2.Bölüm

456 127 91
                                    

Bir an.

Sadece çok kısa bir an okyanus mavisi gözleriyle ,şaşkınlıktan silmeyi unuttuğum yaşlı gözlerimin en derinine bakan ,sesiyle içimi ürperten bu genç adama sımsıkı sarılmak istedim. Neden bilmesem de içimi döküp, omzunda ağlamak istedim.

Fakat böyle birşeyi ne ben yapardım ne de kusursuz bir güzelliğe sahip genç adam.

Sanki az önce hıçkırarak ağlayan ben değilmişim gibi durarak ne kadar çelişkili olduğumu fark ettim.Kalbim sınırlarını fazlasıyla zorlayacak bir şekilde atarken, yakınımda olduğu için onun da benim gibi attığını fark etmiş oldum.

Nereden geldiğini anlamadığım bir soğuk rüzgar aniden saçlarımı gözlerimin önüne uçuşturdu. Henüz adını bile bilmediğim genç adam, birbirine yapışmış bedenlerimizin arasında bulunan, düşerken beni tuttuğu sağ elini oldukça yavaş ve temkinli bir şekilde havaya kaldırdı. Hâlâ gözlerimin en derinine bakan deniz gözlerini gözlerimden hiç ayırmadan yüzüme siper olmuş saçlarıma uzattı. İlk başta ne yapmaya çalıştığını anlamasam da amacının saçlarımı çekmek olduğunu anlamıştım.

Aniden gelen ikinci bir soğuk rüzgarla kendime gelerek başımı iki yanımda salladım. Hala ona sarılmak için kavrulan yanımı susturarak, gözlerimi yumup açtıktan sonra geri adım attım. Böylece aradaki mesafeyi açmış ve gözlerinde kaybolmaktan kurtulmuştum. Karşımda ki genç adamın elinin havada kalmasına sebep olduğumu da fark etmiş oldum.
Hava da kalan eline ve açmış olduğum mesafeye bir süre şaşkınlık ve çatık kaşlarıyla baktı. Aramızda ki neredeyse somut bir varlığa dönüşecek gerginliğe son vermek adına cevap verdim.
"Teşekkür ederim." ardından son kez ağlamış olduğunu ele veren gözlerine bakarak arkamı döndüm. Ardından birşey söyleyecek gibi olduğunda ise aldırmadan mezarlıktan çıktım.

Bir yandan ise bu anın bana nereden tanıdık geldiğini hatırlamaya çalışıyodum. Bir başkası ile benzer bi diyalog kurmadığıma eminim. Fakat gözleri ve kurduğu o cümle bi o kadar da tanıdıktı benim için. Sanki daha önce de beni düşecekken tutmuş ve içimi ürpeterek "dikkatli ol" demişti . Ben düşüncelere dalmış iken ormandan çıkmış hatta koşarak ayrıldığım durağa geldiğimi fark ettim.

Otobüse binip cam kenarında bulduğum ilk boş koltuğa yerleştim. Çok geçmeden rehabilitasyon merkezine geldiğimi fark ettiğim de otobüsten indim.

Kendime sakin olmam gerektiğini hatırlatmaya özen göstererek yürüdüm. Terleyen ellerimi çantamın sapına kenetlediğim sırada kapıdan girdim. Annemin hasta bakıcısını bulup durumunu sorduğumda aldığım "her zaman ki gibi " yanıtı ardından hasta bakıcısının omzumu sıvazlayıp buruk gülümsemesi rahatlamama yetmedi. Artık aşina olduğum 404 no 'lu turuncu kapının önüne gelince durakladım.

Saçlarımı kulaklarımın arkasına sıkıştırıp derin nefesler eşliğinde terleyen ellerimi pantalonuma sildikten sonra gözlerimi yumup kapıyı tıkladım. Annemin bana karşı yalnızca gel derken kullandığı sesini duyunca içeri girdim. Annemi her zamanki gibi eski tek kişilik yamalı koltuğunda oturmuş vaziyette buldum. Yavaş ve temkinli adımlarla yanına ulaştığım da karşısında ki sandalyeye kuruldum. Dikkatli bir şekilde anneme baktığım da yine her zamanki gibi tek eli kucağında tuttuğu peçeteyle oynarken diğer eli dışarıya dönük olan yüzüne yaslanmış çimen yeşili gözleri ile dışarıyı izliyor.

Aramızda ki gerginlik somut bir varlığa dönüşmeden konuştum.
"A-anne biliyosun bug.." annemin karşısında bu denli güçsüz olmaktan nefret ediyorum. Cümlemi yarıda kesmeme sebep olan şey annemin gözlerime çevirdiği çimen yeşili gözleriydi.

"Tamam. Pekâlâ benimle konuşmak istemiyorsun anne anlıyorum. Sana bugün bunun nedenini sormayacağım." Annem gözlerime daha anlamlı bir şekilde bakmaya başladığında fırsattan istifade konuşmama devam ettim.
"Ama sen görmüyor musun? anne ben ne haldeyim. Bugün canım acıyor anne. Sana ihtiyacım var benim."
Gözümden akan yaşlarımı elimin tersiyle silip annemin kucağında tuttuğu elinin üzerine kenetledim ellerimi.

Başımı kaldırıp anneme baktığım da birlestirdiğim ellerime baktığını fark ettim.
"Anne ben neden seninle acımı paylaşamıyorum ? Neden yaşıtlarım gibi dertleşemiyorum neden ? Görmüyor musun canım nasıl yanıyor nasıl özlüyorum seni ? Tüm bunları nasıl fark etmessin! Seni nasıl özlediğimi nasıl görmessin?"

Sandalyeden kalkıp annemin dizlerinin önünde diž çöktüm. Başımı annemin dizlerinin üzerine kapaklayıp ellerine kenetlediğim ellerimi biraz daha sıktım. Elimin üzerin de beni rahatlatmaya çalışırmışcasına gezinen bir parmak hissettiğim de faltaşı gibi açtığım gözlerimle başımı kaldırdım. Elimin üzerinde tenimi okşayan parmağın anneme ait olduğunu fark ettiğim de bu kez göz yaşlarıma bir tutam mutluluk dudaklarıma ise bir tutam tebessüm yerleşti.

Annem bir yıldır ilk kez bana bir tepki veriyor ilk kez elimi okşayıp bakmaya doyamadığım gözleriyle gözlerime bu denli sıcak bakıyordu.
"Biliyor musun anne tam da şuan sana sarılmayı saçlarını koklamayı ne çok istiyorum ? Fakat bunun için ne denli korkuyorum bir bilsen." içim de olup biten tüm cesaret ve umut dolu kırıntıları kullanıp sarf ettiğim cümle karşısında annem başını tekrar cama çevirdiğinde gözlerimi ellerimize sabitledim. Tam umudumu yitirecekken annemin bana "gel" demek haricin de kullandığı sesini duyunca başımı yeniden kaldırdım.
"Sarılabilirsin.."

**********************************

Bir kelime. 17 yaşında olan bir genç kızı bu denli etkileyebirmiş meğer. Annemin dudaklarından dökülen o kelime beni öyle etkilemişti öyle mutlu etmişti ki..

Ellerim annemin sırtın da ,gözlerim kapalı annemin kokusunu bir daha unutmak istezmişcesine çekerken çok mutluydum. Saçlarımın üzerin de varlığını belli etmemeye çalışarak gezinen elleri hisstiğimde dudaklarım da son üç dakikadır asılı kalan gülümsemem biraz daha genişledi. Ben annemin ben ona sarılırken bana karşılık vermemesini umursamazken bana sarılması... Tarif edilemezdi benim için.

"Artık gidebilirsin. " oldukça zor da olsa annemden ayrılıp gelen cesaretim sayesinde yanaklarını öperek ona teşekkür ettim. Ardından çantamı da alarak az önce girmeye çekindiğim kapıdan istemeyerek de olsa çıktım.

Koridor da giderken annemin yanından ayrıldıktan sonra ilk kez güldüğümü gören hasta bakıcılarına aldırmadan devam ettim. Hastaneden çıkıp tekrar eve gitmek için taksiye bindiğim de telefonuma baktım. Tuğçe ,Selin ve halamdan gelen çağrıları umursamadım. Camdan dışarıya izlerken bir gün içerisinde ruh halimin nasıl değiştiğini fark ettim.

Evin önüne gelince arabadan inip evin kapısını açarken dâhi tebessümüme mani olamadım. Böyle bir gün de böyle samimi bir şekilde güldüğümü gören halamı dejavu etkisiyle başbaşa bırakarak yukarıya çıkıp pijamalarımı giydim. Yatağa girdiğimde kulaklarımda annemin sesi , ellerim ise küçük tüplü kolyemde iken gözlerimi yumdum.

Sanırım bu gece kendimi biraz da olsa huzurlu bir şekilde uykuya teslim edebilirdim..

Arkadaşlar umarım beğendiğiniz bir bölüm olmuştur. Bazı hatalarım olmuş olabilir onu acemiliğime vermiş olmanızı umarak affınıza sığınıyorum..

Multimedya -Masal Kaya

Ritim~Ölümün Derinliģi~#VYM_2016Where stories live. Discover now