İtalya

14.5K 901 164
                                    

Tazminat paramla, kıyarak aldığım Samsonite bavulumu çektire çektire Yeliz'in arkasından dış hatlarda havayolu firmasının bölümünü arıyorduk. Hala gittiğime inanamıyordum. Annem önce ortalığı yıksa da, babam ve kardeşim onu ikna etmişlerdi. Sanki İtalyanların işi gücü yok beni sikecek. Aslında yapsalar memnun olması gerekir, ama bu tiple bence bana kesinlikle güvenmesi gerekirdi. Vay efendim "Kız başına benim İtalya'lar da ne işim varmış" Bu kadının evlendirme merakı yüzünden zaten evde kalmıştım. Azıcık özgür bıraksaydı beni keşke, en çok istediğim şeydi farklı yerleri gezmek ama şimdi istediğime kavuşuyordum.

"Kızım neye dalıyorsun yürü sıraya girelim şu kafileden önce, deli gibi sıra var daha bunun pasaport kontrolü var."

"Sen ayarladın değil mi? Arkadaşın bizi gelip alacak."

"Evet evet. Sıkıntı yok."

"İtalya'da arkadaşın olduğunu bilmiyordum."

"Yoktu zaten yeni yaptım."

"Nasıl yani? Yenimi tanıştın sen bu kızla?"

"Ne kızı ya, erkek o Fernando." Bavul elimde kala kalmıştım hava alanının ortasında.

"Ne yani sen bizi tanımadığın birinin evine mi götürüyorsun? Lan ya bize bir şey yaparsa? Deli misin, ya keser böbreklerimizi çalarsa."

"Vallaha umarım bana bir şey yapar. Zaten onun için gidiyorum. Sana giren çıkan bir şey yok. Sen kafanı takma. Ne kadar yakışıklı olduğunu görünce bana hak vereceksin."

"Allahım sen bizi koru. Annem haklıymış. Bu delinin ipiyle kuyuya inersem böyle olur. Bana bak, adamı gözüm tutmazsa otelde kalırız ona göre."

"Tamam tamam çok evham yapma. Aynı annen gibisin." Check inler ve pasaporttan geçtikten sonra uçakta yerlerimizi aldık. Cam kenarı boştu. Yeliz ortada, bende koridor kenarında oturuyordum. İkimizde şok geçirmiş gibi Alitalya hava yolunun hostlarına bakıyorduk.

"Gamze bunlar ne böyle kızım."

"Vallaha havadakiler böyle ise, ben yerdekileri düşünemiyorum Yeliz. Keşke daha zayıf olsaydım. O yediğim sucuklar çikolatalar boğazıma takılsaydı inmeseydi aşağıya. Yeliz bana bir söz ver.''

"Ne oldu yine?"

"Dönünce beni ne olursa olsun zayıflat. Sonra yine İtalya'ya gelelim." İkimiz de uçakta yerlerini arayan yakışıklı erkeklere bakıyorduk. Bizim yanımıza kesin bayan oturur diye dalga geçerken. "Gelene bak Yeliz."

"Umarım yanıma oturur. Yoksa bu kadar saat seninle yol çekilmez."

"Adi pislik. Hemen sattın beni." Ve beklenen an gelmişti. Adam Yeliz'in yanındaki koltuğa oturdu. Tabi benim ayağa kalkıp yer vermem gerekti. Koca bir totoyla adam yanımdan geçemezdi. Yalnız bu kadar yakışıklı erkeği hayatımda toplu bir arada hiç görmemiştim. Onlar için sıradan insanlardı belki ama benim için kumral ve renkli gözlü fantezi dünyamdı. Tabi tahmin ettiğim gibi Yeliz ile adam hemen çat pat İngilizce konuşma edalarına girdi. Yolculuğumuz ilk önce Roma'ya oradan da Floransa'yaydı. Ben hiç onların konuşmalarına kulak asmadan uykuma dalmıştım. Uçak inerken Yeliz beni uyandırmıştı sürterek. Oda bu arada adamla al gülü ver gülü hesabı telefon filan almıştı bir şeye ihtiyacımız olursa diye. Hava alanında gördüğümüz manzara, İtalya ve İtalyan erkekleri ile ilgili olan tezimin çok doğru olduğunu kanıtlıyordu. Allah'ın bu dünyalık yarattığı canım insanoğlu, sizinle bu dünyada yaşamak istiyorum.

"Çağır şu taksiyi. İngilizcen bir işe yarasın."

Taksiciye burada kalacağımız otelin adresini uzattık. Adam durmadan Bella donna deyip duruyordu. Meğer güzel kadın demekmiş. Bir de işin komik tarafı Yeliz in dediğine göre bu lafı benim gözlerime söylüyormuş. Ben burayı baya sevmeye başlamıştım. Öz güvenim yerine geliyordu yavaş yavaş. Otelimiz çok güzeldi. Tarihi bir evi otele çevirmişlerdi. Zaten burada her  sokak tarih kokuyordu. Eşyaları odaya fırlatarak kendimizi dışarı atmıştık. Hava kararmaya başlamıştı o yüzden karnımızı doyurmak için güzel bir kafede  makarna yemek istedik. Burada kışta olsa insanlar genelde dışarıda oturuyor. Çünkü manzara yemek yerken görülmeye değerdi. Aslında en çok görmek istediğim yer namı değer aşk çeşmesi idi. Bulunduğumuz yere yakın olduğu için önce bolonez soslu makarnamı keyifle yedim. Sonrada Roma manzarasının keyfini çıkarta çıkarta  kahvemizi içtik .Roma'da sokaklar çok dar olduğu için insanlar yürüme ya da bisikleti kullanarak ulaşımı sağlıyorlardı. Zaten yürümekten sıkılmayacağınız bir yerdi İtalya. Aşk çeşmesine doğru yürürken içimden tek geçen, yeniden aşık olmaktı. Umarım binlerce kilometre geldiğim bu yerde aşk çeşmesi işe yarardı.

Kurbağa PrensessWhere stories live. Discover now