forty two

740 111 46
                                    

5-10 dakika sonra Thomas kollarımda uyuya kalmıştı. Yukarıdan yer yer bağrışma sesleri geliyordu. Dudaklarımı ısırmaktan kanatacak duruma getirmiştim. Gözlerimi kapatıp biraz dinlenmeye karar verdim. Kısa süre sonra kapının tıklanma sesi geldi. Thomas sanki hiç uyumuyormuş gibi bir anda doğruldu. Kapı açılınca içeri Thomas'ın ablası girdi. Bize bakıp geri dışarı çıktı. Yataktan kalktık ve odadan çıktık. Merdivenleri çıkarken tedirgindik ve bolca stresli. Odadan içeri girdik. Tüm gözler bir anda üstümüze çevrildi. Babası ayağa kalkıp bize döndü, Thomas'ı izliyordum. Korkarak bir adım attı öne ve elimi bıraktı. Babası elini kaldırıp Thomas'ın yüzüne koydu. Onu kendine çekip saçlarının tepesine bir öpücük bıraktı. Kollarını onun etrafına doladı sonra. Thomas birkaç saniye neler olduğunu çözmeye çalışır gibi kolları havada kaldı ve sonra babasının iri vücuduna doladı onları. Ayrıldılar ve babası omzundan tutup Thomas'ın yüzüne baktı.

"Ben dindar bir ailede büyüdüm. Şehre uzak bir yerde. Sen daha doğmadan kaderin çoktan belirli olurdu. Annen seni yakın bir arkadaşının kızıyla evlendirirdi. Seçme ve karşı çıkma şansın olmazdı. Senin yaşındayken kasabadan kaçtım ve okulda annenle tanıştım. Bir sene sonra param olmadığı için atıldım okuldan zaten. Bu günlere zor geldik. Hep bir erkek çocuk istedim. Benden sonraki Sangster. Thomas, beni de anlamak zorundasın. Böyle şeylere alışık bir yerde büyümedim. Haliyle yadırgadım ve yaptığım yanlıştı. Bunun için senden özür dilerim. Ve sakın, bir daha sakın seni sevmediğimi söyleme, çünkü Tanrı biliyor seni şu dünyadaki her şeyden çok sevdim. Bunun için her zaman üzgün olacağım, beni affetmeni umuyorum. Benim bir kızım ve oğlum, iki damadım olacak. Elimden gelen tek şey yanınızda olmak ve sizi desteklemek. Özellikle teşekkür etmeniz kişilerse Bay ve Bayan O'Brien."

"Ih-hım."

"Ve Julia.

Thomas'la birbirimize bakıp gülümsedik. Uzanıp elini tuttum. Babasının elleri ikimizin de omzunu buldu. Bir anda herkes etrafımızı çevirdi ve biri fotoğrafımızı çekti. Neler olduğunu anlayamamıştım ama gülümsemeden de edemiyordum. Her şeyin iyi olacağına dair inancım gün geçtikçe artıyordu. Her şey iyi olacaktı. Her şey hem de.

I FoundWhere stories live. Discover now