2.Bölüm

5.8K 599 455
                                    


Keyifli okumalar...


"Bir şey söylemeyecek misiniz?" Azra ve Yeter koltukta birbirine dolanmış vaziyette otururlarken bir yandan da karşılarında dikilen genç oğlana korku dolu gözlerle bakıyorlardı. Aniden ortaya çıkması kızları çok korkutmuştu.

"Benden korkmanızı istemiyorum. Size zarar vermem."

Cesaretini ilk toparlayan Azra oldu. Yavaşça ayağa kalkarken koltuk yastığını göğsüne, sanki kendisini koruyacakmış gibi bastırmıştı ve oldukça temkinliydi.

"Bak kimsin bilmiyorum. Birden evimin ortasında beliriyorsun ve yardıma ihtiyacın olduğunu söylüyorsun. Neden sana güveneyim? Belki hırsızsın ya da ırz düşmanı olabilirsin? Belki de bir katilsin!"

"Hiçbiri değilim. Tam bir haftadır bugünü bekliyorum. Kendimi tanıtmama izin ver lütfen. Ben Azad Keskin. Holding Başkanı olan Ayaz Keskin'in kardeşi..."

Türkiye'de tanınan ünlü iş adamlarıydılar. Ağır başlı efendi olmalarıyla da meşhurlar fakat eski iş arkadaşından duyduğuna göre Ayaz Keskin'in küçük kardeşi çapkın ve hovarda olarak da tanınıyordu. Genç kızın yalnızca kulaktan dolma haberlerden bilgisi vardı, şahsen hiç karşı karşıya gelmemişti ta ki bugüne dek. Azra genç oğlanın kendisiyle dalga geçtiğini düşünerek sinirlendi. Azad Keskin'in kendi evinde ne işi olabilirdi? Saçmalık diye düşündü.

"Hım, evet, ben de Pakize Suda'yım zaten."

"Pakize Suda? Bence daha çok çirkin Betty'e benziyorsun."

Kızın asılan suratını gören genç oğlan, ağzından kaçan söz üzerine içinden kendine küfür savurdu. Tam bir haftadır hastane bahçesinde çaresizce çağrılmayı bekliyordu. Bugün vücudu saydamlaşmaya başlayınca ne olduğuna anlam verememişti. Sert bir rüzgâr tarafından hortuma yakalanarak buraya sürüklenmişti. Kendini birden bu evde bulunca çok şaşırmıştı. Koltukta oturan ikiliyi görünce durup biraz gözlemlemiş, neler olduğunu anlamaya çalışmıştı.

Kendisini çağıranın, uzun etek giyinmiş gözlüklü kız olduğunu anlamıştı. Etrafında güzel kızları görmeye alışık olan genç, kızın çirkin görüntüsünü bir hayli yadırgadı fakat bu düşünceyle kendine kızmıştı. Kendisini çağırabildiğine göre kızın kalbi belli ki çok temiz ve güzeldi. Yanındaki diğer kız ise şimdiye dek gördüğü güzel kızlara taş çıkaracak cinstendi. O kadar güzeldi yani. 'Keşke beni çağıran o olsaydı,' diye içinden geçirmeden edemedi. Azad'ın sözlerini duyan Azra, pamuk ipliğine bağlı olan gözyaşlarını tekrar ve tekrardan akıtmaya başladı... Bu beklenmedik olay karşısında genç oğlan ne yapacağını şaşırdı. Kızı ağlattığı için bir an kendisinden nefret etti.

"Beğendin mi yaptığını? Ağlattın arkadaşımı!"

"Şey... Ben çok üzgünüm, aslında öyle demek istememiştim. Şey demek istedim... Şey..." Azad düştüğü duruma isyan etti. Bu kız mı yardım edecekti kendisine? Ne yapabilirdi ki? Hiç sanmıyordu. En iyisinin dürüst davranmak olduğunu hatırlattı kendine.

"Ne demek istedin peki? Ulan açıkça kıza çirkinsin dedin be!"

"Evet, tam olarak öyle söyledim. Çünkü öyle. Oh be, rahatladım. Çattık!" Yeter, Azra'nın sırtını sıvazladıktan sonra oturduğu koltuktan hışımla ayağa kalktı. Oğlana ölümcül bakışlar atıyordu.

"Bir insan sırf çirkin olduğu için ona bu şekilde kabaca davranamazsın seni üçkâğıtçı herif! Kendi bir şeye benzese bari gam yemeyeceğim. Çıkar da o kapüşonu neye benziyorsun görelim bakalım, yüzünün de vücudun kadar gideri var mı?"

Not: HAYALET (KİTAP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin