Büyücü

6.9K 526 16
                                    

Bir yandan elimle dumanı yüzümden uzak tutmaya çalışırken diğer yandan da en ufak bir şey görme çabası içindeydim. Duman geldiği gibi bir anda yok olduğunda şaşkınlıktan donup kalmıştım. Ağzımdan kaçan çığlık koridorda yankılanırken birilerinin duymasını ümit ettim. Karşımda duran beyazlara bürünmüş adam ya da genç yüzünde memnuniyetini yansıtan bir ifadeyle dikiliyordu. Alnına dökülen siyah saçlarının aksine yüzü kireç gibi bembeyazdı. Üzerindeki kıyafetinden ayırt bile edilemiyordu. Fakat asıl sorun gözleriydi. Gözleri bir renk cümbüşüydü. Girdap misali dönen renkler içime korku aşılıyordu. Fazla ürkütücüydü. Özellikle gözbebeğinin yanındaki beyaz noktadan gözlerimi alamıyordum.

Aniden içeri giren Adrian bana baktı. Gözlerimi takip ettiğinde karşımda dikilen o şeyi gördüğünde o da aynı şekilde donup kaldı. Kımıldamak için yaptığım hamlelerin yersiz olduğunu farkettiğimde istem dışı hareketsiz kaldığımı anlamıştım. Büyücü Kletos içeri girdiğinde derin bir nefes aldım.

"Prens?"

Büyücü Kletos eğilip selam verdiğinde küçük dilimi yutacaktım neredeyse. Gözlerim tekrar onunla buluştuğunda yutkundum. Gözlerine her baktığımda dışarı çıkmak için uğraşan bir şey hissediyordum göğüs kafesimde. Baskı oldukça güçlü ve garipti. O hissin gitmesini istiyordum fakat gitmesini istemiyordum da. Tezatlıklar aklımı karıştırırken ne yapacağımı şaşırmış sadece olan biteni izliyordum. Birşey anlamasam da izliyordum.

"Büyücü Kletos. Selamınız baş üstüne."

Büyücü dikleşip şaşkınlığıyla beraber karşımda dikilen ve varlığını benimseyemediğim varlığa baktı.

"Sizi buraya getiren sebebi merak ettim doğrusu."

Sessizce ekmeğimden bir parça alıp ağzıma attım. Üzerimdeki baskı kalkmıştı. Fakat hâlâ göğüs kafesimi sıkıştıran hissi hissedebiliyordum.

"Duyduğuma göre bir büyücüye ihtiyacınız varmış."

Kaşlarımı çattım.

"Ama efendim..."

"İtiraz kabul etmiyorum büyücü. İşler tahmin ettiğinizden de kötü durumda."

Büyücü Kletos sessizliğini koruyarak başını yere eğdi. Ağzıma bir lokma daha atıp olanları değerlendirmeye devam ettim. O varlık bana tekrar baktığında ağzımdaki lokma boğazıma takıldı. Öksürürken diğer yandan da göğsüme vuruyordum. Alnımda hissettiğim soğukluk bedenime yayılırken titredim. Boğazımdaki lokma gitmişti. Üzerimdeki uyuşukluk yerini enerjiye bırakmıştı. Gözlerimi açtığımda yüzündeki tebessümle bana bakmakta olan 'o' varlığı gördüm. Soğuk parmağını alnımdan çekerken yüzündeki tebessüm yerini ifadesizliğe bıraktı. Daha fazla merakımı dizginleyemeyeceğimden sordum.

"Neler oluyor Büyücü Kletos?"

Büyücü bana bakarken iç çekti.

"Sen öldün Arya. Ruhunu bedeninde tutmak için yoğun çaba sarf ettim. Yasak büyüleri kullanmak zorunda kaldım."

Prens olduğu söylenen varlık Büyücüye cevap verdi.

"Bulunduğumuz hâl dolayısıyla göz ardı edildin Büyücü. Endişelenmen gereken bir durum yok."

Duyduklarım karşısında yutkundum.

Ben ölmüş müydüm?

"Nasıl olur?"

Büyücü gözlerimin içine baktı.

"Bilmiyoruz"

Ben resmen ölmüştüm.

DOĞUM LEKESİ -2- ANAHTAR AİLESİWhere stories live. Discover now