5: Unutamamak

1K 127 36
                                    

Telefonumu çıkarıp sabırsızlık içinde saate baktım. Nihayet altıya gelmişti. Bir Sims saati, normal oyun modunda bir dakikamıza eşitti. Ama konu saat yedide David ile buluşmak olunca o Sims saati bile geçmek bilmiyordu.

Normal yaşamımda bir buluşma öncesi,ki özellikle sevgilimle buluşma öncesi, üç saate yakın bir hazırlanma süreci beni beklerdi. Kıyafet seçimi, saç ve makyaj derken üç saati buluyordu işte. Ama oyunda zaman bu kadar hızlı akarken ne giyecek bir şey seçebilirdim, ne makyaj yapabilirdim, ne de saçımı yapabilirdim.

Zaten istesem bile makyajımı ve saçımı yapmam için bir yerlerden CAS moduna geçmem lazımdı. Keşke shift tuşuna bastığım sırada kendime de basıp bunu sağlayabilseydim.

Sahi, bu daha ne kadar sürecekti? Bilimsel olarak yedi saniye olduğu kanıtlanmış bir rüyaya göre oldukça uzun süre geçmişti.

Belki de gerçekten rüya değildi, kim bilir... Sims oynarken ailemden işittiğim ilk azar değildi. Her seferinde "Lütfen. Lütfen bir gün Sims'in içine gireyim ve kendimi David'e aşık edeyim." diye dua ederdim. Normalde ailesiyle tartışan bir genç kızın duası şu olması gerekirdi:

"Lütfen beni bu evden kurtar, en yakın zamanda kendi evime çıkabileyim."

Peki ya tüm bu olanlar rüya mıydı?Yoksa kabul olmuş bir dua mı?

Kapının çalmasıyla her zamanki derin düşüncelerimden sıyrıldım. Kapıyı açmamla karşımda Katrina'yı görmem bir oldu.

"Ah, ş-şey, merhaba." diyebildim.

"Merhaba canım, geçebilir miyim?"

Gurursuz Sim'ler. "Tabii ki." dedim gülümsemeye çalışarak.

"Müsaittin değil mi?" dedi koltuğa otururken Katrina.

Gerçekten bunun bir önemi var mı? "Evet." geçip yanına oturdum.

"Geçen gün olan şey... O küçük çocuk partini mahvetti, özür dilerim." duraksadı. "Böyle diyorum ama o eminim senin arkadaşındı ki geldi. Ya da belki erkek..."

"Hayır erkek arkadaşım değil." lafını tamamladım. Ama olması için her şeyimi veririm. "O size kızgın. Yani ne yalan söyleyeyim ben de babamın yeni karısıyla sıkı fıkı olamazdım. Ama babasına kızgın değilken size beslediği bu kin... Saçma."

"Aslını istersen ben de pek haz etmiyordum o çocuktan. Ki görüşmüşlüğümüz de çok yoktur. Ama inan ne zaman görüşsek aynı saldırganlıkla bana sataşıyor." Katrina üzgün gözüküyordu.

Cebimden çaktırmadan telefonu çıkarıp saate baktım. Yediyi geçmişti.

"Biliyor musun Gerard'ın ölümüne en az onun kadar üzüldüm." dedi Katrina. Sesi titriyordu.

"Lütfen yapmayın." ona baktım. Ama bir yandan da nasıl evden göndersem diye düşündüğüm için rahatsız bir şekilde oturduğum yerde kıpırdanıp duruyordum. "Ben... Çok üzgünüm. Ama bu akşamlık sizden izin istesem? Ailem gelecek de."

Gözlerinden akan birkaç damla gözyaşı pantolonuna düştü. Burnunu çekerek bana baktı. "Senin için de sorun olmazsa, onlarla tanışmak isterim canım. Böyle anlayışlı bir çocuk yetiştiren aile de mükemmeldir eminim."

Ciddi olamazsın. "N-ne sorunu, tabii ki olmaz."

Birazdan ben de ağlayacaktım. Bu kadın randevumu rezil edecekti. Ne yapacağımı düşünmeye başladığım anda kapı çaldı.

Şov başlıyordu.

"Ben dışarıda ailemle görüşeyim, öyle içeri gelelim. Şimdi söylenirler 'seni yeni bir şehire gönderiyoruz, yabancılarla konuşuyorsun' diye" gülümseyerek kapıyı araladım. "İzninizle."

SIMSEPTIONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin