40.Bölüm

103 29 0
                                    


William

Aşk şarabının tadına bakmış, bu doyumsuz tadın kalbimde yaşattığı sarsıntıyla tüm gardım düşmüştü. Bir süre sonra tüm varlığımla onun yanında olmak istemiştim.

Uyandığım an sevgili Melinda'mın yanına gitmek için can atıyordum. Karnımı doyurmamıştım fakat mutfakta bir şeyler atıştırdıktan sonra özenle üstümü değiştirdim. Her zamanki arka kapıdan sessizce çıktım. Kendimi mükemmel hissediyordum. Melinda'yla sözleştiğimiz yere doğru hızla koştum. Bir an önce Melinda'nın yanında olmak istiyordum.

Gökyüzünde bir tane bile bulut yoktu. Yıldızlar açık seçik görülebiliyordu. Ay ise hilal biçimindeydi; etrafı yeterince aydınlatıyordu. Çok geçmeden buluşacağımız büyük meşe ağacını gördüm. Melinda ağaca yaslanmış beni bekliyordu. Daha da hızlanıp ağaca vardım. Melinda beni görür görmez boynuma sarıldı. Melinda'yı belinden sarıp havaya kaldırdım. Kendi etrafımızda döndürüp yere bıraktım. Melinda yere basınca düşecek gibi oldu. Başı baya dönmüştü.

"Hoş geldin ama bir dahakine daha yavaş döndür" dedi gülümseyerek. Başını tutuyordu.

"Seni çok özledim" diyip tekrar sarıldım.

"Ben de seni özledim."

El ele tutuşup ormanda yürümeye başladık. Melinda, onun yanında olmadığımda hayatının çekilmez olduğundan dem vuruyordu. Aynı şeyleri benim de hissettiğimi söylediğimde bir anda durduk. Melinda gözlerimin içine bakıyordu. Gözlerimi gözlerinden ayırdığımda Melinda'yı süzdüm. Ne kadar güzeldi. Saçları ay ışığının yansımasıyla koyu mavi rengini almıştı ama ay ışığı gözlerinin kahverengiliğini ve dudaklarının pembeliğini değiştirmiyordu.

"Bugün Eddie ile Kelly' nin yanına gittim. Öpüşürlerken bana yakalandılar" dedi. Yanakları birden pembeleşmişti.

"Öpüşmeleri normal. Onlar sevgililer ama sana yakalanmaları kötü olmuş."

Melinda "Biz de sevgiliyiz" dedi aniden.

"Evet" dedim. Birden kalp atışları hızlandı ve kan basıncı arttı.

"Yani bizde onlar gibi sevgiliyiz normal olarak..." dedi. Daha da kızarmıştı. Etrafa kısa bakışlar atıyordu. En sonunda gözlerime baktı. "Senin anlayacağın yok" dedi ve dudaklarıma yapıştı.

Bana verdiği sinyali anlamadığım için kendime kızdım. Daha önce ablam haricinde bir kızı yanağından bile öpmemiştim. Melinda ile hayatımdaki bir ilk daha gerçekleşiyordu. Öpücüğüne yarım yamalak karşılık vermeye çalışıyordum. Melinda kollarını boynuma doladı. Ben de beline daha da sarıldım. Tatlı yoğun kokusu burnumdan içime doluyordu. Sıcaklığını tüm hücremde hissediyordum. Kollarımın arasında bir ateş parçasını tutuyor, kar tanesi gibi eriyordum. Dudaklarını emerken sivri köpek dişlerimden ya da tenimin normalden düşük sıcaklığından, sertliğinden rahatsız olmuş gibi değildi. Belki de fark etmişti ama umursamazca beni öpmeye devam ediyordu.

Bir ara dişim Melinda'nın alt dudağında minik bir kesik açtı. Kırmızı damla dilime değdi ve ağzımın içinde kayboldu. Melinda fark etmemiş gibiydi. Belki de fark etmişti ama umursamazca beni öpmeye devam ediyordu.

Boğazımın yandığını ve sızlandığını hissettim. İçimdeki acı gözlü şey tekrar kanını istiyordu. Bu sefer bilerek dudağını ısırdım onun. Acıyla inledi. Dudağına yapıştım ve kanını emmeye başladım. Kanı emmemle birlikte Melinda'nın acısının dinlediğini; hatta hoşuna gittiğini hissettim.

Onun kanı, bu zamana dek tattığım bütün kanlardan daha tatlıydı. Her yudumda tüm bedenimi, büyük tutkuyla ve enerjiyle sarmaladığını hissedebiliyordum. İştahım doymuyordu ve daha... Daha fazlasını istiyordum.

Harrison Krallığı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now