Bölüm-2

5.2K 313 40
                                    

Yatağın yumuşaklığına gömülerek esnemeye başladım ve yastığım ayrı bir zevk vericiydi. Sanki kuş tüyü !  Gözlerimi çok hafif araladığım da beyaz dolaplarla karşılaştım ve bir an yüzümü ekşittim. Rüya da olduğumu düşünerek gözlerimi geri kapattım ve üzerimde inanılmaz bir baskı vardı. Daha sonra kulaklarımda bir ses çınlamaya başladı.

" Ilgaz hanım.. Kahvaltı hazır uyanmalısınız.." diyordu bir ses kulaklarımda. Hanım derken? 

Uyanmamakta ısrar ediyordum ve ses hiç kesilmiyordu. Gözlerimi tekrar araladığım da karşımda bir hizmetçi vardı. Bu nasıl bir rüyaydı böyle? 

Yavaşça doğruldum ve etrafıma bakındım. Burası benim odam değildi ! Evet şuan kesinlikle bir rüyanın içindeydim. Yattığım yatağın büyüklüğünden tut etrafın döşemesi ve avizenin parlaklığı beni adeta büyülemişti. Böyle bir rüyanın içinde olmak şaşırtıcıydı fakat sorun şu ki hiçte rüya gibi değildi.. Tuhaf bir şekilde etrafıma bakmaya devam ederken hizmetçi tekrar seslendi.

" Dün seçmiş olduğunuz elbiseyi çıkardım efendim.." diyerek mavi mini ve parıltılı bir elbiseyi bana gösterdi. Gözlerimi irice açtıktan sonra yavaşça yutkundum ve odanın karşısından anlık bir şekilde geçen Rüzgar beni oldukça sersemletmişti.. Önce yüzüme tokat attıktan sonra kolumu çimdikledim fakat canım yanmıştı. İnanılır gibi değil ama bunlar gerçekti..! Ne yani 18. yaş günüm de pastayı üflerken dilediğim dilek kabul mü olmuştu? 

Elim ayağım titriyordu ve yavaşça battaniyeyi üzerimden attım. Kekeleyerek hizmetçiye kim olduğumu sordum ve güldü.

" Kim olacaksınız efendim Rüzgar Sanlı'nın nişanlısı Ilgaz Göksun.." dedi ve daha sonra odadan çıktı. Ayağa kalktım ve aynanın karşısına geçtim. Bütün bunlar kesinlikle şaka olmalıydı ya da çok gerçekçi bir rüyanın içindeydim.. Kendi bedenimi yokladım ve artık her şeyin gerçek olduğuna emindim.. Olduğum yerde kalakalmıştım ve çekmecenin üzerinde ki kitabın kapağında yazanlar gözüme çarptı..

" İmkansız diye bir şey yoktur.. Bir şeyi çok istersen olur.." 

Şuan kesinlikle konuşamıyordum ve elim ayağım titriyordu. Gidip masanın üzerinde ki elbiseyi aldım ve inceledim. Bu mükemmeldi.. Daha sonra yavaşça kapıyı araladım ve etrafı kontrol ettim. Aman Allah'ım burası gerçekten de Rüzgar Sanlı'nın eviydi..! Kalbim resmen boğazımda atıyordu. İçimde oldukça büyük heyecan ve bir o kadar da korku vardı. Rengim solmuştu ve zangır zangır titriyordum. Odadan çıktığım da evin içinde gezen hizmetçiler ve uşaklar gördüm. Sağ tarafa doğru yavaşça ilerledim ve büyük salonda ki yemek masasının baş ucunda oturan Rüzgar'ı görünce donup kaldım. Kesinlikle ona görünmemeliydim. Yine bir köylü kızı darbesi almak istemiyordum ve panikle arkamı döndüğüm de elinde çay olan bir hizmetçiye çarptım. Ufak çaplı bir çığlık yarattığım doğrudur. Allah'tan çayı yere dökmüştüm ve yanmamıştım.

" Ilgaz hanım siz iyi misiniz? " diye bağırdı hizmetçi ve Rüzgar bize döndü. Ne diyeceğimi bilemiyordum ve bu durumu nasıl açıklayacağımı da.. Rüzgar'la göz göze gelmekten çok korkuyordum ve yanımıza doğru geldi. Kafamı bir an olsun kaldırıp suratına bakamadım ve o etkileyici ses tonu ile konuştu..

" 2 saattir masa da seni bekliyoruz Ilgaz. Ev kurallarına hala alışamadın sanırım. Üstelik daha hazırlanmamışsın da.  " dedi ve ben yavaşça başımı kaldırıp gözlerinin içine baktım. Ona ilk defa bu kadar yakındım ve hala konuşamıyordum. Resmen şok geçiriyordum ne diyebilirdim ki..

" Rüzgar ben.. ben kimim? " diye sordum yutkunarak ve yüzünde sinirli bir ifade vardı. İlk önce dişlerini sıktı ve daha sonra konuştu.

" Benim hiç olmaması gereken nişanlım ! " diye fısıldadı ve salonu terk etti. Neden böyle bir cümle kurduğunu gerçekten anlamamıştım ama benden kaynaklandığını sanmıyordum. Rüzgar salonu terk ettiğin de hizmetçiler sofraya oturmamı istediler ve bende yavaşça masaya geçtim. Bir tek kuş sütü eksikti ve sadece masayı izleyerekte doyabilirdi insan.. Hizmetçilerden birisi sütlü çay getirdi.

" Teşekkür ederim sevmiyorum.." dedim ve yüzünü ekşitti.

" Nasıl sevmiyorsunuz Ilgaz hanım. Her sabah kesintisiz en önce bu çayı içersiniz.." deyince yüzümü ekşittim. Ben mi? Hayır tabi ki de Ahu.. 

" Bak aslında şuan yemek yiyecek halim yok. Yani kahvaltı yapmayacağım.. " dedim ve masadan kalktım. Hizmetçi şaşkındı.

" Peki o zaman havuz için bikinilerinizi hazırlatıyorum.." dedi ve yanımdan ayrıldı. Nasıl yani havuz mu vardı burada ? İnanamıyordum resmen.. Hizmetçilerden bana lavaboyu göstermelerini istedim ve daha sonra gidip yüzüme su çarptım. Her şey gerçekti.. Bu nasıl olabilirdi ki.. An itibariyle Rüzgar Sanlı'nın nişanlısıydım ve bu bende inanılmaz şok yaratıyordu. Hala da kendime gelememiştim ve bir koltuğa yabancı gibi oturarak salonu seyrettim. Büyük avizeler pahalı bir halı ve bir o kadar gösterişli koltuklar.. Ben şimdi bu evde mi yaşıyordum.. Sanırım acilen Azra'yı aramam gerekti.. Hizmetçilerden bana bir telefon getirmelerini rica ettim ve aralarında geçen şu konuşmaya şahit oldum.

" Hayret bugün baya bir sakin. Kimseye çemkirmiyor.."

" Ben de anlamadım ki. Saf gibi etrafa bakıp duruyor.." 

Bu konuşmalardan anladığım kadarıyla Ahu hizmetçilere baya bir artistlik taslıyordu..

Heyecanla Azra'yı aradım fakat sesimi tanımadı.

" Azra benim Ilgaz..! "

" Ilgaz kim tanımıyorum? " dedi ve yavaşça telefonu kapattım. Sanırım ben gerçekten de Rüzgar Sanlı'nın nişanlısıydım... Şuan bu olanlara inanamıyordum ve neredeyse heyecandan kalbim duracaktı. Yavaşça bu sabah uyandığım odaya ilerledim ve yatağın üzerinde bikiniler duruyordu. Hizmetçilerden birisi,

" Havuzunuzda hazır efendim.." dedi ve odadan çıktı. Ben daha önce hiç havuza girmemiştim ve nasıl bir duygu çok merak ediyordum.. Bikinileri üzerime giydim ve birde şal attım. Evet şuan çok utanıyordum fakat bir an önce havuzu görmek istiyordum.. Pencereden gördüğüm kadarıyla oldukça mavi ve büyüktü.. Odadan heyecanla çıkıp aşağı doğru indim ve Rüzgar'da bahçenin bir köşesinde oturuyordu. Onu görünce donup kalmıştım ve çokta utanmıştım. İçimde ki mutluluğu deli gibi haykırmak istiyordum ve dayanamayıp çığlık atmaya başladım. Rüzgar şaşkınlıkla beni izliyordu ve ben de kahkahalar içinde çığlık atıyordum. Biraz daha susarsam patlayacaktım çünkü. Üstelik sevinçten çığlık atmakta ayrı bir zevk vericiydi.. Bütün hizmetçiler pencerelere doluşmuşlardı ve ben deliler gibi haykırmaya devam ediyordum. Rüzgar daha çok bağırmama dayanamamış olacak ki hızla yanıma geldi ve bileğimde tutarak beni durdurdu. O bileğimi tuttuğu an sesimi kestim çünkü onu görmek nefesimi kesiyordu.. Şuan bileğimi tutuyordu evet hem de benim bileğimi.. Neredeyse çıldırmak üzereydim ve birden bana bağırdı.

" Sesini kes artık Ilgaz ! " dediğinde tam havuzun kenarındaydık.

" Deli gibi bağırıp durmak sana zevk verebilir ama bundan hiç hoşlanmadım. Hareketlerine dikkat et. ! Yoksa iş ortaklığı falan dinlemem atarım bu yüzüğü anlıyor musun beni ? İnan ne zaman ne yapacağım belli olmaz. Ve bunu yaparım ! " dediğinde bileğimi çok sert sıkıyordu ve ben donup kalmıştım. Ahu ile babasının iş ortaklığı yüzünden mi nişanlanmıştı.. İnanmıyorum ! Yani Ahu'yu sevmiyor ! 

" Ben.." diye kekeledim ve aniden bileğimi bırakırken beni havuza itti.. Sorun şuydu ki ben yüzme bilmiyordum..! Kendimi büyük bir şokla havuzun içinde bulduğumda ağzımdan burnumdan su alıyordum ve resmen boğuluyordum. Deli gibi çırpınırken Rüzgar öylece durmuş beni izliyordu ve birden bağırdı.

" Hiç boşuna çırpınma Ilgaz. Sen yüzme biliyorsun. Yani yalandan yere gelip seni kurtarma mı bekleme ! Artık oyunların bana sökmüyor anladın mı ! " deyip havuzu terk etti ve sorun şuydu ki ben resmen boğuluyordum..! 





Bir Dilek Tut AşktanWhere stories live. Discover now