6.Bölüm • Bitch Better Have My Money

13.3K 503 180
                                    





Sahneye ilerlemek için hamle yaptığımda aniden durdum ve dudaklarımdaki muzip gülümsemeyle tekrar Neymar'a döndükten sonra önündeki küçük shot bardağını aldım.
"Buna ihtiyacım var."

Yakıcı sıvı dilimde cesaret verici bir tat bırakırken tek elimle ayakkabılarımı çıkarmaya çalışıyordum.

Sonunda onlardan kurtulduğumda hafif yüksek platforma çıktım ve mikrofonu elimde sallamıştım.

"Bu şarkı..." diye seslendim, başımın üstünde iki tane gördüğüm renkli ahizeyi umursamamaya çalışarak. "...her seferinde bana yapamayacağımı söyleyen Junior'a. Neymar da Silva Santos Junior'a."

Söyleyeceğim nakarat geçerken kendi kendime kıkırdamıştım.
"Bu ismi seviyorum, tekerleme gibi."

Saçlarımı yüzümden neşeyle çektiğimde Neymar'a bir bakış atmayı ihmal etmemiştim, her zaman düzeltmek istediğim kaşları hafifçe yukarı kalkarken parmaklarının ucuyla tuttuğu bardağını intihar sebebi dudaklarına götürdü.

"Y'all should know me well enough"
(Hepiniz beni yeteri kadar tanısanız iyi olur)

Parmaklarımı onlara doğru uzatıp mikrofonu yerinden çıkardım ve pek de düzgün olmayan bir dengeyle masaya doğru ilerledim.

"Please don't call me on my bluff"
(Lütfen blöf yaptığımı söyleme)

Marc aceleyle yerinden kalkıp bileğimi kavradı ve nazik bir şekilde masaya çıkmama yardım ederken mikrofonun kablosunu elimde doladım.
Gerard parmaklarını dudaklarına götürüp keskin bir ıslık çalarken elimde olmadan gülmüştüm.

"Pay me what you owe me"
(Bana duyduğun minneti öde)

Bakışlarım Neymar'ın tişörtünün yakasını gevşetmesinde duraksarken diğerleri gibi eğleniyor olmasını değil de bacaklarımı incelediğini görünce kaymamaya çalışarak devam ettim.

"Kamikaze if you think taht you gon' knock me of the top"
(Beni zirvede vuracağını düşünüyorsun kamikaze olursun)

"Don't act like you forgot, I call the shots shots shots"
(Unutmuş gibi davranma, emirleri ben veririm)

Neymar'ın önünde durduğumda parmağımı onay vermez bir şekilde sallarken saçlarımı hızla geriye attım.

"Every time I drive by"
(Her zaman ben sürerim)

Dudaklarını sıkıca birbirine bastırırken kendinden geçmeye başladığını anlayabiliyordum, düşünmeden eğildim ve bacaklarımı cilveli bir hareketle kapatırken bakışlarımı ondan sıkılgan bir şekilde aldım.

"I'm the only thing you're playin"
(Ben senin oynadığın tek şeyim)

Masadan inmeden önce ona bir bakış atarken kocaman gülümsedim.
"Bu kadarı iddiayı kazanmama yeter sanırım."

Dani gülerek beni çılgınca alkışlarken saatin oldukça geç olduğunu fark ettim; fakat sonsuza kadar burada kalabilirdim, gitmek istemiyordum.

"Son fotoğraf."
Shakira eğlenir bir şekilde makineyi tekrar garsona uzatırken titrek bir şekilde iç çektim.

Aynı anda sağ omzumda yumuşak bir dokunuş hissetmiştim.
"Seni sonraki buluşmada da görmek istiyoruz, Mel." diye mırıldandı Marc gülümseyerek. "Daha önce hiçbir buluşmada bu kadar eğlenmemiştim."
Ben de ona karşılık verirken Neymar'ı masada göremeyince endişelenmeme engel olamamıştım.

Blessed || Neymar JRWhere stories live. Discover now