69. Morgue

7.4K 102 5
                                    

Uzun süreden beri kayıp olan kızımın acısını yaşarken, bir telefon araması aldım. Polis şubesinden arıyorlardı, verdiğim fiziksel tanımlama raporuna uyan küçük bir kızın cesedini bulduklarını söylüyorlardı. Haberi aldığım anda dizlerim titredi, yere çöküp elimle ağzımı kapatarak ağlamamı bastırdım. Benden morga girip cesedin kimliğini doğrulamamı istediler, bu benim için çok zor olacaktı...

Morg bir devlet hastanesine bağlıydı ve tabi ki hastaneden ayrı bir binadaydı. Binaya kırmızı renkli bir kapıdan giriliyordu, içeri girdiğimde kapının bir koridora açıldığını gördüm. Koridorun sonunda ise krem rengi bir başka kapı vardı. Bana eşlik eden polis ile o kapıya ilerledim. Kapının ardında ofis benzeri küçük bir yer vardı. Bir masa, dolaplar, çöp kutusu, küçük bir pencere. Ama içeride kimse yoktu.

Birkaç dakika sonra kapı hızlıca açıldı ve nefes nefese kalmış genç bir kadın içeri girdi, kayan gözlüklerini itip doğruldu ve alnındaki terleri bir peçete ile sildikten sonra "Merhaba" dedi "Kusura bakmayın, acil bir işim çıkmıştı, yine de mümkün olduğunca çabuk geldim. Hemen işleme geçelim, bu tür şeyler uzatmaya gelmez. Doktor Collins'in içeride olduğuna eminim, benden önce gelmişti." Ayağa kalkıp metal bir kapının önüne yürüdü "Hemen burada, iyi şanslar."

Kapıyı açtı, yüzüme garip bir koku ile beraber bir soğuk hava dalgası çarpmıştı. Yanımdaki polisle beraber içeri girdim, kadın ise dışarıda bekleyeceğini söyleyip odada kaldı. Morg bir koridora benziyordu, her yerde cesetlerin tutulduğu o metal şeylerden vardı. Koridorun sonunda ise beyaz doktor önlüğü olan biri bize sırtını dönmüş bir vaziyette duruyordu. Yanımdaki polis "Doktor?" dedi. Adam bize döndü, neredeyse siyah olan gözleri çok garip bakıyordu. Sanki odaklanamıyorlarmış gibi...

Bize doğru yürümeye başladı "Siz de mi kimlik doğrulama için buradasınız?" dedi. Sesi monoton ve ruhsuzdu. Önyargılarım yine beynimde konuşmaya başlamışlardı, bu adam sinir bozucu biri olmalıydı. Yanımdaki polis benim yerime cevap verdi "Evet, mümkün olduğunca çabuk olmasını istiyoruz. Bilgiler burada." Doktora bir kâğıt uzattı, adam inceledikten sonra tam yanında duran metal kapağı açtı. Sürgüyü çekti ve üstünde beyaz örtü örtülmüş bir ceset ortaya çıktı, tutup yavaşça çektim.

Oydu, lanet olsun ki oydu. Bu sarı saçlar, küçük ve narin yüz... Yere çöküp ağlamaya başladım. Doktor ve polis beni ayağa kaldırmaya çalıştılar.Sakinleşip kimlik doğrulaması yaptıktan sonra morgdan çıkıp ofis benzeri küçük odaya döndük, kadın endişeli gözlerle bana baktı "İyi misin? " Kafamı evet anlamında salladım. "Kimlik doğrulamayı yaptığınıza göre-" cümlesini tamamlayamadan krem rengi kapı açıldı ve içeri bir adam girdi. Kadın ayaklanıp "Doktor Collins!" diye bağırdı, adam ürküp geri sıçradı. Sonra kadın bize döndü "Eğer doktor orda değilse siz kimle..?"

Bu noktada yanımdaki polis de, ben de donup kalmıştık. Polis kendini çabuk toparlayıp "Orda bir adam vardı, cesedi de gösterdi. O kimdi öyleyse?" dedi. Hepimiz hızlıca morga yöneldik. Kapıyı açıp içeri daldık, kimse yoktu.

"Ama nasıl olur?" dedim "Biz burada biriyle konuştuk... Eminim... Üstünde doktor önlüğü bile vardı..." Doktor Collins ile kadın birbirlerine baktılar, kadın bir adım önce çıkıp yüzünden okunabilen saf bir dehşet ifadesi ile konuştu "Gözleri siyah gibi miydi..?" Soru sorar bir ses tonu ile "Evet?" dedim. Kadın şimdi daha da korkmuştu, Doktor Collins ise bembeyaz kesilmişti "David... O David'di. Demek onu gördüğünü söyleyenler, yalan söylemiyordu..." Polis öne çıktı "Öyleyse nereye kayboldu bir anda? Şu an nerede?" Kadın bir süre sessiz kaldı, ardından cevap verdi

"Toprağın altında..."

Korkunç Bilgiler ve HikayelerWhere stories live. Discover now