*Giriş*

29.5K 933 330
                                    

Hoş geldiniz 🌺

Kitabımın bu ilk bölümü geneline göre biraz ön yargı taşıyor. Sizden ricam lütfen sonraki bölümlere de göz atmanız. Kitabın karakteri konusunda fikrinizin değişeceğini iddia etmiyorum lakin değişebilir.

Tekrardan hoş geldiniz 🌺

Bir sürü sıradan gecem vardı. Bu gecenin de o gecelerden biri olacağını düşünürken hayatımdaki en anlamlı gece olacağını bilmeden yavaşça sürüklendim ruhu ölmüş eve doğru. Ölü ruhlar, canlı bedenleri karşılamak için adeta birbirleriyle yarışır, bedenlerini öne sürerlerdi.

Ölmüş ruhların arasında en ölüsü avuçlarıma düşecekti. Her gün avuçlarımın içine korkarak bakıp canlanmasını bir umut bekleyecektim. Sonrasında ise onu özgürlüğüne...

Hayır... Özgürlüğünü zaten avuçlarımda bulacaktı. Bu gecemi ve bundan sonraki her gecemi anlamlı kılacak olan o kadın... Hayatıma düşüşünü izleyecektim.

Çiseleyen yağmurun altında mekana girerken kardeşimin titrek adımları siyah parlak ayakkabıma yerde oluşan su birikintilerini sıçratıyordu. Gözlerimi ona kaydırıp ruh halini çözmeye çalıştığımda bakmama dahi gerek olmadığını düşündüm. Heyecanlıydı, korkuyordu, tırsağın önde gideniydi. Birazdan bir şeylere ilk adımını atacaktı. Mutlu olması gerekirken bu çekingen halleri benim gibi bir adamın kardeşine hiç uygun değildi. Tabii bu halleri, dudağımın hareketlenip yukarı kıvrılmasına engel de olmadı. Eğer yine olmazsa ve istediğim itirafı ondan alamazsam bu gece bu çocuğu buradan çıkarmayacaktım. Ya da buradan hemen gidebilirdik. Söylemesini istediğim tek bir şey vardı.

İçeri geçmeden mekanın önündeki korumalara başımla selam verip geniş koridora girdik. Kaldırdığım lacivert trençkotumun yakalarını yana yatırıp merdivene yöneldim. Kardeşimin ayaklarının yavaşlamasına aldırmadan emin adımlarla basamakları çıkıp merdivenin tam karşısındaki, duvarları camla döşenmiş odaya baktım. Ellerimi cebime sokup merdivenin daha ortasına dahi gelememiş olan kardeşime bakışlarımı çevirdim. Bazen öyle bıktırıyordu ki gözündeki gözlüğün camlarını söküp vücudunda delik olan her yere yapıştırmak istiyordum. Ama şu anda sakin olmam gerektiğinin bilincindeydim. Onu korkutup kaçırmak istemiyordum, hele ki yine büyük mücadele sonunda buraya gelmeye ikna ederek.

Ayağımı yere vurarak kardeşimin yanıma ulaşmasını bekledim. Gözlerinden burnuna kaymış olan gözlüğünün ortasına parmağının ucuyla dokunup yukarı sürttü ve soluğu yanımda aldı. Başımı yana yatırıp bu gecenin iyi geçeceğini ona hissettirmeye çalıştım fakat o hissetmek yerine soğuk soğuk terleri biriktirmişti şakağında. Onu daha fazla heyecanlandırıp bu gece yapacağı işten vazgeçirmemek için oyalanmadan duvarları camla döşenmiş odaya yürüdüm. Arkamdan geldiğini görmek için bakmama gerek yoktu, yere hızla vurduğu ayakları kendini belli ediyordu.

Cam kapının önüne gelip bu defa kardeşimi beklemeden kapıyı tıklatıp içeri girdim. Çalışma masasının üzerindeki fotoğraflardan başını kaldıran Vehmi gülümseyerek ayağa kalkıp karşıladı beni. ''Dostum, hoş geldin,'' deyip sarılacağı an gözleri arkama kaydı. ''Hoş geldiniz," kelimesi döküldü dudaklarından bu defa çoğullaştırma yaparak.

Vehmi'nin gözleri kurnazca parlarken kelimeleri ima kaplıydı. Arkamı döndüğümde kardeşimin kapının kenarına montelenmiş biçimde yapışması Vehmi'nin önünde beni hayal kırıklığına uğrattı. Tekrar Vehmi'ye dönüp, ''Sonunda gelebildik. Daha fazla oyalanmadan bizim oğlanın oda numarasını söylesen,'' dedim dudaklarımı birbirine bastırarak. Her an gülebilirdim ama kardeşimi bu defa kaçırmamaya niyetliydim.

MİNİKŞE (Kitap Oluyor)Where stories live. Discover now