5- Sessiz Kuş

10.5K 530 119
                                    

Şaşkınlık üzerime büyü gibi yapıştı. Hayal dahi etmediğimiz, aklımızın ucundan zerre geçmeyen şeyler gelir başımıza konardı. Babamın intihar fikrine bile bu kadar şaşırmamıştım. Başımı iki yana salladım. Babamın aldığı kararla bu adamın ilişki durumunu kıyaslamam kesinlikle benim de aklımdan bir zorumun olduğuna işaretti. Şaşırdığım ve şaşırmadığım ne varsa o gecede kalmıştı. Babamın söylediği gibi 'Bana bile güvenmeyeceksin.' Bedir'in hakkında öğrendiğim şey her ne kadar babamın sözüyle uzaktan yakından ilgisi olmasa da kendimi kandırılmış hissettim. Böyle hissetmeme neden olan neydi? Buna cevabım henüz hazır değildi.

Aydız'ın anlamayan bakışları arasında olduğum yerde dikilmeye devam ettim. ''Yürüsene saftirik,'' dedi ve önüne döndüğünde dev korumanın göğsüne çarptı. Sağ elini cebinden çıkarıp, ''Höst ulan burnumu kırdın,'' diyerek burnunu ovaladı.

Rıza elinde tuttuğu ayvasından koca bir ısırık alıp, ''Arkanı dönen sensin, bana çarpan sensin ve burnunu kıran yine sen,'' dedi ağzı dolu konuşarak.

''Çekil şuradan, asabımı bozma benim," deyip Rıza'nın göğsüne bir fiske vurup salona doğru ilerledi. Rıza'nın Aydız'ın fiskesini göğsünde karınca yürüyüşü gibi hissettiğine emindim. ''Gel lan.'' Aydız'ın sesiyle yerimde zıplayıp peşinden ilerledim.

Rıza'nın yanından geçerken, ''Çok takılma bu yabaniyle seni de bozar,'' dedi fısıltıyla. Rıza komikti. Aydız'ın peşinden salona girdiğimde tüm aileyi masanın başında gördüm. Yaşlı kadın hariç hepsi ayakta dikiliyordu. Onlara anlam veremeyip ben de salonun girişinde ayakta dikildim. Ta ki arkamda hissettiğim nefes ve kokuya kadar. Başımı arkaya çevirdiğimde onu gördüm. Sabahki takımı hâlâ üzerinde olup ailesine bakıyordu. ''Babaanne şu ritüelini her güne mi aldın?'' deyip eliyle hafifçe sırtıma dokunup beni oraya doğru yürüttü. Kendimi yana kaydırıp sırtımı dokunuşundan kurtardım.

''Size bir iyiluk edecuğum,'' dedi yaşlı kadın elini Bedir'e uzatıp. Bedir yaşlı kadının elini öpüp alnına koydu ve masadaki bir sandalyeyi doldurdu. Bedir'in hemen yanında ben olduğum için yaşlı kadın kırışık elini bana uzattı. Yan gözle Bedir'e baktığımda öp dercesine gözlerini kırptı. Eğilip kadının elini öpüp alnıma koydum. Bu ritüelden bir şey anlamamıştım. ''Gel bakayum yamacuma,'' deyip eliyle boş sandalyeyi gösterdi. Sıradakilere bakmadan Bedir'in karşısına geçip oturdum. Bu aralar hak etmediğim yerlerle pek haşır neşir olmuştum.

Sırayla öpen boş sandalyeleri doldurmaya başladı. Bedir'in nişanlısı öperken yüzünü buruşturduğunu fark ettim. Ardından geçip Bedir'in yanına oturdu. ''Ah Güloş ne antika kızsın sen,'' dedi dün geceki bandanalı çocuk. Yaşlı kadının adı Güloş olmalıydı.

''Kız Gülizar yemekten önce ne sıkıntıya kaldık seninle,'' dedi Aydız kırmızı burnuyla. Rıza'ya gerçekten sert çarpmıştı. Hem yaşlı kadına Gülizar diye hitap etmişti. Güloş muydu yoksa Gülizar mı?

Öpme işlemi tamamlandıktan sonra orta yaşlı bir kadın kaselerimizi alıp çorba doldurmaya başladı. Bedir kaşlarını çatıp bana bakıyordu. Yüzüne bakılırsa ne düşündüğümü merak ediyor olmalıydı. Yüzümü düşüncesiz hâle getirip daha fazla merak etmemesini sağladım. Yardımcı kadın kasemi alıp çorba doldurduğunda yüzümü ekşitmeden edemedim. Kasemde yayla çorbası vardı. Hiç sevmediğimi ve evdeki hallerimi aklıma getirmişti. Annemi üzmemek için çok severek yediğim anlar, babamın halimden anlayıp bıyık altından gülmeleri, annemin her defasında güya ben çok sevdiğim için tekrar ve tekrar yapması. Şu masada ailemi görecek olsam gözümü kırpmadan tencereyi bitirirdim.

''Dayanamayacağım. Yayla çorbasına da dayanamayacağım, sana da dayanamayacağım Şeker teyze.'' Bandanalı oğlanın yüzü de benimkinden farksızdı. Dudaklarını büzdü. "Çözdüm seni cadaloz kadın! Benim inadıma yapıyorsun hep!"

MİNİKŞE (Kitap Oluyor)Where stories live. Discover now