forty eight

662 113 8
                                    

Yerde oturuyordum. Ameliyathanenin önünde.
Bir saat.
Bir saattir içeridelerdi.
İçeriden birileri çıkıyor ama kimse bize bir şey söylemiyor, dönüp bakmıyordu bile. Bir hemşire çıkıp A Rh+ kan anonsu yaptı. Onun için. Cassandra'nın kan grubuyla aynı oldukları için gidip kan verdi. Sonra kafeteryaya indi. İçeri giremeyeceğimi bilsem de ameliyathanenin önünü terk etmedim.

Bir buçuk saat.
Ayak sesleri duyunca kafamı sağ tarafa çevirdim. Ayağa kalkmıştım ki daha ne olduğunu anlayamadan yakamdaki iki el tarafından duvara yapıştırıldım. Julia'ya ait iki el.

"Ne oldu? Ne oldu lanet olası anlatsana! Ona ne oldu? Ne oldu.."

Kafasını göğsüme gömüp hıçkırarak ağlamaya devam etti. Kollarımı etrafına sardım. Kapılar açıldı. Dylan'ı yoğun bakıma götürüyorlardı sanırım. O sırada koridorun sonunda çığlık atıp bayılan Lisa'ya ilişti gözüm. Annesine. Bu Julia'yı daha da ağlattı. Doktorlar onu göremeyeceğimizi söylediler. En azından hemen şimdi. Söylediklerine göre durumu riskliymiş. Bu gece hastanede kalacağım. Yarın okul var ama, bu kafayla dersi anlayamam zaten.
Cebimden telefonumu çıkarıp mesaj bölümüne geçtim. Dylan'la konuşmalarımıza baktım.
"Bende sana aşığım:D"
Son mesajı.
Elim klavyede gezmeye başladı sonra.

Siz : Bu gece buradayım, seninle.
Siz : Seni terk edemem.
Siz : Buradan beraber yürüyüp çıkacağız biliyorsun.
Siz : Biliyorum.
Siz : İki buçuk saat.
Siz : İki buçuk saattir hastanedeyim.
Siz : İki buçuk saattir gözlerin kapalı.
Siz : Şu an sadece uyuyorsun ve
Siz : Ben uyanacağını biliyorum
Siz : Ağlamaktan acıyor gözlerim
Siz : Ve ağırlaşıyor göz kapaklarım
Siz : Sanırım odanın önündeki şu tuhaf ikili sandalyede uyuyakalacağım
Siz : Bende sana aşığım güzel meleğim

I FoundWhere stories live. Discover now