Vinte e deis ⚽

29.4K 1.1K 223
                                    

Yazarınız sözünü tuttu sglshş

Söyliycek bi şey bulamadım...

Yorum ve vote yapmayı unutmayın!

İyi okumalar!

#

"Adriana!"

Zeminle eş yükseklikteki ağa sanki mümkünmüş gibi daha fazla sindim. Ense kökümdeki ağrı düşünme duyumu tamamen ele geçirmişti. Üşüdüğüm için daha sıkı sarındım gövdeme. Keskin rüzgar vücudumda alev etkisi yaratıyordu.

Aksanlı ses bir kez daha ismimi sertçe kükrediğinde kalbim korkuyla ritmini arttırdı. Attığı her adımın tahta üzerinde çıkardığı gıcırtılı ses, zihnimde oluşan suya atlama fikrini pekiştiriyordu. Sızlayan gözlerimi titrekçe kapattım ve bir damlanın gözlerimden süzülmesine izin verdim. Boğazımda oluşan siktiğimin yumrusu her yutkunduğumda canımı acıtıyordu.

Bir şeylerin kırılma sesiyle irkildim. Adım sesleri artık kesilmişti. Başına bir şey geldiği düşüncesiyle yerimden aniden doğruldum, fakat bu ağrımın daha da şiddetlenmesinden başka bir işe yaramamıştı. Tahta zemine tutunarak terasa çıktığımda her bir uzvum sızım sızım sızladı. Zorlanarak da olsa ayağa kalktım ve tahta sütunlardan destek alarak yalpalaya yalpalaya girdim içeri.

Neymar yatağın kenarında, elleriyle yüzünü çevrelemiş bir şekilde duruyordu. Orada olduğumu belli etmeme gerek yoktu. Zira düzensiz nefesim ve hırıltım sinir bozucu sessizliği bozmaya yetiyordu.

Ellerini yüzünden çekip bana döndüğünde çehresinden bir sürü ifade geçti. Sinir, rahatlama, şaşırma..

"Gitmemişsin.." diye fısıldadı, ani bir atakla yerinden kalkıp karşımda biterek. Kahkülümü kulağımın arkasına yerleştirdikten sonra durakladı ve baş parmağını elmacık kemiğimin üzerinde gezdirdi usulca. Bense düşmemek için tahta sütuna daha sıkı sarındım. Ela gözleri odaklanmakta sıkıntı çekiyordu. O.. İçmişti. Sarhoş değildi fakat ayık olduğu da söylenemezdi.

Kollarıyla cılız bedenimi kavradığında teninden yükselen yoğun alkol ve kadın parfümü kokusu birkaç damlanın, tişörtünün üzerini ıslatmasına sebep oldu. Bu canımı acıtmamalıydı. Buna hakkım yoktu.

Bitkince onu itmeye çalıştım fakat hiçbir işe yaramadı. Sıcak dudakları boynumla belirli belirsiz temas ederken orada yok olup gitmek istedim.

Kafasını gömdüğü boynumdan kaldırdı ve göz pınarlarımda biriken yaşı baş parmağıyla usulca sildi. Neden ağlıyorsun gibi saçma bir soru sormamıştı, çünkü biliyordu; onun yüzünden ağlıyordum.

Boğazımdaki yanma hissi arttığında onu bir kez daha ittim. Gücüm yeniden boşa gitse de kendi kendine uzaklaşmıştı bedenimden. Dağılmış saçlarında, yarı şişmiş, kanlanmış gözlerinde ve birkaç düğmesi açık kalmış gömleğinde göz gezdirdikten sonra yeniden, titrekçe kapattım gözlerimi. Sütunu kavrayan ellerim gücünü yitirirken kendimi yerde buldum. Her tarafıma iğne batırıyorlarmış gibi hissediyordum.

Üşüyordum ve kalbim ağrıyordu. Neymar, ela gözlerinde yer edinen tedirginlikle hızla yanıma çöktü. Eli alnımı bulduğunda istemsizce inledim. Onun sıcaklığı bile vücut ısıma göre soğuktu. Bana dokunmasını istemiyordum. Bu, bu onur kırıcıydı.

"Adriana, yanıyorsun!" diye kükrediğinde tek yapabildiğim göz yaşlarımın ıslattığı kirpiklerimi kırpıştırmaktı. Bedenim onun tarafından kavranıp havalandığında karşı çıkacak gücüm yoktu. Kara ile direk bağlantısı olan kapıya yönelmiştik. Kollarım iki yana sarkarken Neymar her adım attığında sarsılıyor, sarsılmanın etkisiyle de acı içinde sızlanıyordum.

"Şş.. Geçecek." diye fısıldadı kulağıma doğru yanaşarak. Fakat bu, üzerine sinen kokunun burnuma çarpmasıyla daha berbat hissettirdi.

Ucuz hissediyordum.

Kendimi zorlayarak ağzımdan nefes almayı denedim. Dışarı çıktığımız an soğuktan dolayı irkilsem de sıcak bedenine yanaşmadım. Beni kendine biraz daha çektiğinde bir hıçkırık kaçtı dudaklarımdan.

"Uzak dur.." diyebildim sadece. Sesim öyle çaresiz çıkmıştı ki Neymar yürümeyi bırakıp yorgun gözlerini üzerimde gezdirdi. Canımı en çok yakansa kusursuz yüzünde pişmanlık yerine acımanın yer almasıydı. Bana kötü davranabilirdi. Kalbimi kırabilir, kırdığı her parçayı ezip canımı yakabilirdi, fakat.. Bana acıyamazdı. Beni daha fazla küçük düşüremezdi.

Tüm gücümü toplayıp ellerinden kurtulacakken beni usulca yere indirdi ve elindeki anahtarın düğmesine basarak arkamızda bulunan arabanın kilidini açtı. Bir kolu kapıyı açmak için harekete geçerken, öbürü düşmemem için belimi sıkıca kavramıştı. Bedenimi yeniden kavrayıp koltuğa yerleştirdiğinde ayaklarımı zorlukla arabanın içine soktum. Üzerime uzanıp emniyet kemerimi taktıktan sonra, bana tedirgin bir bakış atıp doğruldu ve kapımı kapattı.

Hava gerçekten soğuktu. Neymar sürücü koltuğuna yerleşirken başımı sağa çevirdim ve kabaran denize diktim gözlerimi. Fırtına çıkmıştı. Kontağın çalıştığını belirten sesle eş zamanlı olarak klima açılmış, sıcak hava üflüyordu. Neymar'a döndüğümde dudakları tereddütle, hafifçe yukarı kıvrıldı. İfadesizliğimi bozmayarak gözlerimi ondan alıp yola diktim. Teşekkür edeceğimi sanıyorsa, yanılıyordu.

Arabada duyulan tek ses ciğerlerimden gelen hırıltı ve birkaç acılı öksürük sesiydi. Çok sık hastalanan biriydim fakat daha önce hiç bu kadar berbat olmamıştım. Aldığım her nefes ciğerlerimi tıkıyor, boğazımda biriken kaşıntı, ardı arkası kesilmeyen öksürük krizini tetikliyordu. Vücudumdaki acı, sıcak havanın etkisiyle azalınca boynumun tutulmasından dolayı oluşan ağrı göstermişti kendini.

Neymar gözlerini ara ara yoldan ayırıp durumuma bakıyordu. Ani bir frenle durduğumuzda emniyet kemeri, açıkta kalan boynumda sürtünerek küçük bir tahriş alanı yarattı. Şu an en son düşünebileceğim şey buydu benim için.

Cama iyice yaklaşarak önünde durduğumuz, minik poliklinik binasında göz gezdirdim. Neymar arabadan hızla çıktı ve benim tarafıma yönelerek kapıyı açtı. Emniyet kemerini çeviklikle çözüp beni yeniden kucakladığında hiçbir itiraz girişiminde bulunmadım. Hatta onun büyüsüne kapılarak yaptığım aptallığı cezalandırmak istercesine gecenin pek de masum olmayan izlerini taşıyan kokusunu içime çektim.

Serin hava vücuduma tam işleyemeden kapıdan içeri girdik. Alnımda biriken ter damlacıklarını silme isteğimi bastırarak bir öksürük krizini daha tetikledim. Hemşire bizi fark etmiş olmalı ki yanımıza gelip bizi acil servise yönlendirmişti. Birkaç adım sonrasında Neymar'ın ellerinin yerini, naylon kaplı sedye aldı ve bu biraz olsun rahat etmemi sağladı. Genç bir doktor içeriye girip hemşireye anlamsız birkaç şey söyledi ve Neymar'a garip aksanlı İngilizcesiyle dışarı çıkması gerektiği hakkında birkaç laf etti.

Bana, sanki istemesem gitmeyecekmiş gibi bakıyordu. Gözlerimi saf donuklukla birkaç defa kırpıştırdığımda Doktor perdeyi tuttu ve çekti.

Perde kapanmadan önce ise son gördüğüm şey Neymar'ın kan çanağına dönmüş gözlerindeki aciz ifadesi ve "Özür dilerim.." cümlesiyle kıvrılan dudaklarıydı.

#

Acayip efqar yaptım..

Luxúria ☁ Neymar Jr. Where stories live. Discover now