Bölüm 49

25.7K 998 153
                                    

Hmm. Ebru! Bakalım bu güzel bölüm oyuncusu kimmiş?

Haydi İyi Okumalar!

Ebru'dan

Oralarda iyi bak kendine kızım olur mu? Dikkat et kızım olur mu? Kimseye bulaşma kızım olurmu? Ayyyh! Bune böyle be! Sabahtan beri annem başımda dikilmiş car car konuşuyo! Görende 10 yasında bebeyim sanıcak! Alt tarafı İstanbul'a gidiyorum.! Hem Talhada orda.

"Anneciğim! Canım! Gülşah Sultan ! Ben 10 yaşında bebek değilim. 21 yaşında yetişkin bir kızım. Hem Talhada orada. Biz sahip çıkarız birbirimize. Sen merak etme lütfen !" dedim ve sulu bir öpücük bırakıp babama sarıldım.

"Babamm" dedim ve kocaman sarıldım.

"Bak kızım kendine dikkat et! Bizim eşek sıpasınada sahip çık" dedi babam.

"Tamam babam tamam" dedim ve bavulumu alarak uçağa bindim.

---

"Hanımefendi! Uçakta telefon kullanmak yasak" dedi hostes.

"Hım pardon" diyerek telefonu çantama koydum. Camdan dışarı bakarken yanıma birinin oturmasıyla kafamı o tarafa çevirdim.

Aman tanrım didim o.O nasıl bir yakışıklılıktır o. Dilim tutuldu resmen.

"Çok beğendin galiba" dedi ve ukalâca sırıttı.

"Aman egolu insanlardan nefret ederim" dedim ve kafamı tekrar cama yasladım.

"Bu arada ben Buğra" dedi elini uzattı.

"Bende Ebru" dedim elini sıkarak.

"Numaramı verebi..." diyecekken benim hayvan gibi bağırmam bir oldu.

"Höst! Yavaş gel! " dedim. Etraftaki birkaç kişinin bana bakması umrumda bile değildi.

"Ya sen yanlış anladın! O anlamda demek istemedim" dediğinde içimde oluşan utanç duygusunu dışa yansıtmamaya çalıştım.

"Ne anlamda demek istedin?" dediğimde gülerek bana döndü.

"Ya ben aslında İstanbulu pek fazla bilmiyorum. Yani eğer seninle birlikte.. Neyse yaa " dedi ve önüne döndü.

"Sana yardım edip İstanbulu gezdirmemimi istiyorsun?" dedim şaşgınlıkla.

"Ya hayır aslında tam öyle birşey değil. Bak ben öğretmenim ve gideceğim okulu bilmiyorum. Daha önce hiç İstanbula gitmedim. Yani bana yardım edermisin" diye sordu minnettar bir şekilde. Oda benim gibi öğretmendi demek!

"Tamam! O zaman bana gideceğin okulu söyle" dedim bende. Bu yaşadığım olayı kitapta veya dizilerde görseydim çok saçma diyip bırakırdım ama demekki hiçbirsekilde önyargılı davranmamalıymışım!

"Onaltı Erkek Okulu" dediğinde ufak çaplı bir çığlık attım

"Ne!!" dediğimde yavaşca ağzımı kapattı.

"Yavaş ol yoksa uçaktan atıcaklar" dedi ve güldü. Elini ağzımdan çekerken konuşmaya başladım.

"Bende orada öğretmenlik yapıcam" dediğimde gözleri fal taşı gibi açıldı.

"Ee o zaman meslektaş oluyoruz" dedi ve kahkaha attı.

"Aynen" dedim ve bende güldüm.

Seni tanıdığıma çok memnun oldum be Buğra!

***

Elimdeki kağıdı taksiciye uzatarak buraya gitmesini söyledim. Talhanın evine gidicektik. Yani Buğra ve ben.

"Ebrucuğum! Sana ne kadar teşekkür etsem az! Saol iyi varsın" dedi ve bacağımın üzerinde duran elimi tuttu.

"Hiç lafı bile olmaz ! Hem zaten meslektaşızda" dedim ve güldüm.

"Abla burası" dedi taksici. Eve baktığımda baya büyük bir villa olduğunu gördüm. Vayy bee ! Kardeşime bak sen sarayda yaşıo anasını satıyım.

"Buyrun" diyerek parayı uzatti Buğra

"Aa ama Buğra ben öderdim" dediğimde tek kaşını kaldırdı.

"Ben Buğra Aksoy'um bebeğim. Bir kıza asla para ödetmem" dedi ve göz kırpıp taksiden indi.

"Seni evine bıraktığıma göre ben gidiyim artık hadi görüşmek üzere" diyerek taksiye yönelirken elinden tutup durdurdum.

"Gitme! Yani şeyy. Burada misafir olabilirsin ! Sana ev buluncada gidersin" dediğimde şaşırmış olacakki sustu kaldı.

"Yok ben kabul edemem" dediginde ısrar ettim.

"Ya hadii! Arkadaşımsın sen benim" dediğimde güldü

"Peki!" dediğinde gerçekten çok sevinmistim. Ama neydi bu şimdi? Birden sevinmek falan noluyo?

"Ee hadi o zaman " dedim ve içeri girdik. Kapıyı çaldığımda yaşlı bir teyze açtı.

"Buyur evladım" dedi zar zor konuşarak

"Ee ben yanlış geldim galiba. Ben kardeşime baktım ama. Talha... Talha Temel" dedim.

"Yok kızım doğru geldinde onlar taşındılar" dedi yaşlı teyze.

"Tasındılarmı?" dedim ve Buğraya baktım.

"Evet. Burada 5 erkek kalıyorlardı. Ama içlerinden sanırım... Emir Karaca vefat etti. Bu yüzden darma dağın oldular ve en sonundada taşındılar" Ne!! Emir vefat mı etmişti? Bu bu olamaz.

"E..emir vefatmı etti?" dediğimde gözlerim yavaş yavaş kararmaya başlamıştı. En son duyduğum şey ise;

"Ebru... Ebru uyan" diyen Buğranın telaşlı sesiydi.

...

Tâlha'dan

"Ablam nasıl doktor? " diye telaşlı bir şekilde hastahane koridorunda koşturmaya başladım. Buğra denen bi adam ablamın telefonundan beni aradı ve onun hastahanede olduğunu söyledi. Kim bu Buğra?

"Talha bey iyimisiniz?" diye sordu doktor.

"Ha?" diyebildim sadece.

"Ablanız diyorum iyi ama sizi görmek istiyordu" dedi. Koşar adım içeri girdiğimde ablamı ve yanında bir erkek gördüm.

"Abla" dedim sadece

"T..talha Emir öldümü? Diye sordu ablam.

"Sen nerden biliyorsun?" diye sordum bende.

" biliyorum işte şimdi söyle öldümü Emir?" diye sordu üzüntüyle.

"Sana gerçekleri anlatıcam abla. Emir ölmedi. Ama büyük bir kaza geçirdi. Mete diye bi adam Emiri öldürmek istiyordu. Bir gün buluşmak istedi. Emirde tek gitti. Mete Dünyayı seviyordu. Emir Meteyi öldürücekti. Buluştukları gün vurmuş Emiri. Ama biz Emir ölmeden yetiştik. Şuan yaşıyor bi dağ evinde. Metenin onu tekrar öldürmemesi için bizde öldü yalanını çıkardık ortaya. Meteyi öldürdükten sonra Emir ortaya çıkıcak. Ama şuan herkes onu öldü biliyor. Dünyada dahil" diyerek herşeyi açığa kavuşturdum.

***

Tataaaaa!! Büyük sır ortaya çıktı. Bakalım şimdi Dünya'yı neler bekliyor?

Erkek OkuluWhere stories live. Discover now