeyi atlattığını gördüğünde çığlık attı.Çevredeki bütün insanların ona bakmasına aldırış etmeden hemde.Havaalanının  çocukların hep ilgi ve merak odağı olduğu otomatik döner kapılardan geçtikten sonra etrafa şöyle bir göz attı.Çevirdiği taksi tam karşısında belirdiğinde adam dışarıda Ecrin'i bekliyordu.Zarif bacaklarıyla merdivenlerden narin narin  inip bavullarını da bırakarak arabaya girdi.Şoförde aceleyle bavulları bagaja yerleştirip koltuğa oturdu.İstikameti sorduğunda teyzesinin adresini söyledi.Daha önceden özel yabancı dil kursları almıştı fakat buraya alışabilir miydi hiç bir fikri yoktu.'İnsanın memleketi gibisi yok.'cümlesi içinde bulunduğu durumu özetleyen en anlamlı cümleydi.Asıl onu ilgilendiren iki mesele vardı.Birincisi Savaş ikincisi ise moda eviydi.Yurt dışından idare etmesi imkansızdı.Çantasından telefonunu çıkarıp Savaş'ın nasıl olduğunu öğrenmek için Kaan'a mesaj yolladı.Gelen kutusundaki mesaja dokunduğunda durumunun daha da iyiye gittiğini böyle giderse bir haftaya kalmaz taburcu olabileceğini gördü.Yüzünde bir gülümseme olduğunu taksinin buğulu camında gördü.Şehre bakarken ikide bir buğulanan camı elinin içiyle siliyordu.Eskiden buralara yine teyzesinin yanına geldiğini hatırlıyordu.Aradan kaç yıl geçtiğini hatırlamaya çalıştı ama nafile.Çok küçüktü sanırım.Şoför gelecekleri yerde durdu.Parayı verip bavullarla villanın zilini çaldı.Kapıyı hizmetçi kadın açtı.Ecrin bu kadını tanımıştı.Küçüklüğünde geldiğinde yine bu kadın vardı.Kadında Ecrin'i tanımıştı.

''Hoş geldin kızım?''

''Hoş bulduk Elif abla.Nasılsın görüşmeyeli?''

''İyiyim kızım ne olsun geçinip gidiyoruz işte.Buyur geç içeri ayakta kalma.Sana bir yorgunluk kahvesi yaparım.Dertleşiriz beraber.Kahven nasıl olsun kızım?''

''Sade abla.''

''Peki kızım.''

Ecrin'i ilk gördüğünde gözlerinin parladığını görebilirdi insan.Teyzesi Hande'yle Elif ablasını öz annesinden daha çok zaman ayırır daha çok ilgilenirdi.Onun için ikisini de annesinden çok severdi.Salona geçti.Parkeler,mobilyalar,tablolar...Her şey yepyeniydi.Beyaz mobilyalar insanın ufkunu açıyordu.On dakika sonra Elif ablası içinde iki fincan kahve dolusu tepsiyle geldi.

''Ee kızım anlat bakalım nasıl oralar?''

''Aynı bıraktığın gibi be abla.Ama başıma çok kötü şeyler geldi.''

''Anlat hele kızım.''

Ecrin Elif ablasına bütün sırlarına dair her şeyi anlatırdı.Onun bilmediği hiçbir şey yoktu.Ecrin anlatmaya başladı.

''Okulun ilk günü sınıfa yeni çocuk geldi.Adı Savaş.O bakışları soğukluğuyla hayran bıraktı beni kendine resmen.Ama tabi ilk günlerde yelkenleri suya indirmedim.Hani bana abayı yakmış zengin şımarık bir çocuk vardı ya Cem.Ha işte onla atışıyorlardı okulun ilk gününden .Dün de ben sınıfta değilken Cem gazetede olanları okumuş.''

''Gazete de ne vardı ki kızım?''

''Arabam yolun ortasında bozulmuştu.Sonra bir araba yanaştı yanıma.İçinde iki adam vardı.Sonra işte bunlar bana sataşmaya falan başladı o sırada da Savaş minibüsle oradan geçiyormuş.Hemen yanıma geldi adamları patakladı.Sonra kafeye götürdü.Gazeteciler de açığımı arıyordu.O zamana denk geldi işte''

''Hım cesur çocukmuş.Ee sonra kızım?''

''Sonra işte abla gelecek gün ben gazetedeki haberi görünce sabah ona çok ağır sözler söyledim.Fazlasıyla kaldıramayacağı sözler. Bir ders geçti.Kantinden gelirken Cem ve adamları Savaş'ı dövmüşler.Başını da masanın ucuna vurunca şen şakrak gülüyordu herkes.Kimse olayın ciddiyetinde değil aslında.Salaklar.Neyse sonra hastaneye kaldırdılar.Annemler de hastanede terbiyesizlik yapınca eve götürdüler.Savaştan uzaklaşmak için buraya yolladılar abla.Bütün hikaye bu.''

KÜÇÜMSEMEWhere stories live. Discover now