23: İntikam(?)

367 47 44
                                    

Bölüm Şarkısı: One Call Away

Acaba Sims buradan çeker miydi?

Başucumdaki saat sabahın dördünü gösteriyordu. Hava hala karanlık olmakla beraber yine de çok geçmeden aydınlığın vuracağı belliydi. Gözüme gram uyku girmemişti, hala bunun nasıl olduğunu mantık çerçeveme oturtmaya çalışıyordum. Gerçi bunu deniyor oluşum bile hataydı, sanki Sims'in içine girişim çok mantıklıymış gibi...

Ryan'ı çok özlemiştim. Ama bunun yanında düşündüğüm başka biri daha vardı.

David.

Ryan bana çoktan onu unutturmuştu. Yine de onun için endişeleniyordum.

David düşüncelerimin arasında süzülürken gözüm dizüstü bilgisayarıma takıldı. Yaşadığım onca şeyden önce annem onu elimden çekip almıştı. Acaba onu elime almayalı Sims'te ne değişmişti?

O an Ryan'ın bana ya da oyunun kendisine ait bir Sim olmadığını hatırladım. Acaba yine de oyunda yerini almış mıydı?

Fikrimi değiştirerek bilgisayarı açtım. İlk kez bir bekleyiş bu kadar uzun sürmüştü. Sims 4 ikonuna basarak oyunu açtım. Hoş, oyunun üçü dördü beşi falan kalmamıştı.

Tüylerim diken diken olurken Fox Ailesi'ne bastım. Ashley ve David farklı yerlerde olmalıydı ki oyun bana hangi simi oynatacağımı sordu. Boğazıma büyük bir yumru otursa da David'e tıklattım. Windenburg'deydi. Get Together eklentisinden gelen yeni şehir. Bu eklentiyi oyuna girmeden hemen önce kendi kredi kartımla gizlice almıştım, oynama imkanım olmamıştı. Peki David orada ne arıyordu?

Dengeler gerçekten değişmiş olmalıydı.

Ve karşımda David vardı. Onu Sims grafikleri içinde sıkışıp kalmış halde görmek dünyanın en garip şeyiydi. Kanepede öylece oturuyordu. Bu evi çözmek için kamerayı bahçeye yönlendirdim ve havuzun kenarında ayakta dikilen Rosalinda ile karşılaştım.

Ne?

Ekranın sağ üstüne gelen bildirimden Rosalinda'nın gidiyor olduğunu anladım. Bahçeden içeri girip salona geçti.

ROSALINDA
"Yanda butik bir otel vardı, ailemle burada kalmıştık. Şey... Bir şeye ihtiyacın olursa... Ararsın." demin olan şeyden sonra kelimeler ağzımda dolanıp duruyor, bir türlü çıkamıyorlardı. David ruhsuz bir şekilde başını salladı. Kötü zamanlamaydı. Gerçi bunun için uygun herhangi bir zaman yoktu, benim için de planlanmış bir şey değildi. Onun duygusuzlaştığı kadar bende de duygu patlaması olmuştu. Ve bu şey olmasaydı David'in gitmeme asla izin vermeyeceğinden emindim. O centilmendi, her zaman, her koşulda.

Gözlerim dolduğu için bulanık gördüğüm salonu geçerek ön kapıya ulaştım. David, "Kendine iyi bak." diye mırıldandı. Ona dönmeden başımı onun yaptığı gibi hafifçe sallayarak kapıyı açıp çıktım.

LISA
Kendime aralarında bir şey olup olmadığını düşünürken bulduğum için kızdım. Gerçi çok da anormal bir şey değildi. Her şeyden önce o vardı.

Çekinerek buzdolabına bastım. Açlık ihtiyacı sararmaya başlamıştı. Yemek hazırlamakla uğraşmasını istemediğim için yoğurdu seçtim. O sırada sol alttan bir bildirim daha geldi. Bu sefer David'in telefonu çalıyordu.

DAVID
Kaşığı elimden bırakıp cebimden telefonumu çıkardım.

Siktir.

Arayan Ryan'dı.

"Hey... David..."

Ses çıkarmadan konuşmasına izin verdim.

SIMSEPTIONDonde viven las historias. Descúbrelo ahora