Bölüm 5 "Anlaşma"

3.3K 237 67
                                    


"Ben senden hiçbir şey almadım!"

Kendime geldiğimde kurduğum ilk cümle bu oldu. Sonuna kadar inkar metodunu kullanmak istesem de Arden kendinden oldukça emin gözüküyordu. Tabi ki de bana inanmadı. Gözlerini üzerimden bir saniye bile çekmeyerek öylece sustu.

"B-ben şey... Yani evet aldım! Ama teknik olarak Mirza sana verdiği için bende senden aldığım için işte o yüz-" diyerek bir açıklama bulmaya çalışsam da Arden lafımı yarıda kesti.

"Bahanelerle uğraşma Mila. İkimizde biliyoruz neden zarfı aldığını. Sen teklifime ne diyeceksin onu söyle. Bu anlaşmanın en karlı tarafı sen olacaksın aslında. Yoksa diğer türlü bende evine gizlice girip zarfı senden geri alabilirdim. Sana, hatta ailene bir iyilik yapıyorum şu anda."

"Nasıl öğrendin?" dedim meraklı bir şekilde. Meraklı halim hoşuna gitmiş gibi sırıttı. Sonra bir şeyler hatırlamış gibi gözlerini kısarak baktı.

"Köpeği biraz gezdirdikten sonra geri bırakmak için döndüm. Penceremden atladığını gördüm. O an sana müdahale edebilirdim ama sonradan yaptığını yüzüne vurmak ve şu anki bocalamanı izlemenin daha iyi olacağını düşündüm. Beklediğimden daha iyi oldu da diyebilirim."

O an sustuktan sonra bana baştan aşağıya küçümseyici bakışlar atarak gözleriyle konuştu. Rahatsız olarak yerimde kıpırdandım. Sinirden vücudumu basan sıcaklığa direnerek ona ters bir bakış attım.

"Olayın içinde ikizim var," dedim. Sert ifademin aksine sesim çatlamıştı. "Onun neyin peşinde olduğunu öğrenmek istedim. Senin gibi biriyle ne işi olabilir diye..."

"Yani bir şeyleri öğrenmek için sormak yerine evime gizlice girmek sana daha uygun mu geldi? O an neyin kafasını yaşıyordun acaba. İlginç. Ayrıca benim gibi biri nasıl oluyormuş?"

Sinirlenmişti. Ciddi anlamda sinirlenmişti. Gerilen yüz ifadesiyle ses tonu sert bir hal alırken yutkunmamak için kendimi zorladım.

"Başıboş birine benziyorsun. Ne yaptığın, kimlerle takıldığın belli değil. Kendine gizemli bir hava katmaya çalışıyor gibisinde. Üzgünüm ama insanlara ilk bakışta güven veren biri değilsin. Sende, bu gizli saklı iş yürütme şeklinde daha birçok olay olduğunu düşünmüyor da değilim."

Bir süre dediklerimi kendince tarttı. Sert yüzü yumuşamıştı. Yerdeki bakışlarını gözlerime çekti ve gevşek bir şekilde güldü.

"Evet öyle biriyim," dedi olağan rahatlığıyla. "Hatta bu saydıklarından daha fazlası da var ama en önemli nokta ne biliyor musun? Bunların hiçbiri seni ilgilendirmez. Sen o kurduğun küçük yapay dünyanda yaşamaya devam et. Kardeşinin senin gibi hayal dünyasında yaşamadığını da kabullen. Ya da kabullenme. Şu zarfı bana geri ver, anlaşmayı kabul et. Daha fazla nazik davranamayacağım sana."

"Sen..." dedim alay eden yüz ifadesine kaşlarımı çatarak. "Sen beni yargılıyor musun? Hayatımı, kim olduğumu..."

Tek hecelik bir kahkaha attıktan sonra birkaç adım geriledi. Cebinden çıkarttığı sigara paketini açarken dikkatini pakete yöneltti. Kafasını eğmesine rağmen sırıtışı hala ortadaydı.

"Evet, tıpkı senin gibi. Sende hayatımla ve kişiliğimle ilgili yorumda bulundun," dedi. Sigarasını yakmak için duraksadı. Sonra, kaşlarının altından yüzüme bakıp tekrar sırıttı.

"Oysa ben sana hiçbir şey demedim. Eleştiriye ve gerçeklere açık ol biraz Mila."

İsmimi söylerken kafasını kaldırdı. Konuşurken oluşan gamzesi kurduğu cümlelerden dolayı itici gözüküyordu. Rahatlığı aşırı derecede rahatsız edici bir hal aldı. Sinirden dişlerimi sıkarken "Kabul etmiyorum," diye mırıldandım. Sesimi duymamıştı. Tek kaşını havaya kaldırarak kafasını biraz öne eğdi.

Düş RengiDonde viven las historias. Descúbrelo ahora