16.Bölüm-1962

1.1K 43 1
                                    

14 Ocak 1962

"Benjamin. Uyan. Benjamin."

Yatakta onu dürterek uyandırmaya çalıştım Ama yerinden bile kıpırdamıyordu. Perdeleri çekip tekrar uyandırmaya çalıştım. Gözleri kapalı mırıldanarak yüzünü bana döndü.

Yanağını öptüm."Aşkım... Aşkım. Kalk hadi."

Gözleri kapalı halde kollarıyla beni sarmalayıp yatağa çekti. "Bir de uyuyor numarası yapıyor. Ne yapıyorsun?"

"Seni yatağa atıyorum Matmazel" dedi. "Erkencisin aşkım."

"Hasta oldum sanırım. Az önce kustum. Iyy... Çok tuhaftı."

"Neden tuhaftı ki? Vampirler kusmaz mı?"

"Hasta olmayız ki. Kusmakla ilgili bir şey hatırlamıyorum."

"Yediğin bir şey bünyene dokunmuş olabilir. Kendini nasıl hissediyorsun?" Elini alnıma koydu. "Isın normal."

"Tuhaf kısmı da bu ya gayet iyi hissediyorum. Sadece acıktım. Belki de kan bozulmuştur. Gerçi dolapta bozulması imkânsız..."

"Doktora görünmelisin. Ama normal bir hastaneye de gidemezsin ki" dedi.

"Pablo ile konuşmalıyım. O ne yapılacağını bilir" dedim yataktan kalkarken. "Bu arada kahvaltı hazırladım. Birazdan sana katılırım tamam mı?"

Benjamin yataktan doğruldu ve beni öptü. "Merak etme. Önemli bir şey değildir."

"Umarım..."

***

Bahçede Pablo'yu aradım. Sonunda ormanda buldum onu. "Pablo senle konuşmam gereken bir konu var."

"Buyurun majesteleri."

"Benjamin'e omlet hazırladım ve tadına bakmak için birkaç çatal aldım omletten. Ne tuhaftır ki aradan beş dakika geçti ya da geçmedi tüm yediklerimi kustum. Dün de kahvaltı yaptım ama böyle bir şey olmadı. Yani vampirler insan yiyeceği yiyebilir. Neden kusmuş olabilirim ki?"

"Majesteleri bu gerçekten çok tuhaf... Böyle bir olayla ilk kez karşılaşıyorum."

"Doktora görünmem lazım lakin normal bir doktor olmaz. Vücut ısım, atmayan kalbimi gördüklerinde ne cevap vereceğim? Bizi bilen birine görünmeliyim Pablo."

"Aklıma gelen kişiyi mi düşünüyorsunuz efendim?"

"Bayan Morn..."

***

Pablo, Bayan Morn'un evini bildiği için şanslıydım. Benjamin'i de evde bırakmıştık ve şehre inerken kimliğimi belli etmemek için giysilerimi değiştirmiştim. Benjamin'in kıyafetlerini giyip bir şapka takmıştım. Benjamin'e göre oldukça seksi görünüyordum ama bence çok tuhaftım. Fikir Pablo'dan çıkmıştı!

Morn, beni gördüğünü söylemeyeceğine dair yemin etmişti. Gerçi onu etkilemiştim. Herhangi bir şey söyleyemezdi. Dönüştürülmediği için de ayrıca mutluydum.

"Buyurun majesteleri" dedi Bayan Morn koltuğu işaret ederek.

"Bayan Morn. Sabah birkaç çatal omlet yedim ve sonra kustum. Acaba vampirlere özgü bir hastalığa mı yakalandım?"

"Önce sizi muayene etmeliyim efendim. Sadece bugün mü oldu?"

"Evet. Geçen gün de domatesten istifra ettim ama..."

"Bay Pablo'dan çekiniyorum efendim. O konu hakkında konuşmalıyız" dedi Bayan Morn.

"Pablo, eğer istersen çıkabilirsin" dedim.

"Önemli değil majesteleri" dedi Pablo.

"Menstrual döngünüz düzenli mi efendim?" dedi Bayan Morn.

"Dönüştükten sonra olunuyor mu? Ben olmadım."

"Elbette efendim. Asil kandan doğduğunuz için sonsuza dek sürecek. Cinsellik açısından vücudunuzda herhangi bir değişim olmaz. Yoksa nasıl varisler doğurabilirlerdi kraliçeler, ya da nasıl krallar hamile bırakabilirdi kadınları."

Koltuktan doğrulup ona baktım. "Açık konuş Suzan."

"Majesteleri... Hamile olduğunuzu düşünüyorum. Üç aylık gecikme normal değil" dedi Bayan Morn pat diye.

"Bu oldukça açıktı Bayan Morn" dedim.

Yaptığı muayenelerden sonra hamile olduğumu öğrenmiştim. Tanrım! Hamileydim! Eve dönerken birkaç ev kadınının birlikte işlettiği pastaneden çikolatalı pasta almıştık ve Pablo mağazada "Eşim için alıyorum" diyerek, etekleri kabarık siyah saten bir hamile elbisesi almıştı. Tabiki Benjamin, aldığımız çikolatalı pastadan ve Pablo'nun sırıtışlarından ortada bir şeyler döndüğünü anlamıştı. Güzel bir şeyler oluyorsa Pablo'nun yüzünden bunu anlamak mümkündü. Sevgili gardiyanım asla hislerini gizleyemezdi.

Yatak odasına girip yeni aldığım elbisemi giydim. Odadan çıktığımda Pablo izin isteyip gitti.

Artık Benjamin ile baş başa idik. Benjamin etrafımda dönüyordu. Doktorun ne dediğini merak ediyordu elbette. "Elbisen biraz bol değil mi? Sahi doktor ne dedi?"

Ona gülümsedim ama cevap vermedim. Pastayı kesip tabaklara koydum. Dolaptan çıkardığım serumları sürahiye boşalttım. Kırmızıları hızla mideme gönderirken Benjamin artık dayanamamıştı.

"Neler oluyor? Neden Pablo sırıtıyordu? Neden pasta aldın? Doktor ne dedi?"

Sürahide son kalanları da bardağa boşalttım. "Kadehimi doğacak yavrumuza kaldırıyorum kocacığım."

"Ne? Yav... rumuz... Hami... lesin!"

"Hamileyim" diyip kucağına oturdum. Hala şaşkındı. Elini karnıma koydum. "İkimizin parçası burada..."

Bana öylece bakıyordu. "Pasta da kutlama için... Üzerimdeki de hamile elbisesi o yüzden bol elbette." Dönüp pastaya elimi daldırdım ve pastayı Benjamin'in suratına sürdüm. "Bir şey söyle Benjamin!"

"Ben... Ben ne diyeceğimi bilemiyorum. Öyle mutluyum ki" dedi. Yüzündeki pastaya aldırmadan beni dudağımdan öptü.

"Pasta güzelmiş."

Güldü. "Bence tadını alamadın" dedi ve bir avuç pastayı yüzüme sürdü. "Cildine de iyi gelir."

"Benjamin! Yiyelim diye aldım. Ama... Sen kaşındın."

Pasta savaşımız yerlerin, üstümüzün pasta olmasıyla sona ermişti.

Çikolataya bulanmış elbiseme baktım. "Banyo yapmalıyım. Her yerim pasta oldu. Ayrıca bu elbiseyi bugün aldım ve çok sevmiştim."

Kollarıyla beni kucakladı. "İzninizle majesteleri."

"Bu sırıtışın altında ahlaksız bir şeyler yatıyor gibi hissediyorum bayım."

"Neler işitiyorum? Tanrım! Bu kadın bana iftira atıyor."

"Ben bilirim bu iftiraları. Şu taşıma şevkini altıncı aydan sonra unutmamanı umut ediyorum. Asıl o zaman ihtiyacım olacak."

"Sen iste ömrüm... Sen iste ömür boyu seni taşırım." Uzun ateşli bir öpücükle beni banyoya götürdü. "Kaç aylık?"

"Üç aylık sanırım. Beşiğe başlayabilirsin. Biraz büyük yap ki uzun süre kullanabilsin. Yavrumuz..."

"Beşik yapmak için zamanım var ama şimdi temizlenmemiz gerek."

"Benjamin benimle banyoya giriyorsun!"

Kocam herhangi bir cevap vermedi. Yani sözle değil.






Harrison Krallığı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now