''Kızım gitmek istediğinden emin misin?'' Zeynep babasıyla oturuyordu. Fatma da vardı yanlarında. Fatma'nın gözlerinde endişe vardı. Zeynep kararlıydı. Burada daha fazla vakit geçirmek istemiyordu. Biraz dedesi ve babaannesiyle vakit geçirmek istiyordu. Kendini bildi bileli yaşlılarla daha iyi anlaşıyordu. Onların yaşam tecrübesi sayesinde hayattan ders çıkarıyordu. Bazen öyle yaşanmışlıklar duyuyordu ki ben bunların altından nasıl çıkardım diyerek haline şükrediyordu. Şimdi de aynısına ihtiyacı vardı. Kalbi bunu çok ağır olarak değerlendiriyordu. Ama biliyordu ki bu bazı dertlerin yanında hiçbir şeydi.
Bursa'ya otobüs ile gidecekti. Biraz uzundu ama çok sayılmazdı. 4 buçuk veya 5 saat sürüyordu. Sabahın erken saatlerinde binince öğlen Bursa'daydı. Ya da gece binecekti gündüz Bursa'ya inecekti. Gece yolculuklarını hep severdi aslında Zeynep ama babası izin vermemişti. Tek başına gidecekse gündüz gidecekti. Aksi takdirde ya annesi ya babasıyla gidecekti. Daha sonra onlar döneceklerdi ama bunda babası kararlıydı. Zeynep de mecburen sabahın erken saatinde gitmeye karar verdi. En azından tek gidecekti.
Valiz hazırlarken çoğu şeyini almıştı Zeynep. 2 valiz yapmıştı. Babası 3 haftalığına izin vermişti. Zeynep bazı planlar yapmıştı. Eğer planları tutarsa daha fazla da durabilirdi. Ki bu planların tutması için elinden gelen çabayı gösterecekti. Yeter ki buralardan uzak dursun. Ona Musab'ı hatırlatacak hiçbir anıyla karşılaşmasın.
Babası bir miktar para verirken Zeynep duygusallaşmıştı. Düğün olmasını beklerken şimdi başka bir diyara kaçıyordu. Aslında bu kaçıştan farklıydı. Ama ana fikir kaçış diyordu. Ailesi durumu öğrenince Zeynep'i anlayışla karşılayacaklardı. Zeynep emindi. Ama bunu yüz yüze anlatmak istemiyordu. Telefonun bir ucundan diğer ucuna yüz yüze olmadan anlatmayı yeğlerdi. Bu da korkaklık olsa gerekti. Görmediği zamanlar insanların ifadelerini görmemek... Şimdi annesi kızına acıyarak bakacaktı. Fatma gençliğinin verdiği durumdan dolayı Musab'a kızacaktı. Babasını tahmin edemiyordu. Sakinliğini korur muydu yoksa kızar mıydı yoksa annesi gibi acır mıydı?
Tüm bunlardan kaçıyordu Zeynep. Komşusundan kaçıyordu. Kız kardeşinden kaçıyordu. Betül ablasından kaçıyordu. Onun ne yapacağını şaşırmış halini görmek istemiyordu. Bir yanda kendisi bir yan da kardeşi vardı. Ve onun ikileminden kaçıyordu. O ikilemi oluşturan bir şahıs olmaktan kaçıyordu. Güçlü Zeynep yoktu. Sadece bir kaleye sahip Zeynep vardı. Bu kalenin anahtarı da bir tek Zeynep'teydi. Musab söylemişti ilk kez bunu Zeynep'e. Haklıydı. Zeynep duygularını gizlemekte ustaydı. Ama bu onun gerçek kimliğini değiştirmiyordu.
Kaçtığı yer babaannesinin tecrübeli kollarıydı. Onun görmüş geçirmiş evinde bir nebze huzur için gidiyordu. Kendini biraz dinlemesi gerekiyordu. Rabbine yönelip ondan sabır istemesi gerekiyordu. Muhakkak O, kimseye dayanamayacağı yük yüklemezdi. O, en merhametlisiydi. Zeynep'in maddi dünyadan sıyrılıp biraz manevi boyutta olmaya ihtiyacı vardı. Bunun için babaannesinin evi biçilmiş kaftandı.
Babaannesinin evinde manevi bir atmosfer vardı. Bu belki Allah'ı bol zikretmelerindendi. Belki dünyanın maddi kısmını yaşadıkları için artık gönüllü bir manevi boyuta geçme isteğinden. Ne olursa olsun orayı seviyordu Zeynep. Yalnız olmadığını hissediyordu. Taş betonların içinde dört duvar arasında sıkışıp kalmıyordu. Zeynep'in kapalı alan fobisi vardı. Bu gelişmiş bir boyutta değildi. Ama bazen kendini ufacık bir kutunun içinde sıkışır düşününce kalbi de sıkışıyordu. Nefesi düzensizleşiyordu. Hızlı ve derin nefes almaya başlıyordu ama bir o kadar karmaşık. Vücutta adrenalin etkisini gösteriyordu.
Zeynep evinde de aynı bu durumu yaşamaya başlamıştı. Sonuçta ev de kapalı bir kutuydu. Üst üste dizilmiş kapalı kutular gibiydi. Pencereler vardı ama bu onun kapalı olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Zeynep normalde evi, pencere sayesinde kapalı bir kutudan farklı görüyordu. Ama moral olarak yerlerde olduğu zaman şu anda olduğu gibi dört tarafı kapalı bir kutu gibi geliyordu. Ve bu dayanılması güç bir duruma dönüştürüyordu. Yaşama isteğini alıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suskun Gözler (Tamamlandı)
Teen FictionÖyle bir söz yazılır ki bütün bir hayat anlatılır, öyle bir hayat yaşanılır ki bütün sözler anlamsız kalır. Hayat bir şekilde akıp gidiyor zaten onemli olan her anı doya doya değil, dolu dolu ve anlamlı yaşayabilmek. Görme engelli Zeynep ile Musab'ı...