1. BÖLÜM ↕ENKAZ↕

178K 3.3K 518
                                    

Gökyüzünün ışıkları olan yıldızlar, gökyüzünün eteklerini bir parıltı gibi süslüyor, gecenin karanlığını aydınlatıyordu.

Tik tak.

Tik tak.

Tik tak.

Akrep ve yelkovan gecenin bir vakti kovalamaca oynuyor, zaman kavramını bir türlü durdurmuyorlardı. Bu oyunun ayak sesleri odamdaki saatte yankılanıyorken, camımı kapatıp perdemi çektim.

Sabaha karşı dört olmasına rağmen hâlâ uyumamıştım, uyuyamamıştım.

Normalde hemen uyuyan ben, bu gece zihnimle cebelleşmiştim. İçimde bir his vardı, tuhaf bir histi.

Kışın ortasında, dışarıda kalan korkak bir çocuğun hissettikleri gibi.

Kışın kar'ın yağmasını bekleyen bir çocuğun tüm kış boyunca, kar'ı görememesi gibi.

Tuhaftı.

Yatağımın içine girip, gözlerimi tavana diktiğimde, gördüğüm tek şey karanlık olmasına rağmen, o karanlıkta bir sürü sahneydi.

Yeşil gözlerimin çerçevesi olan siyah kirpiklerim yorgunlukla birbirine yapıştığında, düşüncelerimi zihnimden kovmuştum.

* * *

Her gecenin, bir sabahı oluyordu. Her düşüncenin bir sonu oluyordu, lâkin benim dün hissettiklerimin bir sonu yokmuş gibi, uyandığımda da aynı hisler beni karşılamıştı.

Bu anlamsız karamsarlık, ruhumu derin bir çukura atıyordu sanki.

Dün gece sabaha karşı uyumama rağmen, bu sabah erkenden kalkmıştım. Bu durum, benim alışkanlığım dışındaydı.

Sıcak ayaklarımı soğuk parkeyle buluşturduğumda, soğukluk içimi titretmişti bile.

Esneyerek, odamdan çıktığımda mutfakta olan annemin yanına gidip, yanağını öptüm.

"Günaydın validem."

"Günaydın."

Gözlerim salona kayarken, "Babam yok mu?" diye sordum.

"Ekmek almaya gitti, gelir biraz sonra."

"Sende bir şey var," dedim durgunluğunu göz önünde tutarak.

"Bir şeyim yok Meyra."

"Anne," dedim uyarıcı bir tonda. "Bugün bir durgunsun, neyin var ne oldu?"

"Bir şeyim yok diyorum, üsteleme."

Verdiği sert tepki karşısında, pembe dilimi dudaklarımın üzerinde gezdirdim. İçimdeki his bu tepkiyi görünce büyüdü, büyüdü, filizlenip ağaç oldu, yapraklarını tüm ruhuma musallat etti.

Mutfak masasına oturduğumda, elimi çenemin altına alıp anneme baktım. Uzun kahverengi saçları beline kadar iniyor, kırklarının başında olmasına rağmen dinç ve oldukça güzel görünüyordu.

Çoğu kişi beni anneme benzetiyordu, tek şey hariç; yeşil gözlerim. Yeşil gözlerim, babamın gözleriyle aynı renkti, uzun siyah kirpiklerim de, babamın göz yapısının başka kopyasıydı.

UMUT DENİZİ |KİTAP OLDU|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin